Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

%99 İçin Feminizm: Bir Manifesto

Nancy Fraser

%99 İçin Feminizm: Bir Manifesto Gönderileri

%99 İçin Feminizm: Bir Manifesto kitaplarını, %99 İçin Feminizm: Bir Manifesto sözleri ve alıntılarını, %99 İçin Feminizm: Bir Manifesto yazarlarını, %99 İçin Feminizm: Bir Manifesto yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kapitalizm, cinselliği düzenlemeye çalışır. Bizse onu özgürleştirmek istiyoruz.
Eski usul anlayışların aksine, kapitalist toplumda sınıfı oluşturan şey, yalnızca "emeği" doğrudan sömüren ilişkiler değil, aynı zamanda emeği yaratan ve yenileyen ilişkilerdir de.
Reklam
120 syf.
·
Puan vermedi
Eleştiri
Kitapta aklıma takılan bir nokta üzerine durmak istiyorum. Luo örneği olarak aktarılan kısım. Kısaca örnekte bir anne çocukları kendisine bakmıyor diye çocuklarına dava açıyor ve mahkeme çocuklara tazminat ödemesi kararı veriyor. Bu noktayı anlatırken mahkemenin kararına dair bir eleştiri yoktu. Ama bence olmalıydı. Ebeveynler çocuklarını kendilerine bakması için doğuruyormuş algısını onaylamak gibi bir sonuç çıkarıyorum buradan. Çocuklar dünyaya gelmek için karar vermezler, ebeveynlerin kararıdır çocuk doğurmak ve herkes atanmış ailesine doğar. Çocuk ailesine bakmak zorunda değildir. Eğer bir bakım tazminatı ödenecekse de bunu devletin ödemesi gerekir. Çünkü çocuk doğurma meselesinde aileden sonra ikinci baskılayıcı unsur devlettir. Ben kitapta buna dair bir söylem göremedim maaleaef.
%99 İçin Feminizm: Bir Manifesto
%99 İçin Feminizm: Bir ManifestoNancy Fraser · Sel Yayıncılık · 201982 okunma
Manifesto’muz, farklılıklarımızın üstünü örtmeye ya da önemsizleştirmeyi önermek şöyle dursun, tam aksine kapitalizmin farklılıklarımızı bir silah hale getirmesine karşı savaşmak gerektiğini savunuyor. %99 için feminizm bu evrenselcilik vizyonunu somutlaştırıyor. Mütemadiyen oluşum halinde, daima dönüşme ve tartışmaya açık, her zaman kendisini yeni dayanışmalar aracılığıyla inşa eden bir vizyonu.
Sayfa 111Kitabı okudu
Neoliberallerin, sermayenin yırtıcı niteliklerini göze hoş göstermek için aklımızla alay edercesine “çeşitliliği” kutsayıp dururken, solun pek çok kesimi hala bizi birleştiren şeyin soyut ve homojen bir sınıf kavrayış olduğunu ve feminizm ile ırkçılık karşıtlığının yalnızca bizi bölmeye Yol açacağını söyleyen eski formülü savunmaya devam ediyor.
Sayfa 110Kitabı okudu
Savaş sonrası dönemde karşılaştırıldığında hane başına ücretli çalışma saati arttı; ama kendimizi dinlemek, ailelerimiz ve arkadaşlarımızla ilgilenmek ve evimizle topluluklarımızı idame ettirmek için gereken saatlerde köklü bir kesinti yaşandı. Öyleyse kendisini feminist bir ütopya gibi sunan neoliberal kapitalizm, aslında sümüğü yaygınlaştırmaktan başka bir şey yapmaz.
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
Kapitalizmin üretimi ile yeniden üretim emeği arasındaki toplumsal cinsiyete dayanan kurucu ayrımını bozuyor gibi görünüyor. Yeni “Çift maaşlı aile” idealini yere göre koyamayan neoliberalizm, kadınları dünya çapında kitlesel olarak ücretli işçi haline getiriyor. Oysaki bu ideal bir aldatmacadan ibaret ve bu emek rejimi de kadınları özgürleştirmekle zerre kadar ilgili değil. Önümüze özgürleşme diye sunulan şey, aslında sistemin yoğunlaştırılmış sömürüsü ve müsaderesi.
Sayfa 100Kitabı okudu
Söz konusu mücadeleler yalnızca iş yerinde biraz daha fazla maaş almak için verilmez. Modern dönemin en büyük iki devriminin; Fransız ve rus devrimlerinin kadınlar tarafından başlatılan mide isyanları olduğunu unutmayalım. Toplumsal yeniden üretim mücadelelerin gerçek amacı, insanın teşekkülü sürecini kâr elde etme sürecinden öncelikli hale getirmektir.
İnsanın teşekkülü için daima bir çaba sarf edilmiş ve bu çabalar mütemadiyen kadınlarla ilişkilendirilmiştir. Gel gelelim, eski toplumlar “ekonomik üretim“ ile toplumsal yeniden üretim arasında keskin bir ayrım geçmiyordu. Kapitalizmin gelişmesi ile birlikte toplumsal varoluşun bu iki veçhesi birbirinden ayrıldı. Üretim fabrikalara, maden ocaklarına bürolara taşınırken, “ekonomik“ diye düşünüldü ve karşılığı nakit olarak ödendi. Yeniden üretim ise “aile” düzeyine çekildi ve böylelikle kadınlara has bir hale getirildi. Bu süreç, “çalışma” değil, “bakım” olarak tanımlandı ve paranın aksine “sevgi” uğruna yapıldı.
Gel gelelim, bizim için çözüm, basit bir şekilde iktidarın kalesine daha çok kadın yetiştirmek değildir. Uzunca bir zamandır kamusal alandan dışlanan kadınlar olarak “özel“ diye yaftalanıp rutin bir biçimde görmezden gelinen meselelerin-mesela cinsel saldırı ve tacizin-tartışılması için dişimizi tırnağımıza takarak mücadele etmek zorundayız. İronik olan şu ki, iddialarımız çoğu zaman seçkin“ilericiler” tarafından dillendiriliyormuş gibi davranılıyor. Oysaki onlar, bu iddiaları yalnızca sermayeyi uygun hale getirildiğinde dillendire bilir: Bizi kadın politikacılarla duygudaşlık grup onlara oy vermeye davet ediyorlar; ne var ki, dürüst olmayan bu kadınlar yalnızca kendi politik konularında yukarı tırmanışlarını kutlamamızı istiyor. Sanki yükselmeleri bizim kurtuluşumuz için bir adammış gibi!
Reklam
Politik kriz, kapitalist toplumun kurumsal yapısına dayanır. Bu sistem, “politik olan”ı” ekonomik olan “dan, devletin “meşru şiddet“ ini piyasanın “sessiz baskı “sından ayırır. Bunun sonucuysa toplumsal yaşamın devasa alanlarının demokratik denetimin sınırlarını Aştığını ilan etmek ve böylelikle onları doğrudan şirketlerin tahakkümüne terk etmektir. Böylelikle kapitalizim, tam da yapısı nedeniyle, bizi tam olarak neyi ve nasıl üreticimize, hangi enerjiye dayanacağımıza ve bunları ne türden toplumsal ilişkiler vasıtasıyla yapacağımıza dair kolektif bir karardan mahrum bırakır. Ayrıca, kolektif olarak ürettiğimiz toplumsal artı değeri nasıl kullanacağımızı, doğa ve gelecek nesillerle nasıl bir ilişki kuracağınızı ve toplumsal yeniden üretimi işini ve bununla bağlantılı olarak üretimin nasıl örgüt diyeceğinizi belirlemek kapasitemizi de elimizden alır. Kısacası, kapitalizm temelde antidemokratiktir.
Yer yüzünün altında yüzlerce milyon yıl boyunca kömürleşmiş kaynakları çıkaran genel olarak “insanlık” değil, sermayedir ve yine sera gazi salınımı ile kirlenmenin etkilerini ya da bunların yerine ne konacağını hiç düşünmeden göz açıp kapayıncaya kadar bu kaynakları tüketen de aynı sermayeden başkası değildir.
Şayet toplumu dönüştürmeyi ümit ediyorsak ihtiyaç duyduğumuz müşterek gücü yalnızca böyle, yani farklılıklarımız için ve farklılıklarımızla birlikte mücadele ederek elde edebiliriz.
98 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.