Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Abu'l - Farac Tarihi 1. Cilt

İbnul’l-İbri

Abu'l - Farac Tarihi 1. Cilt Sözleri ve Alıntıları

Abu'l - Farac Tarihi 1. Cilt sözleri ve alıntılarını, Abu'l - Farac Tarihi 1. Cilt kitap alıntılarını, Abu'l - Farac Tarihi 1. Cilt en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ortaçağ'da Tıbbî Haller :D :D
(Devrin büyük tabiplerinden Harranlı Sinan'a) bir tabip geldi. Yaşlı bir adamdı ve muhteşem bir elbise giyiyordu. Sinan onun dış görünüşüne bakarak izzetü ikramda bulundu. Sonra onunla bir takım meseleleri konuşmak istedi. Fakat ihtiyar adam, içi fazlaca altınla dolu bir kese çıkararak "emin ol ki" dedi, "ismimi yazmayı dahi bilmem. Ömrümde bir şey okumadım. Fakat evimde yaşayan kimseler var ve bunlar benim kazancımla geçiniyorlar. Sizden ricam bunların ekmeğini kesmemektir". Sinan güldü ve "peki" dedi. "Yalnız şu talimata riayet etmen icap eder: ciddî hiçbir hastalığı tedavi etme ve sakın bir damarı açmaya teşebbüs etme. Sonra, ishal edici hiçbir ilaç verme". İhtiyar adam yemin ederek hiçbir vakit Oxymel'den daha kuvvetli bir ilaç vermeyeceğini temin etti, Sinan da onun tabiplik etmesine müsaade etti. Sonraki gün yine tabiplik eden yakışıklı bir genç geldi ve Sinan ona sordu: "tıbbı kimden öğrendiniz?". Genç cevap verdi: "Babamdan". Sinan tekrar sordu: "Babanız kim?". O da cevap verdi: "dün sizinle görüşen ihtiyar adam". Sinan güldü ve ona şu sözleri söyledi: "babana verdiğim talimata riayet şartı ile sen de git çalış".
Sayfa 252 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Aristo'nun Karakterine Dair
(Aristo) kitap okuduğu zaman ara sıra uykuyu büsbütün unutmuş görünürdü. Her kelimeye ehemmiyet verir ve onun kuvvetini itina ile araştırırdı. Bir sual sorulduğu zaman süratle cevap vermez, cevabını bir süre sonra söylerdi... Biri ile münakaşaya girişti mi, kazanıp kazanmamayı düşünmez, fakat hakikatle alakadar olurdu. Yanıldı mı yanlışını itiraf ederdi. Kendisi ile münakaşa eden kimse hakikati anlatırsa bu hakikati seve seve kabul ederdi.
Sayfa 107 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsanların günleri ot gibidir. İnsan da tarladaki çiçek gibi biter.
Sayfa 27 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Metîn ol, cesur ol, ölümüm sanki yeni bir şeymiş gibi benim için ifrat derecesinde ağlayıp yas tutma. Ölümün yeni bir hadise olmadığı katiyyetle muhakkaktır.
Sayfa 26 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
İskender, Daryuş (Darius)'un kızı Ruşeng (Rushnak-Roxana)'ı zevce olarak aldı ve onun kızkardeşi Şeb-ha'yı da birlikte götürdü. İskender 12 şehir inşa etti ve Hünler'in gecmesine mâni olmak için bir demir kapı yaptırdı.
Ruşeng'in dilini konuşabilen bugün 30 kişi ya var ya yok.
İlginç Sokrat
Sokrat hakkında deniliyor ki, bu adam kendini son derece mahrumiyet içinde yaşattı. Çalışmayı severdi; fakat maddî zevkleri ve eğlenceleri sevmezdi. Bir ev içinde değil, bir çukur içinde ikamet ederdi. Adamın biri kendisine: - çukur çökerse ne yaparsın? Dedi. O da şu cevabı verdi: - çukur çökerse yeri çökmez.
Sayfa 107 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Selçuklu Göçünde Türklere Yol Gösteren Kökbörü
Ebu'l-Ferec şöyle der: "Mübarek ihtiyar adamın, gûya bir köpeğin Selçuk oğullarına rehberlik ettiğine dair anlattığı hikâyeyi başka bir yerde göremedik, ihtimal ki kendisi bu hikâyeyi birinden işiterek yazdı, yahut bizim görmediğimiz bir kitaptan nakletti. Çünkü biz bunu hiç bir kitapta görmedik." Süryani Mihail ise şifahi olarak duyduğu anlaşılan, Selçuklulara yol gösteren bu hayvanı şöyle kaydeder: "Türk kavmi hareket edince yeryüzünü kapladı. Daha evvel çıkmış olan ilk Türkler onlar tarafından tazyik edildiler, çünkü memleket bunların hepsini barındıramıyordu. Bundan dolayı, yeni gelenler, eskileri garbe doğru sürdüler. Onlar ilerlemeğe başlayınca, ilk gelenlere öncülük eden ve köpeğe benzeyen hayvan, onlara da göründü. O, bunların önünden gidiyordu, fakat ona yaklaşamıyorlardı. O, hareket edilmesini isteyince, onlara yüksek sesle: “Guş[göç], yani “kalkın” diyordu. Onlar, ayağa kalkıp, o duruncaya kadar takip ediyorlardı. Hayvan, onlara uzun zaman rehberlik ettikten sonra gözden kayboldu. Bundan sonra, ondan bahsedildiğini ne okumuş, ne de işitmişiz. Biz, bunu, her milleti idare eden ve onlara iyiliğe doğru öncülük edenin bir nişanesinden başka bir şeyle izah edemeyiz. Çünkü ibranilere koyun ve inek kurbanları ve “mage”lara da yıldız vasıtasıla öncülük eden, bunlara da kendilerinin alışmış oldukları hayvan tasviri vasıtasıyla öncülük etmiştir."