Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ademin Oğlu Habil Gibi Ol

Cevdet Said

Ademin Oğlu Habil Gibi Ol Sözleri ve Alıntıları

Ademin Oğlu Habil Gibi Ol sözleri ve alıntılarını, Ademin Oğlu Habil Gibi Ol kitap alıntılarını, Ademin Oğlu Habil Gibi Ol en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aleme bak ve onun içindeki yerinin neresi olduğunu araştir. Fakat dünyadaki yerini bilmeden önce, onun açık seçik bir şekilde senin önüne konulmuş olduğunu iyice kavra. Eğer onu, önünde henüz açıklanmamış bulursan, bu konuda sen hâlâ kuşku ve tereddüt içerisindesin demektir. Şunu çok iyi bil ki, bu durumda iman, henüz senin kalbine girebilmiş değildir. Bunun içindir ki sen hâlâ barışa ve İslâm'a yeter derecede ikna olmuş değilsin. Hâlâ yüce Allah'ın şu ayette sözünü ettiği Arabilerin (göçer Arapların) dini üzerindesin: “A'rabiler (göçebe Araplar): iman ettik” dediler. De ki: “İnanmadınız, fakat “müslüman olduk” deyin. Fakat iman henüz kalplerinize girmemiştir.” (Hucurat, 14). | Düşünce mücadelesinde yenik düşenler, bedensel çatışmaya yönelirler, çıkar yol olarak ona sığınırlar. Bu hususu çok iyi kavra! Zira düşünce mücadelesini terkeden, ve onda sabredemeyen, onu kazanmak için kendisini eğitmeyen kişi, bedensel çatışmaya teveccüh eder.
Okunası Bir Kitap(2)
Şu kesindir; İtaat Allah için, günahına tağut adına yapılandır!... Fakat bir eylemin Allah için yapıldığını veya tağut adına yapıldığını nasıl anlayabiliriz?
Reklam
Duymamak duyulanın anlamını ve önemini yok eder; doğru duymamak, yanlış duyulan ve yanlış biçimlenen yaşamı korur, devam ettirir. Bu da yeni bir şey hakkında düşünmeyi çok zor hale getirir. Bu konuda Thomas Kuhn şöyle demiş: “Yeni bir düşünce, ilk ortaya çıktığı zaman, yaşayan nesil arasında yayılması, kabul görmesi imkansız denecek kadar zordur. Böyle bir düşünce ancak kendi neslinden sonraki nesiller arasında yayılabilir, kabul görebilir.”
Bazan kelamın (sözün) hepsinin yanlış anlaşılması söz konusudur. Çünkü kelam bizatihi hakikat değildir. Sözgelimi ateş kelimesi, kendisiyle konuşan kimseyi yakıcı değildir. Zira ateşin gerçekliği, ancak başka bir mekanda, yani hayatın kendisinde | mevcuttur.
Kuşkusuz duyma imkanı Allah'ın insanoğluna ihsan ettiği son derece önemli bir nimettir. Zira Allah, insanlar kendilerinde olanı değiştirinceye kadar, onlara ihsan ettiği duyma imkanını, nimetini değiştirmez. Bu bağlamda azab ile yakalama da, nefislerde olanı değiştirmek için başvurulan son vesiledir. İnsana şöyle denildiğinde, dilsel göstergeler güçsüz kalmaktadırlar: Ey insan elini ateşe sokma, çünkü acı dokunduğu zaman, mutlaka pişman olacaksın. Eğer sen, ateşin etkilemediği bir varlık isen, sence bir sakıncası yok. Yoksa sen, ateşle yakılabilen beşer cinsinden bir varlık değil misin? Eğer onlardan isen, ateşin aydınlığı ve parıltısı sakın seni kandırmasın. Sakın kendi elinle, kendini onun içine atma! Ama sen kendini hemcinslerinden başka bir varlık olarak algılıyorsan, sözgelimi diğer insanlardan daha büyük, daha yüce bir varlık olduğun zehabına kapılıyorsan, senin de diğer insanlar gibi sıradan bir insan olduğunu öğrenmek için, ateşi bizzat dene!...
Kesinlikle umutsuzluğa kapılma! Hatırla ve hatırlat, çünkü hatırlamak ve hatırlatmak fayda verir. Hatırla; çünkü hatırlamak imkansızın, mümküne nasıl dönüştürüldüğünü, sana gösterecektir. Kesinlikle unutma! Gafil olma! İfrat ve tefrite düşme! Aydınlanma anlarında dur ve sebat et. Hiçbir şey dikkatinden kaçmayacak şekilde şartları ve durumları tanı. Ve bütün bu edimlerinin ardından yorgun olarak otur. Emel (umut) aydınlığına tutun; kesinlikle umutsuzluğa kapılma! Umutsuzlukla ile küfür arasındaki reel ilişkiyi sakın unutma!
Reklam
Gölgenin hareketi ve durması, güneşin bu harekete işaret etmesi konusu, gerçekten üzerinde derinlemesine düşünülmesi gereken, son derece önemli bir konudur. Hareketin mahiyeti nasıl anlaşılabiliyor, cisimlerin hareketleri ve durmaları konusundaki benzeşme, belirsizlik, karmaşıklık nasıl meydana geliyor? Apaçık ve saklı gibi gözüken bu
Yüce Allah peygamberlerin hepsine, daha önce üzerlerinde düşünülmeyen şeyler hakkında, nasıl düşüneceklerini öğretmiştir. Peygamberler daha önce hiç duyulmamış bir düzen, ilkeler manzumesi getirmişlerdir. Onlar uzlaşmış, uysallaşmış, uyuşuk bir durumdan çıkıp yaratıcılığa yönelmeyi teşvik etmişlerdir. Onların en büyük yaratıcılıkları, düşünme, konuşma, diyalog kurma konusunda, başkalarının kendilerine izin vermelerini talep etmemeleri, doğrudan ameli olarak düşünme eylemini uygulama alanına koymaları ve üzerinde sürekli alıştırma yapmalarıdır. | Peygamberler bu görevi, görevlerin en kutsalı olarak kabul etmişlerdi. Bunun gibi furkanı ve rüşd'ü de getirmiş, zora dayalı bütün insâni etkinlikleri ortadan kaldırmış ve reddetmişlerdi. Düşünce alanlarında, bedensel güç kullanımını reddetmişlerdi. İşte doğruyu yanlıştan, hakkı batıldan, adil olanı, adil olmayandan ayırdeden ölçüt budur. Şaka olmayan, ayırdeden hüküm/söz budur. Bu ayırdedici hüküm sayesinde bedensel güç kullanımıyla, fikri güç kullanımı, birbirinden kesin ölçülerle ayırdedilmiş, ardından yücelme ve rüşd'ün gayy'dan ayıklanması gerçekleşmiştir.
Bizim hevalarımız ma'sum değildir. Aynı şekilde başkalarının hevaları da. Beşeriyetin hepsi yanılabilir. Zira hatalı olanların en iyisi hevalarının, keyfi isteklerinin sonuçlarına bakıp onları değerlendirebilen, hatalarını keşfeden ve onları değiştiren kimselerdir. Ey insan! Muhakkak sen yansıtıcı bir ayna olmadığı zaman, kendi gözünle kendi yüzünü görmediğin, iki ayna gibi olma dan kafanın arka tarafını da göremezsin.
Psikologlar şöyle derler: Bir anda birçok şeyi yüklenerek gücümüzü ve enerjimizi İüzumundan fazla tüketiyoruz. Oysa onlan zamana yayıp hafifleterek biraz olsun onlardan kurtulabilseydik, diğer problemlerin karşısına daha etkin ve daha enerjik bır biçimde çıkma imkanını elde edebilirdik.
Reklam
Kuşkusuz insanlar başkalarının ayıplarını görme hususunda mahirdirler. Onları her zaman görebilirler; fakat kendi ayıplarını nedense bir türlü görme gücünü kendilerinde bulamazlar, Zira onların ayıpları ya mutlak anlamda görülmeye uygun nitelikte değildir ya da görüldükleri zaman onlara hafif, noksan, araştırmaya ve tartışmaya değmeyen cinsten gözükürler. Buna mukabil başkalarından sadır olan ayıplara yüksek ve ulu dağ. lar gibi büyük ayıplar olarak bakılır.
Allah'ın sizin hepinizi, mü'min olarak yaratma imkanı vardı. Ancak bu, emaneti yüklenme ve halife edinme sünnetine uygun düşmezdi. Senin geleceğini yapma ve hayatının sonunda varacağın yeri belirleyen emanet. Zira sen sahip olduğun biincin ile iyiyi kötüden, yanlışı doğrudan, faydalıyı zararlıdan ayırdetme bilgisi emanetini yüklenmişsin. Yine aynı bilincin sayesinde sen varlıklar içinde başka bir varlık haline gelmişsin. Öyle ise sakın o makamdan aşağıya düşme, geriye dönme, ulaştığın yerden gerileme. Zira sen rüşd alemine, yani temyiz alemine girmişsin. Artık kahır (baskı) ve ikrah, cebir ve şiddet alemine geri dönme!
Geçmişte yaşanmış tecrübelerde öncelik bilgiye aittir. Henüz gerçekleşmemiş tecrübelerde ise öncelik amelindir. Bundan dolayı şöyle diyebiliriz: Bir kabule göre öncelik ilmindir; diğer bir kabüle göre, amelindir. Bilgiden söz etmek gerekirse, dogumu itibarıyla sonradan gelse bile, tecrübelerden yararlanma söz konusu olduğunda, öncelik bilgiye aittir. Bunun gibi geçmiş deneyimlerden yararlanma söz konusu olduğunda ise iktidar ilme âittir; yeni ilimlerin ve bilimlerin doğımasında iktidar, hüccet ve burhan öncelikle amelindir. Bundan dolayı insan, yaratılış olayının nasıl başladığı hususu dikkatini çekmediği zaman, amel karşısında, öncelik sırasını ilme/bilgiye verir. Çünkü geçmişte meydana gelen bir şey ile ilgili ilim artık zorunluluk kazanmıştır. Bundan ötürü öteden beri hep ilme teşvik edilmiştir; öncelik sırasını hep ilim almıştır. Onun içindir ki bilginin unutulmaması, sürekli korunması gereken bir tarihi vardır. Nitekim Buhari Sahih'inin bir babının adını şu şekilde koyduğunu görüyoruz: “İlim, amelden öncedir”
Ürün vermeyen çalışmalar nedeniyle insanların istekleri körelir, azimleri azalır. İşte bu durumda yaratıcılık ve ataklık ortamı yerini tekrar bıkkınlığa, usanca bırakır. Çünkü orada zengin üretimden, olumlu sonuçlardan kaynaklanan, toplumu motive eden yeter miktarda yakıt yoktur. Artık hareket iyice yavaşlamıştır. İşte bu ortamda yaratıcılığı ve insanı harekete geçiren, aktivitesini yükselten ilginç marşlar, etkin müzikler dönüşüme uğrar, yerini doğru dürüst bir şey üretemeyen üretim biçiminin sürdürülebilmesi için bedenler üzerinde egemenlik kuran kırbaç ve cop müziğine dönüşür. İşte medeniyetin çöküşü, insanları verimli çalışmaya, çalışmalarından ötürü daha fazla fedakarlık göstermek üzere dayanışmaya çağıran yaratıcı, uyanık ve atak azınlığın dönüşüme uğramasıyla başlar. Bu yaratıcı azınlık baskı ile, cebirle, dayatma ile insanlar üzerinde egemenlik kuran bir elite dönüşmesiyle medeniyetin çöküşü başlar ve bu böylece sonuna kadar gider.”
Nefislerimizi keşfedebilir miyiz; bu konuda onda olanı degiştirebilecek kudrette miyiz? Bizim kişiliğimize egemen olan nefiste olanı değiştirme yerine, nefsin kendisini ortadan kaldırma düşüncesi ortadan kalktı mı? Hani daha önce ben sana bir hastanın hastalığına, hastalığı değil, hastanın kendisini ortadan kaldırmaktan başka tedavi yolu bulamayan doktordan söz etmiştim. İşte bu düşünme biçimi hastalığın kendisinden kurtaran düşünme biçimi değil, hastanın kendisinden kurtulma keyfiyeti üzerinde sürekli bir şekilde düşünmektir. Kişiliklerimizin ve kültürümüzün üzerine hakimiyet kuran fikirler ve kalplerimizdeki kinler, öfkeler ve buna benzer kötücül düşünce zincirleri, bizim bu konuyu, yani nefiste olan hastalığı, nefsin kendisini izale etmeden, ortadan kaldırarak nefsi tedavi etmenin mümkün olduğunu anlamamamızdan kaynaklandığının farkına sen de benimle birlikte varabiliyor musun? Kuşkusuz bizler yanılgıya düşen kimseyi, hastalığa yakalanan hastayı öldürmeden, yanılgıya düşenin yanılgısını, hastanın hastalığını gidermenin mümkün olduğunu keşfettiğimiz zaman, bu bilgi çok önemli biz bilgiye, bu haber çok büyük bir habere dönüşecektir: “Birbirlerine hangi şeyden soruyorlar? O çok büyük haberden mi? Ki onlar, onda ayrılığa düşmektedirler. Hayır, yakında (neyin ne olduğunu) bileceklerdir. Sonra hayır, yakında
54 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.