Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

1001 Temel Eser

Ahlak - Ahlak-ı Alai

Kınalızade Ali Efendi

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Cahiller kendilerini hüzne kaptırdıkları zaman hayvanlar misâli zamanla unutup sabır ve sükûna dönerler. Akıllı kişiler ise işin sonunu düşünerek tabiatlarındaki mevcut hataya kayma durumunu sabır ve rıza sınırında tutmayı başarmak suretiyle hüzünden kurtulurlar.
Sayfa 225Kitabı okudu
İmam Gazali (Rahmetullahi Aleyh) musikînin mübahlığına aklen şöyle delil getiriyor: İyi bir sesle musiki yapmak haram değildir. Zira işitme duyusunun idrâk ettiği şeylerden telezzüz etmek, görme duygusunun idrâk ettiği şeylerden telezzüz etmesi gibidir. Çiçeklerden, ağaçlardan, yeşilliklerden, nehirlerin müşahedesinden lezzet duymak gibi. Koklama duyusu güzel kokulardan zevk aldığı ve dokunma duygusunun yumuşak yerden mütelezziz olduğu gibi. Yine aklî kuvvetinin yakîn ilmî bilgilerden, hakikî malûmattan, heyecanlanıp, lezzet bulduğu gibi ki, bunlar haram değildir.
Sayfa 262Kitabı okudu
Reklam
Sahâbe-i Kiram'dan mal ve mülkünün çokluğuyla tanınan Abdurrahman İbn-i Avf hazretleri vefat ettiği zaman, hatunlarına seksener bin dinar miras bırakmıştı. Lâkin, hayatı boyunca kalbi dünya hırsından âri idi. Dünya sevgisinden âzâde olması öyle mertebeye varmıştı ki, şu olay bunu pek güzel anlatır. Bir keresinde Ömer Fârûk (R.A.)'ın huzuruna gelerek: «Ey müminlerin Emiri! Şam tarafından bir kervanım gelmektedir. Seksen develik bu kervanın her bir devesinde binlerce dinarlık yükler var. Hepsini Allah rızası için sadaka eyledim, alın, zabtedin» demişti. Hazreti Ömer bunun sebebini sorunca şu cevabı verdi: — «Bu gece teheccüd namazını kılarken hatırıma «Acaba kervan nereye geldi ve durumu nasıldır?» diye geldi. Cenabı Hak’ka olan teveccühümü örten ve teheccüd namazında kalbime vesvese doğurtan bir malın mülkiyetim altına girmekten çıkarılması gerektir.»
Sayfa 162Kitabı okudu
Amelî Hikmetin (pratik ahlâkın) birbiri ardınca gelen faydası ve terakkiye götüren gayesi sadece mücerred ilim değildir. Belki amelle mükemmelleştirmek ve davranışları güzelleştirmektir. İlim ağacı amel meyvesini vermezse, itibar dairesinin dışında kalır.
Eğer istediğiniz herhangi bir şeyin bizden kaybolmasından ve muradamıza kavuşamadığımız her şeyden dolayı hüzünlenir, kederlenirsek, tasavvur etmeliyiz ki, istekler, muratlar çok ve herbirinin husûl ve devamına imkân yok. Buna göre sonu gelmeyen hüzün ve elemlere dalmış ve sürekli bir eleme dûçar kalmış oluruz. Hırs kuvvetine yapışarak devamlı emel peşinde koşar, Hakkın verdiğine, günlük kısmetine kanaat etmezsek, nihayete kadar sonu gelmeyen istek vadisinde, ordan oraya koşup dururuz. «Âdemoğlunun iki vadi dolusu altını olsaydı bir üçüncü vadiyi de isterdi. Onun karnını ancak toprak doldurur.»
Sayfa 226Kitabı okudu
İnsanı sair bütün varlıklardan ayıran bu özellik «Nutk = Konuşmasıdır. «Nutk»'dan gayemiz harflerin telâffuzu ve lâfızların kelime halinde söylenmesinden ibaret olan zahirî konuşma değildir. Nitekim (nutk-ı zâhir)’siz, yani kelimeleri bir araya dizip söylemekten ibaret olan konuşması olmayan kişiler de insandırlar. Bunun için insanın kendine ait özelliği olarak belirttiğimiz «Nutk»'dan gayemiz, akılla bilinen şeyleri anlayan, kuvvete ve fikir yürütüp tedbir düşünmeye iktidarı olan, güzel ahlâk ve işleri, kötü ve çirkin olanlarından ayırdetmeye güç sahibi olmaktır.
Reklam
Haya, kişiye fazilet yollarını, maddî ve manevî terakki yollarını gösterir. Edep ve hayâdan mahrum olan insan her türlü iğrenç işlere girişir... Yaptığı çirkin işlerden üzüntü duymayan insanı ahlâk ve fazilet yollarına sevketmek zordur. Cemiyetlerin tekâmülü, milletlerin terâkkisi, utanmak hissinin canlı bir şekilde aralarında yaygın olmasıyla yakından alâkalıdır.
Sayfa 103Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.