Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kınalızade Ali Efendi

Kınalızade Ali EfendiAhlak-ı Alai yazarı
Yazar
8.5/10
28 Kişi
144
Okunma
33
Beğeni
4.179
Görüntülenme

Hakkında

Kınalızâde Ali Çelebi, 1511 senesinde Isparta'da doğar. Babası Emrullah Efendi kadılık mesleğini icra eder. Ayrıca Fatih Sultan Mehmed'e de şehzadeliği döneminde hocalık yapmıştır. Ali Çelebi ilk tahsilini doğduğu yer olan İsparta'da yaptıktan sonra İstanbul'a gelir. Burada akrabalarından Kadir Efendi'nin nezaretinde tahsilini ikmale çalışır. Bu doğrultuda Mahmud Paşa, Davud Paşa ve eski Ali Paşa medreselerini bitirdikten sonra Fatih'teki üniversiteye girer. Burada dönemin tanınmış müderrislerinden Kara Salih Efendi, daha sonra da Kamil Çivizâde'nin derslerine devam eder ve 945'te onun yardımcılığını üstlenir. Sıra Ali Çelebi'nin müderris olmasına gelince, Ebus Suud Efendi'den ses soluk çıkmaz. Çünkü tayin etme ve görevlendirme onun uhdesindedir. Ne ki, Ebus Suud Efendi, bütün kemalet ve faziletine rağmen kendisine rakip addettiği (saydığı)Çivi Zâde'nin yardımcısına müderrislik görevi vermek istemez. Bu durum Ali Çelebi'yi fazlasıyla üzer. Görev beklemekten bıkan ve sabrı tükenen Ali Çelebi, sonunda teklif etmiş olduğu bazı eserleri alıp doğruca Ebus Suud Efendi Kınalızâde'ye niçin geldiğini sorar. Kınalızâde'de biraz kızgınlıkla şu şekilde karşılık verir: Memuriyet ve müderrislik olanlar devlet ricalinin kapılarını dolaşarak maksadlarına nail oluyorlar. Biz istediğimiz müderrisliği bu eserlerle almak istiyorduk. Şayet başka kapıları müracaat lazımsa bilelim ve ona göre hareket edelim. Ebus Suud Efendi, genç müderris adayının kendisine takdim ettiği eserleri okur, inceler, daha sonra da onu derhal Edirne'de ki Hüsameddin Medresesine tayin eder. Diğer taraftan Kınalızâde Ali Çelebi'nin verdiği sert karşılığa, alicenap ve kadirşinas Ebus Suud Efendi kızmamış ve darılmamış, hatta onun cevabını yanındakilere şöyle örnek göstermiştir: İşte insan olan böyle fiilen ehliyet ve liyakatini ispat etmek suretiyle hakkını ister. Emeline nail olabilmek için şunun bunun şefaat ve delaletine müracaat etmek insanlık değildir. Edirne Hüsameddin Medresesi'nde göreve başlayan Kınalızâde, bundan sonra sırayla Bursa Hamza Bey (h.953), Bursa Veliyuddinoğlu Ahmed Paşa (h.955), Kütahya Rüstem Paşa Medresesi (h.957), Rüstem Paşa'nın İstanbul'da kendi adına yaptırdığı medrese de (958)ve Haseki Medresesinde müderrislik görevlerini deruhte etmiştir. Fakat ona şöhretini kazandıran Sahn-ı Seman (h.960)ve Süleymaniye Medresesi müderrislikleri olmuştur. Özellikle Süleymaniye'de beş yıllık görevi sırasıda Ali Çelebi rütbe bakımından "eyalet kadılığı" payesini kazanmıştır. Kınalızâde Ali Çelebi, 54 yaşında iken Şam Kadılığına tayin edilmiş ve bundan sonra yine sırayla Mısır, Bursa, Edirne ve İstanbul kadılıkları görevini üstlenmiş ve dokuz yıllık bir görevden sonra Anadolu Kazaskerliğine tayin edilmiştir. Bu görevi vefat ettiği tarih olan 1571 senesine kadar sürdürmüş ve Edirne'de "nikris" illetinden darı bekaya göçmüştür. Çok başarılı bir müderris, başarılı bir devlet adamı olmanın yanısıra Kınalızâde Ali Efendi aynı zamanda da üç dilde şiir yazabilecek kudrette bir şairdi. Fıkıh ve Tefsir alanında otorite olan Kınalızâde, Matematik ve Felsefe alanında da dönemin en önemli simalarından biriydi. Nitekim o "Tecrid", "Mevakıf" ve "Keşşaf" gibi ünlü eserlere "haşiyeler" de yazan bir ilim ehlidir. Bir başka ilginç nokta ise, ona neden Kınalızâde mahlasının verildiğiyle ilgilidir. Rivayete göre Ali Çelebi'nin babası Abdülkadir Hamidi Efendi kına kullanmaya çok meraklıydı. Onun bu alışkanlığı daha sonra ailenin bu isimle anılmasına sebep olmuştu. Eserleri: Hiç kuşku yok ki Kınalızâde'nin en meşhur eseri "Ahlâk-ı Alâî" başlığını taşıyan eseridir. Bu eseri 1564'de Şam'da görev yaptığı sırada Suriye Beylerbeyi olan Ali Paşa adına yazmıştır.Bundan dolayı eserin adı, 'Ahlâk-ı Alâî" olarak konulmuştur. Dahası Mehmed Ali Ayni'nin ifadesiyle, aradan dört yüz küsur seneden fazla bir zaman geçmesine rağmen Kınalızâde'nin bu kitabının derecesinde kuvvetli bir ahlak kitabı yazılmamıştır.
Tam adı:
Kınalızade Ali Paşa veya Kınalızâde Ali Çelebi
Unvan:
Müderris, şair.
Doğum:
Isparta, Türkiye, 1511
Ölüm:
1571

Okurlar

33 okur beğendi.
144 okur okudu.
14 okur okuyor.
172 okur okuyacak.
12 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Her şeyi isteyen hepsini kaybeder.
Sayfa 148 - İlgi kültür sanat yayıncılıkKitabı okudu
“Kötülük edeni zamana bırak İntikamı zaman hâkimi alır.”
Reklam
Aydınlık ile karanlık nur ile zulüm arasında öyle bir denge vardı ki ne nurdan zulme ne zulümden nura bir geçiş oluyordu.
“Sakın şiir sanatıyla uğraşma Çünkü en güzeli en yalanıdır.”
Kaderde olan şey başına geldiğinde kaçsan da ona doğru yol alırsın.
Kınalızade Ali Efendi
Kınalızade Ali Efendi
Ahlak Mektupları
Neden herkes Seneca'nın Ahlak Mektupları'nı okuyor? Keşke Ahlâk-ı Alâî de bu kadar okunsa.
Ahlak-ı Alai
Ahlak-ı Alai
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
240 syf.
·
Puan vermedi
Devlet ve Aile Ahlakı üzerine bir inceleme
Yazar 16. Yüzyılda yaşamış bir islam bilginidir.Eserinde aile hayatında ve toplumda kadın ve erkeğin görev ve sorumluluklarını ele çocuk eğitimine değinmektedir.Konuşma adabından anne babaya vazifelere kadar birçok konuda okuru aydınlatmaktadır.Kitabı okurken günümüz ile 16. Yüzyıl ile günümüzün karşılaştırmasını yapmaktan kendimi alamadım.Farklılıkların yanında benzerlikler de bulmadım değil.İnsanın hangi çağda olursa olsun düşünen hisseden bir varlık olduğunu yansıtan güzel bir eser.Toplum hafızasıyla ahlâk anlayışı da nesiller boyu aktarılmaktadır.
Devlet ve Aile Ahlakı
Devlet ve Aile AhlakıKınalızade Ali Efendi · İlgi Kültür Sanat Yayınları · 201033 okunma
510 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Kanuni Döneminde yaşamış olan Kınalızade Ali Çelebi; Şam, Bursa, İstanbul, Edirne gibi Osmanlı'nın önemli şehirlerinde Kadılık yapmış bir alimdir. Günümüzden 5 asır önce yazıldığı düşünülünce bu kıymetli eserin değeri daha iyi anlaşılıyor. Eser önsöz bölümünü saymazsak 3 bölümden oluşuyor. Önsözde felsefenin tanımı ve kısımları anlatılmakta. 1. Bölümde; ahlak ele alınmış, huyun kısımları, nefs, erdem ve erdemsizlik, adalet, öfke, övünme, kibir, vefasızlık, rekabet, korkaklık, şehvet, tembellik, Hased, dilin afetleri, cimrilik anlatılmış ve bu kötü huyların tedavileri açıklanmaya çalışılmıştır. 2. Bölümde ev idaresi ve 3. Bölümde devlet yönetiminden bahsedilmiştir. İnsanın en büyük sıkıntılarından biri de kendini tanıyamamasıdır. Kendini tanıyamayan insan, kendini yanlış ifade eder. Böyle olunca etrafındaki durumlar da büyük bir yalana bürünür. İşte elimizdeki Ahlaki Âlâi gibi eserler kendimizi bir parça olsun tanımamıza yardımcı olacaktır. İyi okumalar dilerim.
Ahlak-ı Alai
Ahlak-ı AlaiKınalızade Ali Efendi · Fecr Yayınevi · 2017103 okunma
448 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Kınalızade Ali Efendinin , beden- ruh terbiyesini devlet yönetimi ve siyaset felsefesiyle harmanlayarak oluşturduğu güzel bir ahlak eseri. Aile müessesesine son derece önem veren müellif ayrıca bir bölümünde , aile düzenini bozacak konular üzerinede durmuş ve tavsiylerde bulunmuş.
Ahlak-ı Alai ve Devlet Ahlakı
Ahlak-ı Alai ve Devlet AhlakıKınalızade Ali Efendi · Çağdaş Kitap Yayınları · 2020103 okunma