Sayfa Sayısına Göre Ahmet Kaya: Yağmurlu Ülkenin Sürgün Konuğu Sözleri ve Alıntıları
Sayfa Sayısına Göre Ahmet Kaya: Yağmurlu Ülkenin Sürgün Konuğu sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Ahmet Kaya: Yağmurlu Ülkenin Sürgün Konuğu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"İş yok, sokaklarda aç geziyoruz, terk edildim, bebeğim bana gösterilmiyor, tüm arkadaşlarım da zaten içerde. Şarkılarımı söyler, arkadaşlarımın yanına giderim ... "
1984'e gelindiğinde Ahmet ısrarla şarkıları cebinde, müzik şirketlerinin kapısını aşındırmaktadır. Şarkılar da, Ahmet de yorulmuştur artık. Bilinen hiçbir türe benzememesi ve toplumsal içeriği yüzünden korkulması nedeniyle hiçbir firma yanaşmaz Ahmet'in albümünü yapmaya; ancak dipten derinden Ahmet' in adı ve şarkıları dillerde dolanmaya başlamıştır. Birkaç arkadaşının yardımıyla Hodri Meydan Kültür Merkezi ve Bilsak'ta dinleti düzenler ve afişlerinde de Ruhi Usta'nın kendine söylediği cümleye gönderme yapar: "Bağlama Böyle de Çalınır!"
Çiğdem'e yazdığı şarkının adı olan "Ağlama Bebeğim" adıyla yayımlanır albüm 1985 yılının Nisan ayında. Hemen ardından İstanbul'un o günlerdeki en prestijli salonlarından biri olan Şan Tiyatrosu'nda da tek başına bir konser verir ve salon hiç beklenmedik şekilde tıka basa dolar.
"Ağlama Bebeğim" albümü yayımlanır yayımlanmaz toplatılır ve Ahmet gözaltına alınır. İlk mahkemede hakim, Ahmet'in "Ağlama Bebeğim" şarkısındaki "Çok uzakta öyle bir yer var, o yerlerde mutluluklar" sözlerine takılmıştır. O güzel yerlerin nereler olduğunu sorarlar Ahmet'e!
O günlerde Gülten hapishanede tanıdığı bir idam mahkumunun, Nevzat Çelik'in annesine yazdığı şiiri Ahmet'in önüne koyar: "Şafak Türküsü". 1986 yılıdır ve hala yüz binler hapishanelerde, haklarında karar bile alınamamış, yıllardır mahkemelerinin bitmesini beklemektedir. Hapishane önleri ağlayan anneler ve babalarla doludur. Üçüncü albüm, Ahmet'in bestelediği "Şafak Türküsü" adıyla çıkar. Ahmet bir kez daha toplumun kanayan yarasını anlatmış, bir kez daha sistemin yaramaz çocuğu olmuştur. Gözaltılar ve sorgular hiç bitmez; ama Ahmet artık iyiden iyiye tanınan ve çok tartışılan bir isimdir.
Gülten'in şair bir ağabeyi vardır: Yusuf Hayaloğlu. Yusuf, Şişli'deki küçük atölyesinde tasarım, yontu ve grafik işleri yapmaktadır. Ağabeyinin şiirlerini ve üretkenliğini bilen Gülten, bu şiirlerle Ahmet'in müziğinin buluşmasından iyi bir sonuç çıkacağına inanmakta, şarkı sözü yazmayı hiç düşünmeyen Yusuf' la Ahmet'i ortak üretimde buluşturmayı çok istemektedir. Bir gün Tarabya sırtlarında hep birlikte yemekteyken bu konuda sürekli direnen Yusuf, Ahmet'in önüne ilk şarkı sözü denemesini koyuverir: "Hani Benim Gençliğim". Yıllarca dillerden düşmeyecek, Türkiye' de bir fenomen olacak ve ellerinden tüm sevdiği şeyler alınmış bir gençliği anlatan bu sözleri okur okumaz Ahmet ağlamaya başlar. Gece eve döner dönmez bir çırpıda besteler sözleri.