Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahmet Kaya: Yağmurlu Ülkenin Sürgün Konuğu

Kolektif

Ahmet Kaya: Yağmurlu Ülkenin Sürgün Konuğu Sözleri ve Alıntıları

Ahmet Kaya: Yağmurlu Ülkenin Sürgün Konuğu sözleri ve alıntılarını, Ahmet Kaya: Yağmurlu Ülkenin Sürgün Konuğu kitap alıntılarını, Ahmet Kaya: Yağmurlu Ülkenin Sürgün Konuğu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Profesyonel müzik hayatım boyunca, yasa dışı ya da yasal hiçbir siyasi parti ya da örgüte üye olmadım, olamam da; çünkü sanat, disiplin kaldıramayacak kadar özgürdür ve kendi içinde bütün parti ve örgütler üstü bir disipline ve hayatın iyiye doğru gitmesi yönünde bir işlevselliğe sahiptir. Özellikle muhalif sanat! Benden kendisine 'sadakat' göstermemi isteyen bütün sistemleri reddedecek kadar özgür bir düşünceye sahibim.
Sayfa 140 - Gam Yayınları
Çiğdem'e yazdığı şarkının adı olan "Ağlama Bebeğim" adıyla yayımlanır albüm 1985 yılının Nisan ayında. Hemen ardından İstanbul'un o günlerdeki en prestijli salonlarından biri olan Şan Tiyatrosu'nda da tek başına bir konser verir ve salon hiç beklenmedik şekilde tıka basa dolar. "Ağlama Bebeğim" albümü yayımlanır yayımlanmaz toplatılır ve Ahmet gözaltına alınır. İlk mahkemede hakim, Ahmet'in "Ağlama Bebeğim" şarkısındaki "Çok uzakta öyle bir yer var, o yerlerde mutluluklar" sözlerine takılmıştır. O güzel yerlerin nereler olduğunu sorarlar Ahmet'e!
Sayfa 33 - Gam Yayınları
Reklam
Ben, ülkemin yakın tarihinin yıkıcı sonuçlarını silmesini ve bunu hayatın her alanına yaymasını istiyorum. Benim mücadelem, dünyanın neresinde olursa olsun yok sayılan bütün ulusların ve kültürlerin varlığı kabul edilinceye kadar bitmeyecektir. Benim beklentim, insanlığın içine düştüğü kaosun, 2000'1e başlayan yeni insanlık tarihinde düzenlenmesi ve hayatın insana en yaraşır hale getirilmesi yönündedir. Benim lanetim, insanlık suçu işleyenler, hayatı bölenler, bazı değerleri hoyratça harcayanlar, insanları örseleyen ve onlara acı yaşatanlaradır. Hukuk tarihi, beni yargılayan ve bana ceza verenleri kendi gurur tablosuna eklemeyecektir. Bunu biliyor ve hayatın adaletine daha çok inanıyorum. Yeni bir çağın eşiğinde, ben, acı ile sınanmış, başta Kürt halkı olmak üzere, bütün dünya halklarının, artık yüzlerini dağlara dönüp ağlamasını istemiyorum! Beni anlayabiliyor musunuz? Hepinize bütün içtenliğimle teşekkür ediyorum.
Sayfa 141 - Gam Yayınları
Bir konserinde " ...Birkaç şerefsizin yüzünden bana yaşatılanları, ülkemden bu kadar uzakta kalmayı ve içine düşürüldüğüm bu durumu içime sindiremiyorum. Kürt realitesinin kabul edilmesini istiyorum. Türkiyeli Kürt Ahmet olarak yaşamak istiyorum."
Sayfa 97 - Gam Yayınları
Öte yandan 'Kürt' kelimesini duyduğu anda kabalaşan bazı 'ilkel' insanların 'yuhh', 'bölücü' gibi onur kırıcı ve tahrikkar lafları üzerine sinirlenerek bu realiteyi, yani bu ülkede Kürtlerin de yaşadığı gerçeğini kabul etmeleri gerektiğini ve kabul etmeyenlerin tepesinden inmeyeceğimi söyledim; çünkü bana göre 'kardeşlik' değerini bu tahammülsüz insanlar çiğniyor ve kültürleri tam da bunlar bölüyordu.
Sayfa 123 - Gam Yayınları
Gülten'in şair bir ağabeyi vardır: Yusuf Hayaloğlu. Yusuf, Şişli'deki küçük atölyesinde tasarım, yontu ve grafik işleri yapmaktadır. Ağabeyinin şiirlerini ve üretkenliğini bilen Gülten, bu şiirlerle Ahmet'in müziğinin buluşmasından iyi bir sonuç çıkacağına inanmakta, şarkı sözü yazmayı hiç düşünmeyen Yusuf' la Ahmet'i ortak üretimde buluşturmayı çok istemektedir. Bir gün Tarabya sırtlarında hep birlikte yemekteyken bu konuda sürekli direnen Yusuf, Ahmet'in önüne ilk şarkı sözü denemesini koyuverir: "Hani Benim Gençliğim". Yıllarca dillerden düşmeyecek, Türkiye' de bir fenomen olacak ve ellerinden tüm sevdiği şeyler alınmış bir gençliği anlatan bu sözleri okur okumaz Ahmet ağlamaya başlar. Gece eve döner dönmez bir çırpıda besteler sözleri.
Sayfa 35 - Gam Yayınları
Reklam
"Döşeği kardelen çiçekleriyle doldurulup, üzerine Anadolu yorganı örtüldü. #ahmetkaya #memlekethasreti ...
Ölüm bir ısırgan otu gibi sarmıştı her yanını Devrilmiş bir ağaçtı ay ışığında gövdesi Uzanıp bir damla yaş ile dokundum kirpiklerine Göğsümü çatlatırken nabZımın tükenmiş sesi...
O günlerde Gülten hapishanede tanıdığı bir idam mahkumunun, Nevzat Çelik'in annesine yazdığı şiiri Ahmet'in önüne koyar: "Şafak Türküsü". 1986 yılıdır ve hala yüz binler hapishanelerde, haklarında karar bile alınamamış, yıllardır mahkemelerinin bitmesini beklemektedir. Hapishane önleri ağlayan anneler ve babalarla doludur. Üçüncü albüm, Ahmet'in bestelediği "Şafak Türküsü" adıyla çıkar. Ahmet bir kez daha toplumun kanayan yarasını anlatmış, bir kez daha sistemin yaramaz çocuğu olmuştur. Gözaltılar ve sorgular hiç bitmez; ama Ahmet artık iyiden iyiye tanınan ve çok tartışılan bir isimdir.
Sayfa 34 - Gam Yayınları
"Onu yapayalnız bırakan dostlarının şimdi meydanlarda Kürtçe şarkılar söylediğini; halkın, Ahmet Kaya adını bayrak gibi taşıdığını göremedi.Ve en önemlisi,Ahmet kendisini hain ilan eden gazetelerin köşe yazarlarının birer birer ona yapılan haksızlığı yazmaya başladıklarını,onu yalnız bıraktıkları için duydukları pişmanlığı anlattıklarını, hatta onu ölümsüz ilan ettiklerini,Ahmetsiz bir Türkiye'nin çok renksiz kaldığını söylediklerini,onun şarkılarından vazgeçemediklerini, tıpkı onun son bir yılında ısrarla söylediği gibi"bir şarkıyla bir ülkenin bölünemeyeceğini"anladıklarını göremedi... #özlemle...
Reklam
"Kaldı ki müzik,evrensel bir dildir. Hangi dilden söylenmiş olursa olsun,bir şarkı bir halkı bölmez. #ahmetkaya
1984'e gelindiğinde Ahmet ısrarla şarkıları cebinde, müzik şirketlerinin kapısını aşındırmaktadır. Şarkılar da, Ahmet de yorulmuştur artık. Bilinen hiçbir türe benzememesi ve toplumsal içeriği yüzünden korkulması nedeniyle hiçbir firma yanaşmaz Ahmet'in albümünü yapmaya; ancak dipten derinden Ahmet' in adı ve şarkıları dillerde dolanmaya başlamıştır. Birkaç arkadaşının yardımıyla Hodri Meydan Kültür Merkezi ve Bilsak'ta dinleti düzenler ve afişlerinde de Ruhi Usta'nın kendine söylediği cümleye gönderme yapar: "Bağlama Böyle de Çalınır!"
Sayfa 32 - Gam Yayınları
Ahmet, ilk kez gördüğü denizi kocaman bir dere sanmış, eşyalarının bulunduğu kolilerin üzerinde yazan "Malatya" yazısından dolayı küçümsendikleri bir şehre geldiklerini daha ilk gün anlamış ve yine daha ilk gün aynı dili konuştukları halde kendi konuşmasındaki aksan yüzünden "öteki" olduğunu fark etmiştir.
Sayfa 27 - Gam Yayınları
Halk Bilimleri Derneği 'ndeki arkadaşlarıyla müzik dinletileri ve halk oyunları gösterileri sunmak amacıyla Türkiye'nin çeşitli yerlerine giderler. Bir yandan çeşitli dernek ve sendikaların ya da öğrenci kuruluşlarının düzenlediği bu 'Devrimci Geceler' de, dönemin aşıkları ve sanatçıları ile birlikte sahneye çıkan Ahmet, bağlamasını öfkeyle çalıp devrimci marşlar ve türküler söylemekte, diğer yandan tüm toplumsal duyarlılığı ile halkın içinde, onların somut ve yaşamsal taleplerine yanıt olabilmek amacıyla onlarla dayanışmaktadır. Van Depremi sonrası kamyonlarla eşyalar toplayıp depremzedelerin yanına giden devrimci gençlerin içinde de, bir gecekondu mahallesi oluşumundaki dayanışmada da Ahmet vardır.
Sayfa 29 - Gam Yayınları
161 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.