Akhilleus'u Öldüren Savaş sözleri ve alıntılarını, Akhilleus'u Öldüren Savaş kitap alıntılarını, Akhilleus'u Öldüren Savaş en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yiğitçe ölüm ile şan ve şöhret kazanmayı eşitleyen bu elverişli denklemin beslenip güçlendirilmesi, tıpkı geçmiş çağlarda olduğu gibi, gelecek çağların işi olacaktı. Bunun için, Troya ovasının hemen karşı tarafında, 1915 senesinin berbat yönetilmiş Gelibolu seferinde ölen on binleri tam olarak bu denklem ile yad eden savaş mezarlıklarının bulunduğu Çanakkale Boğazından, yani Homeros'un Hellespontos dediği yerden daha ötelere bakmamıza gerek yoktur. Gelibolu'nun yan yana sıralanmış mezar taşlarında şunlar yazılıdır: "Onların isimleri ebediyen yaşar. Onların şanı asla yok olmayacak."
Homeros, Akhilleus yoluyla, işte bu eski formüle açıktan cephe aldı. Akhilleus, Elçilere şunları söylüyordu:
"İki ayrı kader götürecek beni ölüme;
burda kalır, savaşırsam Troya'nın çevresinde,
tükenmez bir ün var, dönüş yok.
Dönersem yurduma, sevgili baba toprağına,
ünüm olmasa da çok yaşayacağım,
ölüm öyle çabucak gelip çatmayacak.
Evlerine dönmeyi salık veririm herkese."
Hayat, şandan şöhretten daha değerlidir. Akhilleus bu görüşünden hiç ayrılmaz. Hayatını feda etmesi, şan ve şöhret için değil, Patroklos uğrunadır.
Hattuşa (bugün orta Türkiyedeki Boğazköy) başkentinden Küçük Asya'yı yöneten büyük krallığı nihai kudreti elinde tutuyordu. Geniş kapsamlı Hitit arşivleri gösteriyor ki Troya bu krallığa tabi devletlerden sadece biriydi.
Olaylar hızlı gelişir: "zorlu savaşı yeniden Akhalar ve Troyalılara getirmesi" ve bunu yaparken Troyalıları suçlaması için Athene'ye emir verilir. Athene, düşen bir yıldız gibi ışıklar saçarak yeryüzüne iner ve bir adam kılığında Troyalıların arasına girer.
Apollon'u tanımlayan özellikler -felaket getirme ve felaketleri önleme, şifa güçlerine sahip olma, uzak durma ve çekilme, gençliğin güzelliği, lir çalma becerisi- bunların İlyada'da çarpıcı bir eşi vardır: Bunlar, aynı zamanda, Troya'daki en yakışıklı kahraman olan, öfkesiyle salgına benzer yıkımlar getiren, Kheiron'dan şifa sanatlarını öğrenmiş olan, Elçiler tarafından çadırında lir çalarken bulunan Akhilleus'u da tanımlayan özelliklerdir. Apollon ile Akhilleus'un vasıflan kadar eylemlerinin de paralel olduğu, her ikisinin de ilahi gazaplarını aynı kişiye, Agamemnon'a yöneltmelerini haber veren İlyada'nın açılış mısralarında belli edilir. İlyada'nın alternatif bir başlangıcını sunan, günümüze ulaşmış bir tradisyon, bunu daha açık şekilde gösterir:
Olympos'u mesken tutmuş Musalar, anlatın şimdi bana
Peleusoğlu ile Leto'nun parlak oğlunun nasıl
öfkeye [menis] kapıldıklarını; çünkü kızgındılar krala...