İnsanlar. . Çoğu kez koşuşturan, kimi kez salına salına yürüyen, çarpıştıklarında birbirlerine kötü kötü bakan, kimi kez kol kola, gülerek geçip giden, genellikle yalnız, suratsız, kavgaya hazır, bazen dalgın, görmeden bakan, aldırışsız bir dinginlik içinde akıp duran insanlar. Beceriksiz bir şıklık sergileyen ucuz giysili kızlar, köşeli gövdelerini bir o yana bir bu yana sallayan delikanlılar, sıkıca korselenmiş orta yaşlı kadınlar, ekşi suratlı yaşlılar ve dünyaya omuz vuran çocuklar -giysileri pahalı ve cicili bicili de olsa yırtık pırtık da, hemen hemen aynı küstahlıkla yaşamdan bir şey bekleyen. Hepsini, hepsini görüyorum her gün. Hepsi geçip gidiyor yanı başımdan. Bütün bir yaşam o dışarıdaki. Geçip gidiyor. Ya da ben geçip gidiyorum. Birbirimize değmiyoruz.
Irmağın sularına kapılmış bir şişe içinde okunmamış bir mektup olmak yetmiyor. Islanıp okunmayacak duruma gelmek, hatta paralanıp tümden yitmek pahasına da olsa çıkmalı o mektup şişesinden
Aslında yaz kış hepsi aynı. Havanın sıcak ya da soğuk olması. Karanlığın erken ya da geç gelmesi. Gerçek ayrımlar değil bunlar. Mevsimler değiştikçe ve değişirken yaşam hiç değişmezse eğer, nasıl gerçek olabilir?