Cep Boy

Aldatmak

Ahmet Altan

Aldatmak Gönderileri

Aldatmak kitaplarını, Aldatmak sözleri ve alıntılarını, Aldatmak yazarlarını, Aldatmak yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dedikodu vazgeçilmez tavrımızdır:)))
Başarılı kadınların biraz da züppelik olsun diye takındıkları ama aslında gerçek ve gizli yüzlerinin bir parçasını da içinde barındıran o feleğin çemberinden geçmiş mahalle kadını tavrıyla, "Şekerim, bu kadın orgazm olurken bile, ben genel müdür olacağım, diye bağırıyordur," demişti.
Erkeklerin dünyasında başarılı olmak için erkeklerden daha vahşi olmak zorundaydılar.
Reklam
İş yerindeki çekişme!!!
Birbirlerini büyük bir dikkatle izlerlerdi. Afrika savanlarındaki, suların çekildiği, nehirlerin kuruduğu, bir damla suyun ve yiyecek bir lokma etin bulunmasının zor olduğu kuraklık dönemlerinde, o bir lokma et ve bir damla su için birbirlerini parçalayan vahşi hayvanlar gibiydiler, diğerlerinden bir lokma daha fazla itibar, bir lokma daha fazla yükselme imkânı, bir lokma daha fazla prim için birbirlerini ısırıcı şakalarla, kurdukları gizli ittifaklarla, toplantılarda hiç fark etmiyormuş gibi sordukları sorularla, dedikodularla, entrikalarla parçalarlardı. Bir vahşi hayvan için dünyanın yaşadığı savandan ibaret olması gibi onlar için de dünya neredeyse çalıştıkları işyerinden ibaretti. O dünyayı etkilemeyecek hiçbir şeyle pek ilgilenmezler, statülerine ve 'imajlarına' bir yararı olmayacaksa pek kitap okumazlar, kendi geleceklerini etkilemediği sürece politikaya pek önem vermezlerdi, ama o dünyadaki en küçük kıpırtıları, farklılıkları, değişimleri sanki yeryüzü sallanıyormuş gibi hemen hissederlerdi.
Rastlantılar, eğer onların size getirdiklerini yaşamaya hazırsanız, hayatınızı sizin bilinçli planlarınızdan daha çabuk değiştirebilir bazen.
Kendi kendine kadınların sadece bedenini istediğini söylüyor ama bir kadınla karşılaştığında açgözlü bir oburlukla sadece kadının bedeniyle yetine-miyor, onun ruhunu da ele geçirmeyi arzuluyordu. Bu konuda biraz kadınlara benziyordu, sadece beden yetmiyordu ona, karşısındakinin her şeyini istiyordu, üstelik bunu niye istediğini de bilmiyordu, çünkü karşılığında kendisi sadece bedenini verecek ve kendisine verilen ruhla ilgilenmeyecekti. Başkalarının ruhunu, o ruhların değerini bildiği için değil, onları alabileceğini görmek için istiyordu sadece.
Bir ilişkinin üstüne üçüncü bir insanın gölgesi vurduğunda, o ilişki kararmıyor, tam aksine birden aydınlanıyor, o güne kadar görünmeyen, fark edilmeyen birçok sıyrık, çizgi, onarılmadan bırakılmış çatlak, sert ve üzücü bir ışığın altında ortaya çıkıyordu.
Reklam
Aydan gibi çok başarılı olan kadınların bile en derinlerinde saklı duran o ezilmişlik duygusu, o hayranlık açlığı, beğenilmeyi arzulayışlarındaki şehvet onların belki de en zayıf yanlarıydı. Cem, bir kadını kendine bağlamanın en iyi yolunun, onun bu başarıyı hissetmesine izin vermek olduğunu biliyordu. Kadın, onu, kendi güzelliğini ve zekâsını seyrettiği bir ayna gibi algılayacak, kendisine hayran oldukça aynaya bağlanacaktı.
Çalışmak, abartmaktan hiç hoşlanmadığım bir konu işte... İspanyolların bir atasözü var, çalışmak insanın değerli vaktini harcamasıdır,derler.
Asla konuşmayı yönlendirmeye uğraşmıyor, konuşmanın bütün yönetimini kendi isteğiyle Aydan'a bırakıyordu. Kendisine yaklaşmaları için kadınlara geniş ve özgür bir alan vermesi gerektiğini biliyordu, hiçbir zaman konuları belirlemekte Aydan'ın önüne geçmiyor, onun kendisini güvenli ve rahat hissetmesini sağlıyordu. O şaka yaptığında şaka yapıyor, o ciddileştiğinde ciddileşiyordu. Aydan, önünde açılan o geniş alanda güvenle, nereye doğru yürüdüğünü tam fark etmeden, her şeyin kendi denetimi altında olduğunu düşünerek yürüyordu. Cem, kadınları kendi istediği noktaya, onlara büyük bir özgürlük ve güven vererek götürmekte ustalaşmış biriydi. Kadını bir yere doğru sürüklemeye çalışırsa onun korkup çekineceğini, huzursuz olacağını, hatta kaçacağını biliyordu. Kadınlar, Cem'in kendilerini beklediği yere kendi iradeleriyle gittiklerini sanmalıydılar. Onları o yere getirmenin en kolay ve en güvenilir yolu buydu.
Toplumun hangi basamağında durduğunu, kim olduğunu ancak çevresindeki insanlara bakarak anlayabilenlerdendi, kendi başına durduğunda sanki kim olduğuna karar veremiyordu. Belki de o yüzden kendi başına kalmamak için, hep başkaları tarafından beğenilmiş markaların elbiselerini alır, başkalarının iyi olduğuna karar verdiği gösterişli arabalara biner, başkalarının 'moda' olduğunu söylediği barlara, lokantalara giderdi. Hayatı öylesine başkaları ile doluydu ki bir gün hayatından başkalarını ve başkalarının beğendiklerini çıkarsalar, geriye kalanı, Hasan'ın kendisi bile belki tanımayacaktı. Ya da geriye kalacak şeyi Hasan herkesten iyi bildiğinden onu saklayabilmek için çevresini başkaları ile örüyordu.
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.