Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

All About Space - Sayı 11 - 2021/11 - Kasım

All About Space

En Yeni All About Space - Sayı 11 - 2021/11 - Kasım Sözleri ve Alıntıları

En Yeni All About Space - Sayı 11 - 2021/11 - Kasım sözleri ve alıntılarını, en yeni All About Space - Sayı 11 - 2021/11 - Kasım kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Galaksilerdeki yıldızlar gaz bulutlarının kendi kütle çekimi etkisi altında çökmesiyle oluşuyor
Ay'ın bize bakan yüzünün yüzde 13'ü denizlerle kaplı iken uzak yüzünün sadece yüzde biri denizlerden oluşuyor.
Reklam
Galaksimizin merkezindeki kara delik Güneş'in 4 milyon katı kütleye sahip
Şaşırtıcı bir şekilde fizik kanunları zaman yolculuğu yapılmasının önünde engel oluşturmuyor.
Samanyolu'nun galaktik geçmişini ortaya koyan kırık bir kolu var
Yeni gözlemler yay kolunun sarmallığının 60 derece olduğunu gösteriyor ve bunun nedeni halen bulunabilmiş değil. (Daha önce 12 derece olarak modellenmiş)
BİR GALAKSİ İKİYE BÖLÜNEBİLİR Mİ? Kısaca hayır! Kütle çekimi galaksileri o kadar güçlü bir şekilde bir arada tutuyor ki parçalanmaları imkânsız. Evrendeki büyük yapıda olan her şey (gezegenler, yıldızlar, galaksiler) kütle çekimi ile bir arada tutuluyor. Dünya tek parça bir şekilde duruyor çünkü kütle çekimi atomları bir arada tutuyor. Bu yüzden Dünya’yı parçalamak enerji gerektirir. Dünya’yı parçalamak isteyen bir kötü kahraman olsanız, kütle çekimsel etkiyi aşmak için inanılmaz bir enerjiye gereksinim duyardınız. Bir şeyi parçalarına ayırmak için gereken enerjiye ‘kütle çekimsel bağlanma enerjisi’ deniyor. Samanyolu’nun kütle çekimsel bağlanma enerjisi 1054 jul, yani galaksimizi ikiye ayırmak için bu kadar enerjiye ihtiyacınız var. Bunun ne kadar enerjiye karşılık geldiğini anlamak için meşhur E=mc2 denklemini kullanabiliriz. Buradan çıkan sonuca göre, galaksiyi ikiye bölmek için 10 milyon kadar Güneş’i buharlaştırmanız gerekir. Neyse ki böyle bir şey en güçlü kötü kahramanın bile yapabileceklerinin ötesinde...
Reklam
KARANLIK MADDEYİ GÖREMİYORSAK YERİNİ NASIL TESPİT EDEBİLİYORUZ? Karanlık madde görünmez ancak etrafındaki şeyleri hareket ettirerek kendini gösterir. Pencereden dışarı bak: ağaçlar hareket ediyor mu? Rüzgârı göremiyorsun ancak ağaç yapraklarının hareketinden anlayabiliyorsun. Yıldızlar ve galaksiler de kozmik yapraklar gibi. Büyük Patlama’dan sonra galaksilerin arasındaki mesafe karanlık maddenin kütle çekimsel etkisi ile kontrol altında tutuldu. En büyük karanlık madde yığınları günümüzde halen galaksiler etrafında toplanmış durumda ve galaksileri sadece kendi kütle çekimleri ile hareket edebileceğinden daha hızlı hareket ettiriyor. Samanyolu Galaksisi’ndeki karanlık madde yığını, yıldızların yörüngelerinde daha hızlı hareket etmesini sağlıyor. Daha küçük karanlık madde yığınları ise yıldızların akımlar halinde aynı yörüngede dolanmasını engelliyor. Yani kozmik çorba aslında biraz pütürlü. Ancak bu pütürler onu oluşturan maddelere bağlı. Eğer karanlık madde kütle çekiminden başka kuvvetlerle etkileşiyor veya parçacıklardan yapılmış olsaydı, bilinenlerden daha küçük pütürler çözünmüş olurdu. Karanlık maddenin ne olduğunu öğrenmek için daha hassas yaprakları izliyoruz (sönük yıldızlar ve ışık ışınları), böylece en küçük bir esintiyi bile görebiliyoruz.
LAZER İTİCİLER Güneş Sistemi’ni incelememizin önündeki en büyük engellerden biri yakıt problemi. Uzak mesafelere gidebilmek için çok fazla yakıta veya başka gezegenlerin kütle çekiminin kullanıldığı akıllı rotalara ihtiyacımız var. Çok fazla yakıt taşımanın bedeli sadece maddi değil. Ne kadar fazla yakıt kullanırsanız taşıyacağınız kargo veya bilimsel ekipmanlar için yeriniz azalıyor. Uzun zamandır, bildiğimiz fiziğin sınırlarını zorlayacak bir itki sistemi geliştirme hayalimiz var. Bu çözümlerden birisi, NASA’nın önerdiği lazerle (Yani fotonlarla) bir uzay aracına yakıtsız itiş sağlamak. Bu teknoloji henüz bebeklik döneminde ancak çok dikkat çekici. Böyle bir konsept Dünya yörüngesinde, gelen fotonları uzay aracına yönlendirecek panellerle yapılabilir. 100kW’lık bir Güneş paneli bir uzay aracına bir newtona kadar itiş gücü sağlayabilir.
STEPHEN HAWKİNG -KARADELİKLER GERÇEK Hawking’in adı, başka her şeyden çok karadeliklerle ilişkilendiriliyor. Bu matematiksel olgu Einstein’ın genel görelilik teorisinde ortaya çıktı ve on yıllar boyunca tartışıldı. Hawking 70’li yıllarda ilgi odağını bu alana doğru çevirdi. Muhteşem dehası sayesinde Einstein denklemlerini kuantum mekaniği ile bir araya getirmeye çalıştı ve böylece teorik soyut bir yapıdan, evrende var olan bir gerçekliğe geçildi. Hawking’in haklı olduğunun son kanıtı 2019 yılında Olay Ufku Teleskobu’nun, Messier 87 galaksisinin merkezindeki süper kütleli karadeliğin fotoğrafını çekmesi ile geldi.
STEPHEN HAWKİNG - BÜYÜK PATLAMA Hawking doktora tezi ile kariyerine inanılmaz bir başlangıç yaptı. Tezini iki rakip kozmoloji teorisi arasındaki tartışmalı bir dönemde yazdı: Büyük Patlama ve kararlı durum hipotezi. Her iki teori de evrenin genişlemesini kabul ediyor ancak birincisi evrenin ultra kompakt ve süper yoğun bir noktadan genişlediğini kabul ederken ikincisi evrenin başlangıcı olmadan sürekli genişliyor olduğunu ve yoğunluğun sabit kalması için sürekli yeni madde üretildiğini öne sürüyor. Hawking, tezinde, kararlı durum hipotezinin matematiksel olarak kendisi ile çeliştiğini ortaya koydu. Bunun yerine evrenin tekillik adı verilen sonsuz küçük ve sonsuz yoğun bir noktadan başladığını ortaya attı. Günümüzde Hawking’in açıklaması evrensel olarak kabul görüyor.
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.