Kitapta dört öykü var: Sitti Zeynep, Çete İsmail, Şekerci Asım, Macı Hüseyin..
Normalde öykü okumasını çok ama çok severim ama bu öyküleri benimseyemedim. Kitabın adı neden ALLABEN ? derseniz Allaben Gaziantep'te bir dere. Kitaba ismini vermiş. Yazarın doğum yeri de Antep. Sanırım yazar memleket hasretiyle bu öyküleri karalamış. Karalamış diyorum çünkü kitaba öldüm bittim diyenleri hiç mi hiç anlayamadım. Ve size öneremeyeceğim.
Çocukluğu Kavaklık ve Allaben'de geçen Ülkü Tamer'den, şiirlerinde olduğu gibi öykülerinde de okuyucunun içini ve vicdanını okşayan dört öykü.
Öyküleri okuduğunuzda sevgisi uğruna çaresizliği seçen Sitti Zeynep'le karşı karşıya gelirsiniz. Sekiz yaşındaki Elmas'ın gözyaşlarını, Çete İsmail gibi teninizde hissedersiniz bir an.
Şair; çocukluğunun bütün sıcaklığını, samimiyetini bu dört öyküye sığdırıp Dostoyesvki'nin Delikanlı'da dile getirdiği "hayatı dosyası yaşamanın mümkünlüğü"nü okuyucuyu da içine alarak tekrar hatırlatır.
İlk defa ülkü tamerin bir kitabını okudum. Ve bayıldım. Hayatın içinden, yanı başımızdaki insanları anlatan bir kitap. Hiç bitmesin istedim. Kısa bir kitap, bir günde zevkle bitebilecek bir eser. Keşke biraz daha fazla hikaye olsaydı.