Altıncı Şehir kitaplarını, Altıncı Şehir sözleri ve alıntılarını, Altıncı Şehir yazarlarını, Altıncı Şehir yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
-Nerelisiniz? sualine tek kelimelik cevapların verildiği devir geçmiştir:
-Annem ...li, babam ...lı ben de ...da doğmuşum ama çocukluğum ...da geçti. Ortayı ...da, üniversiteyi ...de bitirdim. Şimdi de ...ya yerleştik ama!..
Hiç bilmediğim bi şehrin, hiç bilmediğim sokaklarında hem de mazi güdümlü zamanlarında dolaştım. Sivas'a daha önce gidenler ya da orada yaşayanların daha çok seveceği bi kitap. Yazarın dili o kadar sade ve güzel ki insanı sıkmadan ilerliyor. "Nerede o eski günler" derken "kör öldü badem gözlü oldu" babında her şey eskiden güzeldi mantığı ile değil de eskiden güzeldi ama eksiği de vardı diyerek adil bi anlatım tercih etmiş yazar. Şehir günlükleri okumayı sevenleri zevkle okuyacağı bi kitap.
Siz de farkında mısınız, kent lafının tarihsizliği ve musikiden mahrum oluşu, bana mazisi otuz-kırk seneyi Geçmeyen nevzuhur yerleşim yerlerini hatırlatıyor. Mesela Eskişehir nereden bakarsanız bakınız bir kenttir; ama Kütahya bir şehirdir.
"Altıncı Şehir'in sadece Sivas'ı vasfetmediğini sizlerde farkettiniz. Altıncı Şehir Anadolu'dur: Elazığ'dır, Maraş'tır, Kayseri'dir, Tokat'tir, Gümüşhane'dir... Kaybettiğimiz bütün insan ilişkileri, bütün eski doku, bütün beşerî boyutlar ve bütün yaşanmış zamanlardır; hepsidir ve artık yoktur! Daracık sokakları, şirin mahalleleri, ferah- fahur evleri, küçücük mescidleri ve küçük dünyalarında küçücük saadetleri yudumlayan anlaşılabilir insanlarıyla "Altıncı Şehir", yerini şimdiki keşmekeşlere bırakıp tarih olmuştur.
Bir zamanlar, öyle hanedan sülalesinden filan gelmedikleri halde ünlü olan kişiler vardı. Bunları herkes tanır ve bilirdi. Bu kişiler ünlerini, büyük oranda yaptıkları zenaat ve mesleklerinden alan kimselerdi. Meslek ismiyle şöhret yapan bu kişilerin, branşlarında bir profesör kadar ihtisas kesbettiklerine inanılır ve bunlara tam bir gönül huzuru ile iş teslim edilirdi.
Henüz "sanayileşmekte olan bir toplum" olmadığımız günlerde "arslanlar gibi" oğluna kız istemeye (dünürcü gezmeye) giden anneler, göğüslerini gere gere şöyle referanslar verir ve büyük ihtimalle "işi" bağlarlardı: Bize filancalar derler, sorup soruşturun. Oğlum da atelyede işçi. Babası evlendikten bir-iki sene sonra oğluma ayrı ev açacağım diyor!
Duvarlara gayrı muntazam aralıklarla dağıtılmış birkaç hüsn-ü hat levhası. Hattat Necmeddin Okyay Bey'in talik beyti: "İhtiyarımla aceb ben hiç olur muydum tabib / Ger bileydim âlemin bunca devasız derdini". Hemen sağında ve biraz yukarda Rahmetli Kemal Batanay'ın taliki, "Küllü nefsin zaikatü'l-mevt"; her nefis ölümü tadacaktır! Karşısında "Gârik-i bahr-i isyanım / Dahilek ya Resulallah".
Kahvenin en görünür yerinde, iri çerçeve içinde "Basından methiyeler" gibi iddialı bir başlık altında, kahve hakkında yazılmış şiir ve yazılar camlatılmıştır ve buradaki en güzel şiir, nice kereler Çerkez'in yaprak dolması cesametinde kaçak tütününden nezaket belası içmek zorunda kaldıktan sonra öksürük nöbetlerine tutulan Beşir Ayvazoğlu'na aittir. "Çerkez'in Kahve'de Bir Kış Gecesi" başlıklı bu güzel şiiri, Çerkez'in okuyamamış olduğuna ne kadar yerinsem yeridir.
Sıvas eskiden bir şehirdi, şimdi giderek "kent"leşiyor. Siz de farkında mısınız, kent lâfının tarihsizliği ve mûsikiden mahrum oluşu, bana, mazisi otuz-kırk seneyi geçmeyen nevzuhur yerleşim yerlerini hatırlatıyor. Meselâ Eskişehir, nereden bakarsanız bakınız bir "kent"tir; ama Kütahya şehirdir. Sıvas da öyle, yakın zamanlara kadar "şehir" kelimesinin kucakladığı bütün sıcaklığı ihata eden, insanî ilişkilere açık, tabii boyutlarını kaybetmemiş sevimli bir şehirdi. Artık gözle görülür şekilde "kent" oluyor.
Sabite Tur'ların, Ahmet Üstün'lerin, Safiye Ayla'ların, Perihan Altındağ'ların, Münir Nureddin Bey'lerin, Hamiyet ve Müzeyyen hanımların gün aşırı emisyon yaptıkları radyo bizim ilk ve en esaslı musiki mektebimiz oldu.
Şairin, "Bir aşk oluverdi âșinâlık" diye anlattığı şey güzeldir de sevginin alışkanlığa dönüşmesi kötüdür; içinde sevgi olmayan her bağlılığın tehlikeli oluşu gibi.