Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Amme Cüzü Tefsiri

Ali Küçük

Amme Cüzü Tefsiri Gönderileri

Amme Cüzü Tefsiri kitaplarını, Amme Cüzü Tefsiri sözleri ve alıntılarını, Amme Cüzü Tefsiri yazarlarını, Amme Cüzü Tefsiri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Allah için harcanmayan, Allah için kullanılmayan her şey boşa gitmiştir.
Kâfirler inkar ettikleri için önce Hakk'a zulmetmişlerdir. Kendilerini uçuruma, yani cehenneme sevk ettikleri için kendi nefislerine zulmetmişlerdir. Bir de kendileri küfrettikleri gibi insanları Allah yolundan menederek, insanları fitnelere düşürerek, dinlerinden döndürmeye çalışarak, din eğitimini engelleyerek insanlığa zulmetmişlerdir. Yani kâfir hem kendisine hem Rabbine hem de tüm insanlığa karşı zulmeden insandır. Onun için onun cezası cehennemdir, ateştir.
Reklam
Asıl adı Abdü'l Uzza iken künyesiyle Ebu Leheb diye zikredilmesi
Bu adamın asıl adı Abdü'l Uzza iken Uzza isimli putun kulu iken Acaba Kur'ân'da niçin ismiyle değil de künyesiyle Ebu Leheb diye zikredildi? Rabbimiz kitabında onu puta izafeyle anılan ismiyle zikrederek puta izafeyi caiz görmedi, uygun bulmadı. Abdu'l Uzza, Uzza'nın kulu demektir. Aslında putları temelinden reddeden bir dinin kitabında puta izafeyle böyle birinin adını zikretmesi elbette yakışık almazdı, almayacaktı. Öyle değil mi? Meselâ bir adama hem küfretmemesi gerektiğini öğütleyeceğiz hem de ardından şöyle demeyeceksin diye bir küfür örneği getireceğiz, olmaz bu.
Alimlerimizden bazılarına göre birinci tebbet Ebu Leheb'in dünyadaki hüsramını, ikinci tebbet de bu hüsranın ahirette olacağını anlatır. Bu iki tebbet ifadesi onun hem dünyada hem de ahirette helâkini ve kaybını anlatır. Yani İslâm'ı sabote etmeye soyunan Allah düşmanları sadece dünyada helak olmayacaklar, aynı zamanda ahirette de bu helâkleri devam edecektir
SURE 111/TEBBET
Bu surede işaret edilen diğer bir husus da şu veya bu milletten olmanın hiçbir üstünlük ifade etmediğidir. Bu surede Allah, en çok sevdiği Peygamberi Hz.Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) amcasına lanet etmekte ve onu kötülemektedir. İman ve inanç olmayınca, Peygamber'in amcası olmak bile, hiçbir şeyi ifade etmiyor.
Kur'ân, inanan insanlara hiçbir zaman ümitsizliğe düşmemeyi emretmektedir. Bununla beraber, zalimlerin zulmü ne kadar şiddetli, maddi güçleri ne kadar çok ve kuvvetli olursa olsun, Allah'ın gücü ve kuvveti onların güç ve kuvvetinden üstündür. Bir an gelir, Allah onlara Ebu Leheb'e verdiği gibi gereken cezayı verir; onları dünya ve ahirette perişan eder. Onun için, üzülmeye ve sıkılmaya gerek yoktur. Allah, zalimlere zulümlerinin cezasını, mazlumlara da haklarını elbette verecektir.
Reklam
SURE 111/TEBBET
İşte bu suresiyle Rabbimiz kıyamete kadar Kur'ân-ı Kerim'inde Ebu Leheb rolünü oynayarak dinin insanlara duyurulmasının önüne engeller koyanların, dinin tebliğinin önüne barikatlar koymaya çalışanların ve bu adamlara kadınlık edenlerin hem dünyada hem de ahirette helâk olacaklarını anlatıyor.
Bakıyoruz bugün de zalimler insanları Allah'ın kitabından, Allah'ın dininden alıkoymak istiyorlar. Din eğitimini yasaklamaya çalışıyorlar. Allah'ın kullarının Allah kitabını duymalarına engel olmaya çalışıyorlar. Aman bu insanlar dinle tanışmasınlar, aman bu insanlar Kur'ân ile kitaplarıyla tanışmasınlar diye insanlarla kitapları arasına engeller koyuyorlar. Allah'ın dininin açıkça ortaya konulmasına izin vermiyorlar. Allah'ın dinini anlatanları susturmaya çalışıyorlar. O gün de bugün de din düşmanlarının yaptıkları şey budur.
Ebu Leheb karakteri
Öyleyse bir yerlerde birileri din anlatırken, ayet ve hadis anlatırken onun sözünü kesmemeye, onu engelleyip, susturup sözü başka yerlere çekmemeye çok dikkat edelim. Çünkü bu davranış Ebu Leheb karakteridir ve Allah korusun kişinin helâkine sebeptir. Din anlatan bir kişiyi engellemek, lüzumsuz laflarla onun önüne geçmek, sözü zırvalara çekmek şöyle dursun insanları susturup onun ortaya koyduklarını dinlemelerini sağlamak bizim görevimizdir.
Bizler de o şerefli Peygamberin yolunun yolcuları olarak ondan devraldığımız bu dini yılmadan, bıkmadan, usanmadan insanlara duyurmak ve insanların kurtuluşu için, insanların cenneti için çırpınmak zorundayız. Efendim imkân bulamadım, fırsat vermediler, beni dinlemediler, bana laf düşürmediler ki anlatayım demeye hiçbir zaman hakkımız yoktur. Bir keresinde fırsat bulamadıysak ikinci bir kez, o zaman da imkân bulamadıysak üçüncü seferinde mutlaka insanları evimize davet ederek, onlara ikramlarda, bulunarak, yemek yedirerek, hediye vererek, yardım ederek davamızı anlatmak zorundayız.