Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ana Hatlarıyla Siyasi ve Kültürel Avrupa Tarihi

Veli Şirin

Ana Hatlarıyla Siyasi ve Kültürel Avrupa Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Ana Hatlarıyla Siyasi ve Kültürel Avrupa Tarihi sözleri ve alıntılarını, Ana Hatlarıyla Siyasi ve Kültürel Avrupa Tarihi kitap alıntılarını, Ana Hatlarıyla Siyasi ve Kültürel Avrupa Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kırım Hanlığının Bağlanması (1477)
Fatih devrinde Osmanlı Devleti'ne bağlanan diğer bir Türk ülkesi de Kırım Hanlığı idi. Kırım Yarımadası bu devirde Kıpçak Türklerinden Kırım Hanlarının idaresi altında idi. Doğu Avrupa'nın bu güzel bölgesi, yalıları ile İstanbul'u, bol sebze ve meyveleri ve nefis havası ile Akdeniz kıyılarını andırır. Karadeniz'e ve İstanbul Boğazı'na hakim stratejik öneme sahiptir. Kefe limanı İdil (Volga) nehri ve Hazar Denizi ile Türkistan'a ve Uzak Doğu'ya bağlanırdı. O devrin sömürgeci devletlerinden olan Cenevizliler Kırım'ın önemini anlamışlar ve daha soma da 19. yüzyılda İngilizlerin Hindistan'da yaptıldarı gibi, ülkenin içlerine doğru ilerlemişler, Kırım Hanlığının iç işlerine karışmaya başlamışlardı. Fatih Sultan Mehmet, Cenevizlileri Galata'dan ve Amasra'dan çıkardıktan sonra, Kırım'daki varlıklarına da son vermek ve böylece Asya ticaretine tamamen sahip olmak istiyordu. Kırım halkı Müslüman Türklerdi ve Kırım'ın elde edilmesi ile, zaman zaman isyan eden Boğdan ve Eflâk bölgeleri de doğudan kuşatılmış olacaktı. 1474 yılında Gedik Ahmet Paşa komutasındaki Osmanlı Devleti Donanması Kırım'a gönderildi. Cenevizlerin elindeki bütün limanlar alındı ve bölgedeki İtalyanların varlığı ortadan kaldırıldı. Menğli Giray Han, Osmanlı Padişahına bağlı olmak üzere Kırım Hanlığına tayin edilerek 1477 yılında Osmanlı Devletine bağlandı. Kırım'ın fethiyle Karadeniz bir Türk gölü haline geldi.
1372 yılında da. Sultan I. Murat Çatalca'ya kadar olan yerlerin fethini emretmiş ve nihayet, bu tarihte Çatalca'da alınmıştı. Bu durumda Bizans İmparatoru'nun Avrupa ile bağlantısı kesildi. İstanbul kuşatılmış oldu. İmparator V. Paleoloğos, Sultan I. Murat'a elçiler göndererek bağlılık anlaşması yaptı. Oğlunu da rehine olarak Osmanlı sarayına gönderdi. (1373) 1391 yılında Bizans İmparatoru V. Paleoloğos ölünce, yerine geçen oğlu Osmanlı Devleti'ne olan bağlılık anlaşmasmı tanımadı. Bunun üzerine Yıldırım Bayezıt, İstanbul surlarına kadar her tarafı işgal ettirerek, şehri tam bir kuşatma altına aldı. Yedi ay kadar süren bu kuşatma, İstanbul'un Osmanlılar tarafından gerçek manâda ilk kuşatmasıdır. Sultan Yıldırım Bayezıt, bu ilk İstanbul kuşatmasını, Macar kralı Sigismond'un saldırıya geçme ihtimaline karşı, Bizanslılarla önemli bir anlaşma yaparak kaldırdı.
Reklam
Fatih Sultan Mehmet evvelâ, 1459'da Cenevizlilerden Amasra'yı aldı ve 1460'da da Candaroğulları Beyliği'ne son vererek Sinop'u Osmanlı sınırlarına kattı. 1466 yılında ise, Osmanlı Devleti için her zaman arkadan tehlike oluşturan Karamanoğulları Beyliğine bir sefer düzenleyerek, Bu topraklarının büyük bir kısmını egemenlik altına alındı. Karaman Beyi Kasım Bey'in II. Beyazıt'la anlaşması sonucu 1483 yılında Karaman Beyliği ortadan kalkmış oldu. Akkoyunlu Türk Devleti hükümdarı Uzun Hasan, Karaman Beyi Pir Ahmet Bey'in de teşvikleri ile Osmanlı Devleti'ne karşı hareket geçti. Avrupa Devletlerine 'Rumeli sizin, Anadolu benim' diye haberler gönderen Uzun Hasan, 1472 yılında savaşı başlattı. Devrin iki güçlü Türk Devleti olan, Osmanlı ve Akkoyunlu Devletlerinin orduları 1473 yılında Erzincan yakınındaki Otlukbeli mevkiinde karşılaştılar. İki saat kadar süren savaş Akkoyunluların müthiş bir bozgunu ile sonuçlandı ve Uzun Hasan canını zor kurtarabildi. Otlukbeli zaferi ile doğudaki müttefiklerinden mahrum kalan Avrupa Devletleri Fatih Sultan Mehmet karşısında daha fazla dayanamadılar. Ayrıca Akkoyunlular doğuda Osmanlılar için bir tehlike olmaktan çıkmış oldular.
Fatih'in çok yüksek bir şahsiyet olarak yetişmesinde muhakkak ki, babası Sultan II. Murat Han'ın rolünü hatırlamak gerekir. Sultan II. Murat Han'ın oğlu Fatih'e verdiği öğütler küçük bir kitapçık halindedir ki, sonunda şöyle demektedir: "Ey oğlum, padişahlar, elinde terazi tutmuş bir kimseye benzerler. Sen padişah olunca teraziyi doğru tutmanı isterim, O zaman, yüce Allah da senin iyiliğin ister. Herşey Allah'ın malûmudur, her şey ancak O'nun tarafından bilinebilir.
Fatih'in İlk Seferi
Fatih Sultan Mehmet, babası Sultan II. Murat'ın ölümü üzerine, 19 yaşında iken, 1451 yılında Osmanlı Padişahı oldu. Daha önce, babasının sağlığında tahta çıktığı, babası ile birlikte birçok seferlere katıldığı ve çok iyi yetiştirildiği için 'hükümdarlığa' hazırlıklı idi. İlk seferi, saltanat değişikliğinden faydalanarak mesele çıkaran Karamanoğulları Beyliği üzerine yaptığı seferdir. Ancak, Fatih'in ordusu ile Konya'ya yaklaşması üzerine, Karamanoğlu af dilemiş ve Fatih Sultan Mehmet de, 'zihnini hep İstanbul meşgul ettiği' için, Karamanoğlu'nun isteğini kabul etmiş ve geri dönmüştür
Askerî Teşkilâttaki (Sefiyye ) Bozulmalar: Uzun süren savaşlar, ordu ve donanmayı yıpratmıştı. Artan ihtiyaçlar karşısında, merkez ordusu olan "Kapıkulu" içine devşirme kanuna aykırı olarak asker alınmıştı. Tımarlı sipahiler ihmâl edilmeye başlandı. Tımar düzeninin bozulmaya başlaması ile, devletin maaşlı asker sayısı arttı ve bu durum hazineden devamlı bir nakit çıkışını mecburiyet haline getirdi. Yüzyılın ünlü devlet adamı ve siyaset bilgini Koçi Bey Risalesi'nde Kapıkulu ordusunun kanuna aykırı olarak ve yanlış olarak çoğaltılmasının zararlarını uzun uzun açıklamıştı. Sultan IV. Murat'a sunduğu eserinde tımar düzeninin bozulmasını ve bunun getireceği zararları da anlatan Koçi Bey, devletin zayıflamasının en önemli sebepleri olarak ordunun ve maliyenin bozulmasını göstermektedir. Donanma, Barbaros Hayreddin Paşa'nm ölümünden sonra, yerine denizci olmayan Sokullu Mehmed Paşa'nın tayini ile, daha 16. yüzyılın ikinci yarısmda ihmal edilmeye başlandı.
Reklam
Osman Bey, Ahilerle de yakın ilişkiler içinde bulunmaktaydı. Ünlü Ahî şeyhi Edebâli'nin kızı Bâlâ Hatunla evlendi. Beyliğin yönetilmesinde özellikle adalet ve eğitim işlerinde Ahilerden faydalandı. 1299 yılında Türkiye Selçuklu Sultanı III. Alâaddin Keykubâd, Moğollar tarafından tahttan indirilip, İran'a sürgün edilmesiyle, Türkiye Selçuklu Sultanlığı boşaldı. Anadolu'da otorite kalmadı. Osman Bey bu tarihten itibaren, diğer Anadolu beyleri gibi, daha bağımsız hareket etmeye başladı. Ayrıca 1299 yılında, Türkiye (Anadolu) Selçuklu Devletinin ileri gelen bazı devlet adamları ve komutanları Osman Gazi'ye katıldılar. Osmanlı Beyliği'nin Anadolu'daki nüfuzu daha da arttı. İşte bu sebeple Osmanlı Devleti'nin kuruluş yılı olarak 1299 yılı kabul edilmiştir.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u şenlendirmek için gerek Anadolu'daki Türklerden ve gerek zaptettiği yerlerdeki Hristiyanlardan bir hayli aileyi buraya naklettirdiği gibi, İstanbul'u sosyal ve kültürel müesseselerle süslemiş ve camiinin yanına zamanın en yüksek hukuk ve ilahiyat fakültelerinden olan meşhur Sahn-ı Seman medreseleriyle, bunları tamamlamak üzere 'Tetime' medreselerini yaptırmıştır. Fatih Sultan Mehmet ecdadı zamanından beri mevcud olan kanunları 'Kanunnâme-i Al-i Osman ' ismi altında tedvin ettirdiği gibi, kendisinin koyduğu kanunlarıda buna ilave etmiştir.
İsmail Hakkı Uzunçarşılı
ANKARA SAVAŞI (1402)
Yıldırım Bayezıt, İstanbul'u 1402 yılına kadar dört defa kuşattı. Hatta bu kuşatmalar için, Anadolu Hisarını yaptırmıştı. İstanbul'u almak için büyük gayret göstermişti. Ancak bu defa başka bir dert çıktı. Timur, Anadolu'ya girmişti. Son defa yaptığı kuşatmayı da, Timur'un Anadolu'ya girmesi üzerine kaldırdı. ''Anadolu Türk Birliği"
Fetret Devri
1402 Ankara yenilgisinden sonra Yıldırım Bayezıt'ın oğulları Süleyman, Mehmet, İsa ve Musa Çelebiler ülkenin çeşitli yerlerinde hakimiyet kurarak, babalarının yerine geçmek için birbirleriyle mücadeleye başladılar. Timur'un ele geçirdiği toprakları Yıldırım Bayezıt'ın oğulları arasında paylaştırması Osmanlı Devleti'nin on bir yıl süren ve Fetret Devri adı verilen karışık bir dönem yaşamasma sebep oldu. Sonunda mücadeleyi Mehmet Çelebi'nin kazanması ve 1413 yılında tek başına Osmanlı tahtına oturmasıyla bu dönem sona erdi.
Reklam
Sokullu Mehmed Paşa'nın Ölümü :
Sokullu, 15 yıl sadrazamlık yapmış, Kanunî'nin son sadrazamı, Sultan II. Selim'in tek sadrazamı ve III. Murat'ın da ilk sadrazamı olmuştu. Bosna-Hersek'ten devşirilmiş ve Saray'da yetişmişti. Akrabalarmdan birçok kimseyi yüksek makamlara getirmişti. III. Selim'in kızı İsmihan Sultan ile evli olduğu için "Damat" idi. Kanunî'nin devrinde çıktığı seferler hariç, sadaretinin 13 yılında hiç sefere çıkmamış, II. Selim'i de bu yolda teşvik etmemişti. Muktedir, dirayetli, düzgün ve güzel konuşan bir vezirdi. Sokullu, kimi tarihçiler tarafından yakınlarını kayırması, sefere çıkmaması, büyük askeri seferlere karşı tavır alması sebebiyle tenkid edilmiştir. Ancak, O'nun gücünü nasıl elde etmiş olursa olsun, devrinde Osmanlı Devleti'nin genişlemesinin devam ettirdiğini, mericezde bir denge unsuru olduğunu ve Avrupa Devletleri ile barış anlaşmaları yapmayı başardığı kabul edilir. Üç hükümdar devrinde devletin hemen her işinde Sokullu'nun etkisini görmek mümkündür. Sultan III. Murat zamanında yaşlanan ve muhaliflerinin baskıları altında bulunan Sokullu, büyük bir tevekkül ve itidal içinde görevini sürdürürken, 12 Ekim 1579'da bir suikast sonucu hançerlenerek öldürüldü. O'nun ölümü, Osmanlı tarihinin bir dönüm noktası olarak kabul edilir ve "Duraklama Devri" 1579 yılından itibaren başlatılır
Fatih Sultan Mehmet'in Ölümü
30 Mart 1432'de Edirne'de doğan Fatih Sultan Mehmet Han ilk defa 1444 ve ikinci defa 1451 de padişah oldu ve 30 yıl Osmanlı Devleti'ni başarıdan başarıya götürdükten sonra, 1481 yılında 49 yaşında iken, Gebze civarında, nereye gittiğini kendisinden başka kimsenin bilmediği ordusunun başında, vefat etti.
1502 yılında İran'da Akkoyunlari Devleti son bulmuş ve yerine, yine bir Türk hanedanından olan Şah İsmail Safevî, İran'da Safevî Devletini kurmuştu. Safevîler, İran, İrak, Doğu Anadolu, Güney Kafkasya gibi bölgelere hâkim olmuşlardı. Şah İsmail, Anadolu'yu ele geçirmek istiyordu. Taraftarları Anadolu'da yoğun bir propaganda faaliyetine giriştiler. Hamideli ve Teke (Antalya, Muğla civarı) taraflarında Şah İsmail'in Şahkulu adlı bir taraftarı önemli bir isyan çıkardı. İsyan zorlukla bastırıldı, bu olaylar II. Bayezıt'ın son yıllarında Osmanlı Devleti'nde ciddî bunalımlar meydana getirdi. Oğulları Şehzade Selim, Ahmet ve Korkut arasında daha babalarının sağlığında taht mücadeleleri başladı.
Telgraf: Avrupa'da 1833 yılında telgraf icat edilmişti. 1841 - 1844 yıllarında İngiliz ve Fransızlar kullanmaya başladılar. Kırım Harbi sırasında 1854 yılında Osmanlı topraklarında da telgraf döşenmeye başlandı. İlk olarak İstanbul - Varna - Kırım arasında yapıldı 1855 ' de İstanbul - Şumnu hattı yapıldı. Bu arada İstanbul - Viyana hattı da tamamlanmış ve Avrupa ile haberleşme sağlanmıştı.
1313 yılında Bizans'ın Harmankaya Tekfuru Köse Mihal Müslüman oldu ve Osman Gazi ile birlikte fetihlere katıldı. Bursa ve İznik kapılarına kadar olan kasabalar alındı. Buralarda kaleler yaptırıldı. Etrafı fethedilen Bursa şehri yalnız kalmış durumdaydı.Osman Bey, burasını da fethetmek için, Bursa çevresindeki bütün toprakları ele geçirip şehri kuşattı. Hatta 1321 yılında Mudanya limanı da ele geçirilince Bursa Tekfurluğunun dış dünya ile bağlantısı kesildi. Sonunda 1326'da Osman Bey'in oğlu Orhan Bey tarafından alındı. Osman Bey yaşlanmış ve hastalanmıştı. Yerine oğlu Orhan Bey'i bırakmıştı. Osman Bey Bursa'nın fethini görmeden 1324 yılında öldü ve daha sonra mezarı Bursa'ya nakledildi. Bir başka rivayete göre ise, Osman Bey Bursa'nın fethedildiği haberini duyduktan sonra vefat etmiştir.
85 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.