En Eski Anadolu 1913 kitaplarını, en eski Anadolu 1913 sözleri ve alıntılarını, en eski Anadolu 1913 yazarlarını, en eski Anadolu 1913 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ah, sen her zaman elindekiyle yetinebilen, Türk insanı! Bir ülkenin senden daha sadık vatandaşı olabilir mi? Böyle bir halk ne kadar büyük bir sevgiye, saygıya layıktır!
Sayfa 67 - Tarih vakfı yurt yayınları.Kitabı okudu
Bir araştırmacı olan Dr. Bela Horvath,bu kitabında,Anadolu'da yapmış olduğu bir seyahati ; İstanbul ( Haydarpaşadan ) başlayan ve sırasıyla Konya,Karapınar,Aksaray,Niğde,Nevşehir,Kırşehir ve Ankara üzerinden tekrar İstanbul'a kadar süren 2300 kilometrelik bu yolculuğu ve yaşadığı / gözlemlediği son derece ilginç anılarını anlatıyor.
Yukarda adı geçen bu illerimizde ( bazı yerel köy ve bölge isimleri ilginizi çekebilir ) ikamet eden okurlara tavsiye eder, iyi okumalar dilerim.
Anadolu 1913Bela Horvath · Tarih Vakfı Yurt yayınları · 201119 okunma
Kadınların ve erkeklerin birlikte eğlerunesi o zamanlar son derece ender görülen bir olay. İslam ahlakının yasakladığı bu olay daha sonraları Anadolu Hıristiyanları tarafından da benimseniyor; onlar da kadın ve erkek toplulukları ayrı toplumsal hayat sürdürmeye başlıyorlar: Yabancı kadınlar ve erkekler dışarda birbiriyle konuşmuyor, birbirine bakmıyor, birlikte yürümüyorlar. Bu sadece Müslümanlar tarafından değil, Hıristiyanlar tarafından da uygulanıyor. Hatta dostlar arasında evlerde bile kadınlı erkekli aynı odada bir araya gelmek çok ender karşılaşılan bir durum. Eğer bir kız bir erkekle birlikte görülürse, o kız dile düşüyor. Hele bir
de ilişki daha ileri bir noktaya varmışsa, kız toplum tarafından tamamen dışlanıyor. Müslüman veya Hıristiyan olması durumu değiştirmiyor.
Ertesi günü kaçınılmaz resmi ziyaretlerle geçiriyoruz. Konak (Hükümet Konağı) otelimizin hemen karşısında olduğundan, dört köşe Hürriyet Meydaru'nı geçip Konak'a ulaşmak zor olmuyor. Son derece büyük binanın geniş koridorlarında ve merdivenlerinde bekleşen kederli insanlarla karşılaşıyoruz. Çoluk çocuk ortada kalan ve kendilerine yerleşecek
bir avuç toprak gösterilmesini bekleyen bu insanlar Balkan'dan gelen muhacirler. Şehir bu göçmenlerle dolu. İstasyon çevresinde, resmi binalarda, avlularda ve meydanlarda bohça ve denkleri başında bekleyen kadınlarla, eli yüzü kirli çocuklarla, yere çömelmiş ve sessizce bekleşen (ve hükümetin çözüm bulmasını sabırla bekleyen) erkeklerle karşılaşıyorsunuz. Kim bilir insanlar bu ucu bucağı belli olmayan eşya ve denk kargaşası arasında kendilerininkini nasıl buluyorlad Makedonya'da kana susamış vahşi Sırplar tarafından (hem de Hıristiyanlık adına!) kimbilir kaç yakını öldürülen bu zavallı insanlar şimdi resmi dairelerin koridorlarında dizilip birilerinin kendileriyle ilgilenmesini bekliyorlar. Bu binanın koridorlarında, insan aklının kabul edemeyeceği sefalet içinde aileler yaşıyor, anneler çocuklarını emziriyor, yemek yiyor, yatıyor ve hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar.