Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yurtdışına Götürülmüş Tarihi Eserlerimiz

Anadolu'nun Gözyaşları

Yaşar Yılmaz

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Pergamon Berlin'e nasıl gitti? Kazılardan 1/3'ünü kendi alma kanunu getiren Osmanlı, bu hakkını da SATTI. Sene 1879. Başta Abdülhamid var.
“Günümüzde İngiltere'deki müzelere bakıldığında; Afrika, Latin Amerika, İran, Hindistan, Çin, Orta Asya ve okyanus adalarından toplam 100’ü aşkın ülkeden getirilmiş binlerce eser görmek mümkün. Bu müzelerdeki en önemli eserler Osmanlı yönetiminin egemen olduğu coğrafyadan götürülmüştür: Mısır, Mezopotamya, Doğu Akdeniz, Yunanistan Yarımadası ve Anadolu. Bu eserleri çıkarırsanız İngiltere'deki müzeler önemini büyük ölçüde yitirir. Bu eserler kendi geçmişlerine ya da kendi atalarına ait değildir; hiçbir tarihi bağları bulunmayan başka coğrafyalardan taşıdıkları, başka halklara ait kültür varlıklarıdır. Osmanlı topraklarından eserlerin taşınması sadece yönetimdekilerin tarihi eserlerin kıymetini bilmemesi yüzünden değil, aynı zamanda ekonomik çıkmaz ve savaş koşullarının fırsat bilinmesi yüzündendir. Batılılar çok iyi biliyorlardı ki, bu dönemde basit bir inceleme fermanıyla eserleri götürdüklerinde, önceliklerini savaşlara, toprak kayıplarına veren yöneticiler bunlarla fazla ilgilenemeyecekti. Hediyelerle kandırılan paşaları ve üzerinde yönetimin tuğrası olan bir izin kâğıdıyla çeneleri kapatılan yerel yöneticileri fırsat bilmişlerdi. Onun için, o dönem verilen izinler ne ahlakî ne de kurallara uygundur. Hiçbir izin kâğıdında eserlerin ayrıntılı bir listesi bulunmaz. Üstelik "ferman" diye tanımlanan bu belgeler çoğunlukla eserlerin taşınmasıyla ilgili bilgi içermiyordu.”
Sayfa 177 - Anadolu Kültürel Girişimcilik, 3. Baskı
Reklam
Vatikan'ın tarihi kalıntılar için sergilediği korumacı tavırdan önce Fatih Sultan Mehmet, inşaat sırasında çıkan tarihi eserleri sarayın bahçesinde koruma altına almakla ilericiliğini, imparatorluk kuran geniş ufkunu, geçmişin kalıntılarını sahiplenme hoşgörüsünü göstermişti. Ancak ondan sonra gelenler bu bilinçte olmadıkları için yapılanlar bireysel birer eylem olarak kalacaktı.
Halikarnas Balıkçısı, "İlyada dünyanın ilk laik sanat eseridir" der.
Bir kesimin ortaya attığı üstün (ari) ırk tezleri tarihi eser soygunlarını ‘’vaftiz etmeye’’ yaradı. ‘’Ari ırk’’ kavramı, bu ırkın insanlığın gerçekleştirdiği tüm uygarlıkların biricik kaynağı olduğunu öne sürüyordu. Bu bakış açısına sahip olanlar, ‘’egemen beyaz adam’’ özgüveniyle, ortaya atılan ‘’ari ırk’’ tezine dayanarak köklerini geçmişin altın çağıyla ilişkilendirmeye uğraşırken, arkeolojiyi de tezlerini doğrulayacak bir araç olarak kullanmaya çalıştı. Öyle ya, Sanayi Devrimi’ni yapan, demiryolunu, lokomotifi, buharlı makineyi geliştiren Çinliler, Hintliler, İranlılar, Osmanlılar değil kendileriydi; öyleyse geçmişin kusursuz oranlara sahip mermer yontularını yapanlar da onların soyundan olmalıydı!
Hiçbir gerekçe, bir ülkenin kültür varlıklarını yerinden kopartarak götürmeyi haklı kılmaz.
Sayfa 328 - Anadolu Kültürel GirişimcilikKitabı okudu
Reklam
Batılılar, müzelerini halen doldurmaya devam eden tarihi eser kaçakçılığını isteseler durdurabilecekken, bilinçli olarak görmezden geliyorlar. Ülkelerine insan girişlerini vize yöntemiyle kontrol altına alıyor, kaçak girişleri yasaklıyor, uyuşturucu girişine engel oluyor ama tarihi eserlerin ülkelerine girişine nedense bir türlü engel olamıyorlar! Batılıların yumuşak karnı, övünemeyecekleri bu tutumlarıdır.
Sayfa 327 - Anadolu Kültürel GirişimcilikKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.