Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Anılarla Atatürk

Neriman Şimşek

Anılarla Atatürk Sözleri ve Alıntıları

Anılarla Atatürk sözleri ve alıntılarını, Anılarla Atatürk kitap alıntılarını, Anılarla Atatürk en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kurmak istediğiniz sistem nedir?
“Kurmak istediğiniz sistem nedir? Bunu bir tek hukuk kitabında bile bulamazsınız. “ Mustafa Kemal, milletvekilinin bağırarak konuşmasına karşı soğukkanlılıkla cevap verdi. “Her şey önce uygulanıp dinlenmelidir, ancak ondan sonra ilke ve kurallara dönüşür. “Bu karşılıkdan sonra bir süre susan Mustafa Kemal, birdenbire sertleştirdi bakışlarını, soruyu yönelten milletvekiline dikti ve sert bir sesle ekledi: “ Ben onu kurayım, ondan sonra siz kitaba yazarsınız “
Sayfa 49 - Paraşkev Paruşev anlatıyor :Kitabı okudu
"Kurmak istediğiniz sistem nedir? Bunu bir tek hukuk kitabında bile bulamazsınız." (bağırarak) ... Mustafa Kemal sert bir sesle ekledi: "Ben kurayım, sonra siz kitaba yazarsınız."
Reklam
Büyük bir adam ölünce …
Sene 1938, 10 Kasım… İstanbul Üniversitesi’nde saat 9’u 5 geçenin meşum haberi duyulmuş… Bir alman profesör var, Hukuk Fakültesi’nde , o da duymuş , şaşırmış. Derse girsin mi , girmesin mi , bir türlü karar veremiyor. O sırada aklına rektöre müracaat etmek gelir . Kalkar, yanına gider. Aralarında şu konuşma geçer : “Efendim,mütereddidim. Acaba ne yapsam?” “Sizde böyle büyük bir adam ölünce ne yapılırsa, onu yapın. “ İşte o zaman Alman profesör kollarını iki yana sarkıtarak : “Bizde bu kadar büyük bir adam ölmedi ki …” der
Sayfa 147Kitabı okudu
Atatürk'ün Adana'da Hatay için: "Kırk asırlık Türk yurdu yabancı elinde kalamaz!" demesinden iki gün sonradır. Mersin'de istasyondan şehrin içine doğdu yavaş yavaş ilerlemektedir. Yolun üstünde siyahlar giyinmiş ve ellerinde büyük bir levha tutan birkaç genç kız çıkar karşısına. Ellerindeke levhada şu yazıyordur : " Suriye hemşehrinizide kurtarın!" Suriye, ancak din kardeşi olan bir milletin vatanıydı. Türkiye ise artık dinci değil, milliyetçi bir devletti. Atatürk, bütün esir yurtlar için olduğu gibi Suriye içinde kurtuluş diler. Lakin kurtarmaya kalkmanın fuzuli olacağını düşünmekten de geri kalmaz. Etrafta hıçkırıklar ve gözyaşı yoktur; Atütürk'ün de gözleri ıslanmış değildir. Suriyelilerin 1.Dünya Savaşı'nda Türk düşmanları ile birleştiklerini, Türk ordusunu arkadan vurmaya çabaladıklarını, belki ihanet etkikleri için ihanete uğradıklarını düşünmektedir: "HER MİLLET., LAYIK OLDUĞU YAŞAYIŞA ERER!.. der ve yürüyüp gider.
Evet, yedi düvelin büyüklüğüne meydan okuyan masum bir millete yeniden hayat veren yüce komutan, koca dâhi Atatürk kahvaltı ediyordu. İsteseydi altın tepsiler içinde parlak ve yaldızlı salonlarda her bakımdan nelere sahip olmazdı Hayır, o, böylesini seviyor, böyle istiyordu. Sadece Türk milletine değil, tarihlere, dünyalara örnek oluyordu.
Sayfa 38 - Ethem Altan anlatıyor...Kitabı okudu
"Kurmak istediğiniz sistem nedir? Bunu bir tek hukuk kitabında bile bulamazsınız." (bağırarak) ... Mustafa Kemal sert bir sesle ekledi: "Ben kurayım, sonra siz kitaba yazarsınız."
Sayfa 50 - Paraşkev Paruşev anlatıyor...Kitabı okudu
Reklam
Madam Hanses anlatıyor: Bundan kaç yıl önceydi bilmiyorum, Mustafa Kemal Paşa ile beraber Gül Cemal Vapuru'nda verilen bir baloda bulunuyorduk. Ekselans' ın bana karşı büyük bir ilgisi vardı. Bir aralık dalmış, yere bakıyorum birdenbire: "Madam", dedi. "Aşka tutulmuş bir kadın gibi ne düşünüyorsunuz öyle derin derin?" Bense o zaman nereden hatırıma esti bilmiyorum, anlaşılan dilimin ucuna gelmiş olacak ki, düşünmeden hemen cevabını verdim: "Paşam", dedim. "Başbakanınızın dudaklarından eksik olmayan şu neşeli, sempatik gülüşlerine hayranım. O kadar güzel erkek gülüşü ile gülüyor ki!" Atatürk: "Başbakanımın gülüşlerine hayran olmuşsunuz, benim de belki dansımdan hoşlanırsınız. Madam müsaade ederseniz bu valsı beraber yapalım." dedi. Kalktık ve dönmeye başladık. Ben o zaman gençtim. Belki biraz da şımartıpmış bir kadındım. Nereden içime o heves doğdu bilmiyorum, başladım dansta Paşa’yı ben idare etmeye. Bir kez baktı,ses çıkarmadı. Bir daha baktı, yine ses çıkarmadı. Nihayet üçüncüsünde birdenbire durdu. Hiddetli değil, fakat gözlerini ciddiyetle bana çevirdi: "Madam, bir erkekle bir kadın yan yana durdukları zaman, yönetmeyi erkeğe bırakmak en doğru davranıştır." Çocukluk işte. Ben büyük bir cesaretle şöyle bir karşılık verdim: "Musaade edin de Paşam, ne olur bir kez de ben sizi idare edeyim. dedim. Kızmadı. Aksine gülmeye başladı. "Bir memleket idare edeni, bir kadın idare etmeye kalkarsa, o memleket batar. İyisi mi gelin biz yerimize oturalım sizinle." dedi ve beni elimden tutup getirerek yanındaki koltuğa oturttu.
Sayfa 117Kitabı okudu
"Din Tanrı ile kul arasındaki kutsal bir bağlılıktır. Mutaassıp İslamcıların din komisyonculuğuna izin verilmemelidir."
Sayfa 89 - AtatürkKitabı okudu
Bir gün Kurtuluş savaşı’nın, Milli Mücadele’nin askeri tarihini yazacaklar, belki de benim Başkomutan sıfatıyla verdiğim bir yazılı ve imzalı emrime rastlamayacaklardır. Savaş arkadaşlarım buradadır, hep bilirler; ben muharebede daima o cepheden bu cepheye gider, yapılması gereken hareketleri komutanlara dikte eder, onlara not ettirir ve inandırdıktan sonra, ‘Şimdi ordu birliklerimize derhal bu hareketlerin yapılmasını kendi imzanızla bildiriniz.’ derdim.
Tam bu sırada Fırka Kumandanı Kazım Paşa muharebede esir edilmiş olan dört Yunan generalini getirdi… Gazi Paşa generallerle görüşerek gereken bilgiyi aldı. Generallerden birisi kendilerine sorulan soruların ardından kiminle teşerrüf etmekte olduğunu sordu: “Mustafa Kemal Paşa’dır!” dedik. Hayretle gözlerini açtı, inanmak istemiyordu. Sorusunu tekrarladı: “Fakat bu Mustafa Kemal Paşa, bizim bildiğimiz Mareşal Mustafa Kemal midir?” dedi. Görüştüğü zatın hakikaten Başkumandan Mustafa Kemal Paşa olduğunu öğrendikten sonra: “Dün burada mıydı?” diye sordu. “Başkumandanlık muharebesini bizzat kendisi idare etmiştir.” cevabını verdik. Düşman generali bir müddet sustu. Sonra bakışlarını hürmet ve takdirle Gazi Paşa’ya atfetti ve dudaklarından şu sözler döküldü: “Zafer, galibiyet, şeref ve bu topraklar… Her şey sizin hakkınızdır. Bizim Haci Anesti İzmir’den kıpırdanamadı.”