Yaralı, yarı örtük bir bilincin seslerle dolu karmaşasında... O noktada öyküler kendilerini yazmaya başlıyorlar. Bulunduğu yer "kırmızı kıyı" ise, o kıyıda kaybettiği sesini, kendi yokluğunun içindeki var oluşunu arayıp bulmaya çalışıyor öyküdeki kadın.
Özlediğim bir geçmiş, istediğim bir gelecek artık yok. Yalnızca gitmek istiyorum. Kendim olabileceğim bir yere ve zamana gitmek istiyorum
Böyle bir yer ve zaman varmı, bilmiyorum.
Aramak istiyorum.
Belki bu yüzden,bir yün eldivenin tekini kaybettiğimde, günlerce ağlamıştım da arkadaşlarım çok şaşırmışlardı. Bunca yanmanın, farkına varamadığım önceki büyük kayıplarımın bir eldiven tekinde simgeleşmesi olduğunu, çok sonradan anladım.
Hiçliğin, yokluğun karşısına rüyalarını, gizlerini, hep yarım 'eksik kalmış' arzu ve tutkularını koyuyorlar. Dünyanın adaletsiz, bozuk, suçlu bir yer olduğunu kabullenmişler ve kendi var olma haklarını bu kabülün çerçevesi içinde savunuyorlar.