Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Antik Devirde Gladyatörler

Hasan Malay

En Eski Antik Devirde Gladyatörler Gönderileri

En Eski Antik Devirde Gladyatörler kitaplarını, en eski Antik Devirde Gladyatörler sözleri ve alıntılarını, en eski Antik Devirde Gladyatörler yazarlarını, en eski Antik Devirde Gladyatörler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Latince Dersleri İçin Youtube'da: C. Cengiz Çevik
Latincedeki gladiator sözcüğü "kılıç" anlamına gelen gladius şeklindeki isimden türetildiğine göre, en eski devirlerde gladyatör döğüşlerinin yalnızca kılıçla yapıldığını düşünmek mümkündür. Gerçekten de, Orta İtalya'da yaşayan Etrüsklerden kalan bazı eserler üzerindeki tasvirlerdeki gladyatörlerin kılıçla döğüştükleri görülmektedir.
Gladyatör döğüşlerinin geçmişi, Etrüsklerin savaşlarda yitirdikleri kişilerin onuruna düzenledikleri cenaze törenlerinde düşman savaş esirlerini döğüştürerek "ölülerinin kanına karşılık düşman kanı akıtma" geleneğine dayanır. Bu yoldan akıtılan düşman kanının ölünün ruhunu rahatlatacağına inanılmaktaydı.
Reklam
Romalılarda gladyatör döğüşlerini (munera) düzenleyen yasalara leges gladiatoriae adı verilmekte ve bu yasalarda gösterilerin nitelikleri ve düzenleniş şekli, ücretler, organizatörlerin yetki ve sorumlulukları vb. ile ilgili hükümler yer almaktaydı. Bu yasalar uyarınca, yeterli mali gücü olan her Roma vatandaşı, köle veya gönüllülerden oluşan gladyatör grupları kurabilir ve onlara eğitim verebilirdi. Familia gladiatoriae adı verilen bu gruplar istendiğinde gösterilere gönderiliyor ve efendilerine önemli kazanç sağlıyorlardı.
Spartaküs
Döğüş sanatının en ince noktalarını bilen bu güçlü kuvvetli gladyatör ordusu Roma için bir tehlike oluşturmağa başlamıştı. Gerçekten de, İ.Ö. 73 yılında Capua'daki gladyatör okulunda başlayan ve üç yıl kadar Spartacus ayaklanması Roma'nın varlığını tehdit edecek boyutlara varmıştı. Bu nedenle, gösteri gruplarındaki (familia gladiatoriae) köle sayısı İ.Ö. 65 yılından itibaren Senato tarafından saptanmağa başlanmış ve bir grupta en çok 300 gladyatör bulunabileceği kararlaştırılmıştı.
Kitaptaki her cümle alıntı olacak şekilde saf
Gladyatör gruplarını kuran ve çalıştıran kişilere lanista adı verilmekteydi. Deneyimli gladyatörler hayli pahalı olduğundan, lanista'lar köle pazarlarına yöneliyor ve buralardan ucuz fiyatlara satın aldıkları güçlü kuvvetli köleleri gladyatör olarak eğitiyorlardı. Bu nedenle bazı lanista'ların, Akdeniz kıyılarına baskınlar yaparak adam kaçıran ve sonra köle tacirlerine satan korsanlarla yakın ilişkiler kurdukları bilinmektedir.
Bazı imparatorların bu gösterilere değişik bir renk kattıkları da olurdu; örneğin, Nero'nun (İ.S. l. yy.) Parth kralı onuruna düzenlediği gösteride yalnızca zencileri, Domitianus'un (İ.S. l .yy.) ise bir keresinde cüceleri döğüştürdüğü bilinmektedir.
Reklam
Köleler ( Servi )
Köle sahiplerinin yetenekli kölelerini gladyatörlüğe yöneltmelerinin en yaygın nedeni, onların sırtından para kazanmaktı. Çünkü kölelerin mülkiyet hakları yoktu; bu nedenle kazandıkları parayı efendilerine götürmeleri zorunluydu. Öte yandan, bazı efendilerin, sırf ceza olsun diye bazı köleleri arenaya gönderdikleri de bilinir.
Beslenme
Gladyatörleri kuvvetlendirmek ve adalelerini geliştirmek üzere özel bir gıda rejimi uygulanmaktaydı. Bu rejimde en önemli yeri bakla ve arpa unundan yapılan yiyecekler ve sakatat ezmeleri almaktaydı. Bu arada çalışmalardan sonra gladyatörlere mustum lixivum adı verilen ve yaş üzümün bekletilmesinden elde edilen bir şurup içirilmekteydi. Gladyatörlerin yemek servisi ministri adını alan kişilerce yapılmaktaydı.
Arena görevlilerin yaptıkları başlıca işler, arenanın kumlarını yenilemek, kanları temizlemek, gladyatörlerle ilgilenmek ve gösterilerden arta kalan insan ya da hayvan ölülerini kaldırmaktı.
Gladyatör döğüşlerinden önceki akşam, ertesi gün arenaya çıkacak gladyatörlere cena libera adı verilen bir akşam ziyafeti veriliyordu.
Reklam
Gladyatör dövüşleri hareketli bir müzik eşliğinde yapılmakta ve müzik arasındaki bir vurgu ile dövüş başlamaktaydı. Arkeolojik buluntularda yer alan kabartmalardan anlaşıldağına göre,gladyatör dövüşleri sırasında bazı trompet türleri (tuba, lituus ve cornu), flüt (tibia) ve org (hydraulus) kullanılmaktaydı.
Dövüşleri büyük bir coşkuyla izleyen halk, kazanmasını istediği gladyatör lehine tezahürat yapar ve sık sık "iugula (gırtlağını kes!), verbera (gebert!), ure (yak!)" diye bağırırdı. Bir dövüş sonunda ya rakiplerden biri diğerini öldürür, ya da yenik düşen gladyatör sırtüstü uzanarak sol elini yukarı kaldırır ve böylece bağışlanmasını dilediğini belirtmiş olurdu. Ama ünlü gladyatörler böyle bir duruma düşmeyi kabullenmez ve dövüşü ölünceye kadar sürdürürlerdi. Bağışlanmasını dileyen bir gladyatörün öldürülüp öldürülmeyeceğine ilişkin karar verme yetkisi editor'undu. Ama halk, çok sevilen bir gladyatörün bağışlanması için missum ("bağışla"!) diye tezahüratta bulunmaktaysa, bu durumda karar seyirciler arasında bulunan imparatora kalırdı. Bu gibi durumlarda, imparatorun sağ elinin başparmağını yukarı kaldırması gladyatörün yaşamının bağışlanması, tersine bir hareketi ise onun ölümü demekti. İmparatorun başparmağını aşağı yöneltmesi durumunda,editor da aynı hareketi tekrarlar ve iugula ("gırtlağını kes!") diye bir komut verirdi.
Başarılı gladyatörlere verilen en önemli ödül bir palmiye (palma) yaprağı olup, bu ödülü alan gladyatör arenada bir tur atardı. Her galibiyette bir palmiye yaprağı kazanıldığından, bir gladyatörün başarısı onun kazandığı palmiye yaprağı sayısı ile ölçülürdü.
Gladyatörlerin en çok değer verdikleri tanrı, savaşları yönettiğine inanılan Mars'tı. Bu nedenle, antik dünyada inşa edilmiş bulunan çoğu amphitheatrum,Yunanlıların Ares diye adlandırdıkları bu tanrıya ithaf edilmişti.
Herkül
Hercules de gladyatörlerin önem verdiği bir yarıtanrıydı. Bu yarıtanrının Hercules victor ("Muzaffer Hercules") ya da Hercules invictus ("Yenilmez Hercules") gibi ünvanları vardı.
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.