“Gerçekleşecek olan! Nedir o gerçekleşecek olan gün? Gerçekleşecek olanın ne olduğunu sana ne bildirir? Semud ve Ad milletleri tepelerine inecek bu gerçeği yalanladılar. Bu yüzden Semud milleti zorlu bir sarsıntı ile yok edildi. Ad milleti de bu yüzden önünde durulmaz dondurucu bir rüzgarla yok edildi... Ey insanlar! Su taştığı vakit, siz bir ibret olmak üzere, anlayışlı kulaklar anlasın diye süzülen gemide, sizi Biz taşımışızdır." (Hakka Suresi: 69/1-7,11-12)
Tufan sonrası
"Meydana gelen tüm bu büyük doğal afetlerin sonucunda Dünya üzerinde yokolmaktan kurtulabilen tüm uygarlıklarda büyük bir gerileme kaçınılmaz olmuştur."
Klasik Tarih Bilimcileri’nin kronolojisi içinde, günümüz uygarlıgıyla karşılaştırıldığında son derece ileri bir düzeye erişmiş olan Mu ve Atlantis Uygarlıkları yer almaz! ...
İşte en büyük sorunda budur. Birçok tarihçi Atlantis ve onun da öncesindeki Mu Uygarlığı’nı efsanevi kıtalar olarak nitelendirmişlerdir.
Piramit sözcüğü Yunancada “Pyros” sözcüğünden türetilmiştir. “Pyros” Yunancada “Ateş” anlamına gelmekteydi. Bu sözcüğün “Muhteşem Işık” anlamında mecazi bir kullanımı da bulunmaktadır.
Burada yaşananlar, sadece Dünya Tarihi’nin değil, Dinler Tarihi’nin de en büyük sırlarını oluşturur...
Bir zamanlar “Sırlar Dünyası”na bu kapıdan girilirdi.
Hakikat tüm eski toplumların mitolojilerinde ve dinlerinin temelinde yer almaktadır. Ancak onu bulup ortaya çıkartmak hem çok zor, hem de çok kolaydır. Bu zorluk ya da kolaylığı belirleyen ise “Ezoterik Bilgiler”dir.