Beyrut Günlüğü

Apo'nun Ayetleri

M. Selim Çürükkaya

Apo'nun Ayetleri Gönderileri

Apo'nun Ayetleri kitaplarını, Apo'nun Ayetleri sözleri ve alıntılarını, Apo'nun Ayetleri yazarlarını, Apo'nun Ayetleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Lübnanlı yazar Halil Cibran'ın müzesini de ziyaret edebildim. Cibran'ın yazarlıktan başka resamlığı da varmış. Müzeyi gezince onun sözlerini içimde tekrarlamadan edemedim "Eyvah! O ulus ki, dört parçaya bölünmüş, her parçası kendisini bir ulus sanıyor! Eyvah! O halka ki, kahramanlara ihtiyaç duyar hale gelmiş!"
"Ben yazdığım için suçlu değil, o yazdıkları mi yaptığı için suçludur."
Reklam
İkisi bayan, onbeşi erkek; dördü güneyli, onüçü kuzeyli, yaşları onsekiz ile yirmiyedi arasında değişen bu gençler kendi arkadaşlarının kurbanı olacaklarını biliyorlar artık. Engizek dağlarında bir metre kar var. Bu dağlar bir vahşete tanık oluyor. Terzi Cemal'in görevlendirdiği beş kişilik soruşturma ekibi, soruşturmaya alınanların ellerini ayaklarını bağlıyor, yere yığıyor, meşe ağaç sopalarıyla işkence yapmaya başlıyorlar. İşkence görenler "biji serok Apo, kahrolsun vejin!" sologanını atıp direnince bazılarının erkeklik organları ve testisleri bıçakla kesiliyor. Ateşte kızartılan kızgın demir şişler böğürlerine sokuluyor. Yarım saat kara gömüldükten sonra, yarım saat ateşin yanında tutuluyorlar. Bu işkenceler günlerce sürerken işkence yapanlar "Kahrolsun Vejin, Biji Serok Apo!" diye slogan atarken, işkence görenler de "Biji Serok Apo, kahrolsu Vejin!" diye bağırıyor. Onyedi Kürt genci, on yedi gerilla Engizeklerin karlı dağlarında böyle katlediliyor ve cesetleri ortada bırakılıyor; kurda kuşa yem olarak!
Soru: Cezaevinden tahliye olup Akademiye geldiğinde, parti tarafından cezalandırılan kişilerin akibetini neden sordun? Yanıt: 11 yıl cezaevinde yattım. Tahliyeden sonra ulu önderimizin yanına gittiğimde eski arkadaşlarımın büyük bir çoğunluğunun yaşamadığını ve kimsenin bu arkadaşların adlarını ağzına almadığını görünce, çok yakından tanıdığım bazı arkadaşların akibetini ulu önderimize sordum. Böyle bir sorunun yargılama konusu yapılması, kendi çirkef suçlarını gizlemek isteyen bir diktatörün çirkin yüzünü açığa çıkarıyordu. Ben, Abdullah Ekinci`nin, Dilaver Yıldırım, Saime Aşkın, Bircan Yıldız, Ayten Yıldırım’ın ve daha yüzlercesinin akibetini sormayacak mıydım? Demek ki diktatör suç işlemişti ki, soru sormamı hesap verme olarak değerlendiriyor, beni soruşturmaya alıyordu.
Kayıp listesi o kadar uzun ki, cezaevinden çıkıp dışarıyı öğrendikten sonra nerede ise bir kuşağın yok olduğunu gördüm. Türk devletinin öldürdüklerinin isimleri, resimleri, öyküleri vardı. Diğerlerinin ne isimleri, ne resimleri, ne öyküleri, ne de mezarları vardı. Ve işin en kötüsü bunların akibetini sormak suçtu!
Bir Maraş`lı, bana yaşlı bir kadın`ın öyküsünü anlattı: Maraş`lı kadının genç kızı bağımsızlık mücadelesine katılmak amacıyla evden ayrılmış, aradan yıllar geçince, kızının Bekaa da öldürüldüğünü duymuş ve çıldırmış. Yoldan yürürken genç bir kızın sesini duyduğunda, hemen arkasına döner, iki elini ileriye doğru uzatır, gözlerini yumar ve `Elif, Eliiif, Eliiiiiif ` diye bağırırmış. Kimse karşılık vermeyince, bu kez yana dönüp aynı ismi tekrarlarmış, yine karşılık alamayınca öne, sonra yana dönermiş, hep böyle yana yana, döne döne, Eliiiiif diye diye yürürmüş.
Reklam
25 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.