İşte öyle geçmişti ilkyaz –
hızla.
Yağmurlarla tomurcuklanan ağaçlar.
Gene de yapraklara
yavaşça yürüyor özsu.
Çoğu zaman
gün doğmadan çıkıyorum yola.
Işık hızıyla geçiyorum
karanlığın içinden
karanlığın bağrına.
Dönerken o uzun yolculuktan
yanardağın soğumuş küllerini okşamış
ve aylar sonra
çıkıp gelmiş özlemin burgacından
bakışlarında düş kıvılcımları.
Ölüme karşı bir duruş –
Ağ onarıyor taş kahvenin yanında
yaşlı balıkçı,
eski bir güneşle kamaşmış gözleri.