“Hemen bütün Yunan heykellerindeki gibi küçük olan baş hafifçe öne eğikti. Yüze gelince, tipi hatırladığım eski heykellerin hiçbirininkine benzemiyordu, garip ifadesini asla anlatamam. Bu, hiç şaşmadan bütün çizgilere muhteşem bir hareketsizlik veren Yunan heykeltıraşlarına has o sakin ve ciddi güzellik değildi. Burada, bilakis sanatkârın şirretliğe varana kadar şeytaneti ifade etmek hususiyetindeki açık niyetini hayretle görüyorum. Bütün çizgiler hafifçe kasılmıştı; gözler biraz verev, ağız, köşelerinden kalkık, burun kanatları kabarıkçaydı. Küçümseme, alaycılık, zalimlik, gene de inanılmayacak derecede güzel olan bu yüzde okunan işte bunlardı. Gerçekten, insan, bu harikulade heykele baktıkça, bu derecede kusursuz bir güzelliğin tam duygusuzlukla nasıl birleştiğine şaşıyordu.”
“IIle Venüs’ü” Prosper Merimée’nin ilk kez 1837’de yayınlanmış olan fantastik bir hikâyesidir. Hikâye birinci ağızdan anlatılmaktadır; bu hikâyede Prosper Merimée’nin tarihi bilgisinin ve arkeolojiye olan ilgisinin harmanlanmış olduğu açıkça görülür. Hikaye, bölge halkından olan Mösyö Peyrehorade’ın daveti üzerine arkeolojik araştırmalar yapmak