Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Arap İslam Aklının Oluşumu

Muhammed Abid el-Cabiri

Arap İslam Aklının Oluşumu Gönderileri

Arap İslam Aklının Oluşumu kitaplarını, Arap İslam Aklının Oluşumu sözleri ve alıntılarını, Arap İslam Aklının Oluşumu yazarlarını, Arap İslam Aklının Oluşumu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fuâd ise yanma, tutuşma anlamına gelen ‘tefe’ud’ kelimesinden türemedir.
Reklam
Nuhâ, nehiyyenin çoğulu olup,çirkin şeyden uzaklaştıran (akıl) anlamına gelir’’ denmektedir. Hicâ ise ‘’hatalara karşı uyanık olmak’’ anlamına gelmektedir. Hica kelimesinden gelen ‘ehâci’ de hatalar (egâlit) anlamına gelir. Açıkça görüldüğü üzere buradaki kelimeler, ‘uyanık olmak (:tefattun)’ anlamını taşıyan kelimeler de dahil olmak üzere, epistemolojik yönle değil de salt ahlak-değer boyutuyla (sebeplerle değil, hatalarla) alakalıdır
Aklın ‘’akl’’ olarak adlandırılma nedeni sahibinin, zarar verici şeylere buluşmasına engel olmasıdır.’
Âkil, nefsine sahip olan heva ve hevesini kontrol altında tutabilen kimsedir.
Akıl: engellemek, kaçındırmak, ahmaklığın zıddı. Akıl sahibi (:âkıl), işini toparlayan ve görüşünü sağlamlaştıran.
Reklam
Dolayısıyla Yunan-Avrupa kültüründe ahlak bilgi üzerine inşa edilmiştir. Ara düşüncesinde ise, ahlak bilgi ahlak üzerine oturmuştur. Farklı bir söylemle, Yunan-Avrupa kültürü, ahlakı kutsallaştırdığı insan için bir ödev ve sorumluluk olarak görür. Ama Arap kültüründe ise, bilgi bir ahlak üretmek ve bir değer elde etmek üzerine kuruludur.
‘’Yunan Aklı’’ tamamen, ahlaktan yoksun değildir. Socrates den önce tabiata dönük yüz, Socrates ile insana dönmüştür. Socrates bu yüzü erdem üzerinden ahlaki bir boyuta taşımıştır. Ardından gelen öğrencisi Platon insanın mutluluğunun yollarını aramak adına ‘’ideler’’ kavramı ile insanın yüzünü dünya dışında başka bir âleme çevirmek istediyse de, Stoacılar bu anlayışı farklı bir alana taşımışlardır. İnsanın mutluluğu için, ancak saat gibi işleyen tabiatın kollarına yani ‘’logos ya da evrensel akla’’ kendisini bırakması gerektiğini ifade ederek kaderci/determinist bir anlayışla hareket etmiştir. Bu anlayışın ahlaki temelleri de ‘’ödev ahlakı’’ üzerine bina edilmiştir. Daha sonraları bu bina Kant ile birlikte yükselecektir.
Cabiri bu karşılaştırma için şu sözleri söyler. ‘’Buna göre Arap-İslam kültüründe aklın görevi, tabiat üzerinde düşünerek tabiatın yaratıcısına, Allah’a ulaşmaktır. Grek- Avrupa kültüründe ise akıl, tabiatı anlamak veya en azından bu anlayışının doğruluğunu güvence altına almak için Tanrıyı bir vasıta olarak görmekteydi. (...) Yunan kültürü ve Modern Avrupa kültüründe akıl kavramı ‘’nedenlerin kavranması’’ yani bilgiyle irtibatlıdır. Arap dilinde dolayısıyla Arap düşüncesinde ise aklı, temelde davranış ve ahlakla ilgili bir olgudur. Arapça sözcüklerin ‘’a-k-l’’ kelime kökü için verdiği değişik anlamlar da bunu göstermektedir.’’
‘’Arap Aklı’’ Allah, insan ve tabiat düzleminde hareket ederek, bu üç unsuru bir denge halinde tutarak şirke düşmemek için tevhit köprüsünü kurmaya çalışır. Tabiatı Allah’a ulaştıracak bir köprü vazifesi olarak kullanır. Tabiata bakışı, keşfi ve yaklaşımı hep değer odaklıdır. Tabiat ‘’Arap Aklı’’ için yardımcı bir araçtır, amaç değildir. Batı (Grek-Avrupa) düşüncesini şekillendiren ‘’Yunan Aklı’’ise, İnsan, tabiat ve Tanrı düzleminde hareket ederek, tabiatı fetih etme adına, Tanrıyı bir yardımcı araç olarak kullanmıştır.
75 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.