Ariyet Fikirle Düşünmek

Rasim Özdenören

En Eski Ariyet Fikirle Düşünmek Gönderileri

En Eski Ariyet Fikirle Düşünmek kitaplarını, en eski Ariyet Fikirle Düşünmek sözleri ve alıntılarını, en eski Ariyet Fikirle Düşünmek yazarlarını, en eski Ariyet Fikirle Düşünmek yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"...aynı yönetim biçimini o ülkelere özenerek onlardan kopya etmek isteyen (veya bir başka söyleyişle o yönetim biçimini ariyet olarak almak isteyen) ülkeler aynı başarıyı gösteremiyor. Tersine, yalnız eski yönetim biçimlerini kaybetmekle kalmıyor, yenisine ulaşmakta da acze düşürüyorlar. Çünkü fikriyatın aslî sahipleri, kendi fikirleri üzerinde şartların gerektirdiği durumlara göre yeniden ve yeniden tasarruf etme imkânını ellerinde bulundururken, kopya çekenler tıpkı ariyet malı kullananların kısıntısını ve sıkıntısını yaşamak mecburiyetiyle karşı karşıya kalır. O fikriyat üzerinde gerekli değişikliği yapmaya çekinirler. Çünkü insanın, ülkenin ve devletin o fikriyata hizmet etmesi için var olduğunu düşünürler; yoksa fikriyatın insanın hayatını kolaylaştırmak üzere geliştirilmiş olabileceği ihtimaline yer vermezler."
"Kimse sahip olduğundan daha fazlasını veremez. Kimse sahip olmadığı şey üzerinde tasarruf edemez. Ariyet alınmış mal üzerinde ariyet alan ancak o şeyin dâhil olduğu maksat üzerinde bir kullanma hakkına sahip olur. O şey üzerinde istediği gibi tasarruf edebilme hakkına sahip değildir. O şeyi atamaz, satamaz; o şey üzerinde canı istiyor veya öyle icap ediyor diye değişiklik yapamaz."
Ariyet Fikir Ne DemekKitabı okudu
Reklam
"Hakikati sayıya vurarak ölçümlemek isteyen, gene de içten içe ve derinden derine şunu sezinliyor olmalı ki, temenni ettiği katılım gerçekleşmediğinde, vicdanlarda tortulanmış olan ve hâlâ söndürülememiş bulunan tepkilerin var olup olmadığını sorgular. Öyle ya, bütün teşviklere, dayatmaya, tehdide ve her şeye rağmen, insan, bazılarının sürüklemek istediği bir cephede yer almayı reddedebiliyorsa, bu işin içinde bir iş olmalı değil midir? Bu işin içinde bir iş olduğunu sezinleyenler, belki o işin ne olduğunu ebediyen bulamayacak ve fakat o eksiklik, o eksik kalan değer, hakikatin o sayıya gelmeyen mahiyeti, birilerini durmadan, ama durmadan rahatsız etmeye, huzurunu kaçırmaya devam eder. Sayılarla belirlenen, sınırları çizilen hiçbir başarı onu huzura kavuşturmaya güç yetiremez!"
"Biz yüzeyde yaşayanlar için yaşadığımız hayat yalnızca yüzeyde görünenden ibarettir. Biz yüzeyselizdir. Ancak yüzeyde olup bitenlerle ilgilenebiliriz. Yüzeyin altında başka şeylerin oluştuğunu bilmez değiliz. Ancak yüzeyin altında olup bitenler bizim için yalnızca bir söylentiden ibaret kalır, o söylentinin aslını araştırıp soruşturmak da bizim haddimize düşmez. Yüzeyin altındakilere ancak onun erbabı, yani derinde olanlar ya da derin olanlar yahut derindekiler ilgilenebilir. Biz yüzeyde yaşayanlar, yani biz, ancak ve ancak göründüğü gibi olabilen ve başkaca bir seçenekten yoksun olanlar için belki bir tek farklı yol öngörülebilir, o da olduğu gibi görünmektir. Yani biz yüzeysel olan kişiler için göründüğü gibi yaşamaktan ve yaşadığı gibi görünmekten başka bir seçenek mevcut değildir hayatın arızalı yollarında. Ama derinde yaşayanlar, yüzeyde yaşayanların gerçekten göründüğü gibi olduğunu ya da olduğu gibi mi göründüğünü merak etme hakkına sahiptir. Onlar, derinde olanlar, yüzeyde olanların her şeyini merak edebilir, onlar üzerine şüphe geliştirebilir, geliştirdikleri şüphelere dayanarak raporlar, fezlekeler düzenleyebilir ve bunları istedikleri gibi kullanabilirler. Bu, onların anadan doğma hakkıdır. Yüzeyde yaşayanlarsa yanlızca boyun eğmekle yükümlüdür. Onlar boyun eğerler ve haklarında verilen kararlara itiraz etmeksizin itaat ederler."
Yüzeydekiler/ DerindekilerKitabı okudu
"Ama yüzeydekini sürekli korku içinde yaşamaya mahkûm etmek kimin hakkıdır? Gerçi burada, kimsenin hak hukuk gözetmediği belli. Bu durumda, ancak yüzeydekine başının çaresine bakması öngörülecektir. Ona ne denebilir? Bir tek şey: korkma! Çünkü sen beladan kaçtıkça belanın senin üstüne yürüdüğünü görüyorsan, ona karşı çıkman, meydan okuman gerekmektedir.
Yüzeydekiler/DerindekilerKitabı okudu
"Her şeyin vaktinin olduğuna ilişkin inanış biçimi, insanı atıl kalmaya değil ve fakat onu harekete sevk etmeye yarıyorsa, ancak o zaman bir hikmetin ifadesi olarak kabul görmeye değer. Sökmenin vaktinin gelmesi için, öncelikle dikmenin vaktine riayet edilmiş olması gerekir. Ortada dikilmiş bir şey bulunmuyorsa sökmenin vakti nasıl gelir? Yıkılması gereken yıkılmış olmadıkça, bina etmenin vakti gelir mi?"
Reklam
"Kimin ne yaptığının belli olmadığı bir yerde, istikbalin ne göstereceği de kestirilemez. Çünkü oyunda karşılıklı oturmuş olanlardan biri santranç oynadığını düşünürken, karşı taraf işine geldiği yerde taşları santranç olarak, işine geldiği yerde de dama taşı gibi kullanmak hakkını kendinde görürse, böyle bir oyun, oyun olmaktan çıkıp, kuralı kendine göre koyanın düzenbazlığı ve zorbalığı olarak ortaya çıkar."
"Kırılanı kırıldığı yerde bırakıp yenisini imal etmenin çaresine bakmak daha akıllıca olur. Geriye dönüp bakmamak geçmişle hesaplaşmamayı öngörmüyor elbette. Fakat geçmişin bugüne taşınması gibisinden boş bir hevese de yol açmıyor. Ölüler diriltilemiyor. Tasarruf onların cesetleri üzerinde gerçekleştirilmeyecek. Bu, aptalca bir davranış olurdu. Tasarruf onların mirası üzerinde gerçekleştirilecek. Hesaplaşma böylece uç noktasına kadar uzatılabilecektir."
"Kimin elinin kimin cebinde olduğu belli değil. Neyin yalan, neyin doğru olduğunu, bir insan olarak bilme şansımız elimizden alınmıştır. Entrikayla, şantajla muarızlarına ve muhaliflerine boyun eğdirebilenler, ancak karşı şantaja ve karşı entrikaya boyun eğebilmektedir."
"Modernleşme, bir toplumun kendi uygarlığını Batı uygarlığı ile değiştirmenin yolunu açan bilinçli bir programın adıdır. Böyle bir program ister o ülkenin asal intelijansiyası tarafından öngörülmüş olsun isterse dış baskı marifetiyle yürürlüğe konulmuş olsun, netice değişmiyor; hedef, o ülkenin uygarlığının, Batı uygarlığı ile değiştirilmesidir."
74 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.