Yaklaşık 9 bölümden oluşan serinin ilk kitabı yazarın, haberlerde gördüğü bir hırsızdan esinlenerek yazdığı bağımsız hikayelerden oluşuyor. Eser yalnızca popülerleşmiş ikonik bir karakterin varlığı ile okunur hale gelebilmiş kopukluklarla dolu.
Kitabın baş karakteri arsen lüpen nezaketi ve sempatikliği ile çevresine kendisini sevdiren, öldürmekten ve kaba silah kullanmaktan hoşlanmayan bir hırsız olarak resmedildiği için kibar denilen bir karakter. Hayatını zenginlerin mallarını çalmaya adamasıyla robin hood’u hatırlatsa da lupen tüm parayı kendisi için harcıyor. hırsızlığın zekice kurgulanmış, cana zarar verilmediği ve yakalanılmadığı müddetçe meşru bir eylem olduğu mesajını verdiği için oldukça sevimsiz buldum. lupen için her ne kadar hırsızların sherlock’u deseler de kitap kesinlikle
sherlock holmes hayranlarının keyif alamayacağı derecede sığ, olay kurgusu zayıf, karakterlerin psikolojik tahlili havada kalmış ve anlatıcı bakışa karar verilememiş. anlatıcı bazen arsen lüpen'in kendisi iken bazen tanımlamakta zorlandığımız farklı karaktere dönüyor.
özetle ciddi tavsiyelerle başladığım kitap sonunda hayal kırıklıklarıyla son boldu. beklentisini düşük tutan okurlara tavsiye ederim.