Kara ile ilgili hazırlıklar ne kadar önemli ise, deniz ile ilgili işler ondan daha da önemlidir. Akıl ve anlayış, adalet ve ihsan yönünden sultanların en şereflisi, Haremeynin hizmetçisi ve Mısır'ın azizi (hakimi) olmaya hak kazanmış, merhum ve muzaffer, Sultan Selim Han, bir gün, rahmetli Kemal Paşazadeye «tersaneyi üç yüz adet yapmak isterim. Ta Galata hisarından Kâğıthane'ye kadar olmalıdır» diye buyurmuşlar, «Niyetim Avrupa'yı fethetmektir» dediklerinde merhum Molla da, «padişahım, siz bir şehirde oturursunuz ki, onun veli-nimeti denizdir. Denizden emniyet olmayınca, gemi gelmez, gemi gelmeyince de İstanbul mamur (bayındır) olmaz» diye fikirlerini açıklamıştı.
Merhum Sultan Selim'in ömrü kısa sürdüğünden kafasındaki planlar gerçekleşemedi. Ama, şu anda padişahımız olan, adalet ve ihsan sahibi, Sultan Süleyman Han Hazretleri de, deniz işlerine çok değer vermektedir. Deniz işleri çok tertipli olup, deniz askerlerinin her bakımdan düşmanlara üstün gelmesine gayret ve çabaları çoktur. Hatta bu aciz, denizlere bağımsız beyler ve kaptanlardan, birçok komutanın tayin olunmasına sebep olmuş ve «Osmanlı Devleti'nin bir kanadıdır mamur olsun» diye, çok çaba sarfetmişimdir. Padişahım Sultan Süleyman Hazretleri'ne dahi arzım şöyle idi. «Geçmiş sultanlar arasında, karaya sahip olanlar çoktur, denize sahip olanlar azdır ve deniz savaşı tedbirinde düşmanlar bizden ileridir, bizim onları geçmemiz gerekir...» dediğimde, «doğru söylersin, öyle gerekir» diye buyurdular. Ve deniz giderleri için, bir kişiyi de padişah tarafından tayin ettirdim.
(Lütfi Paşa, Asafnâme, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1. Baskı, Mayıs 1982, Ankara, Sayfa: 23-24)