Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aşıkpaşaoğlu Tarihi

Derviş Ahmed Aşıki

Aşıkpaşaoğlu Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Aşıkpaşaoğlu Tarihi sözleri ve alıntılarını, Aşıkpaşaoğlu Tarihi kitap alıntılarını, Aşıkpaşaoğlu Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Orada Fırat ırmağının önlerine geldiler. Geçmek istediler. Süleymanşah Gazi’ye: “Hanım! Biz bu suyu nasıl geçelim” dediler. Süleymanşah dahi atını suya tepti. Önü yar imiş. Atı sürtçü. Süleymanşah suya düştü. Ecel mukaddermiş. Allah’ın rahmetine kavuştu. Sudan çıkardılar. Ca’ber kalesinin önünde gömdüler. Şimdiki zamanda ona Türk Mezarı derler. O kaleye de yine o nesilden Döger derler bir taife vardır, şimdi onlar hükmeder.
Sual: Samsa Çavuş kimdir? Cevap: Hayli adamı olan birisidir. Yoldaşlığa yarar bir kardeşi dahi vardır ki Sülemiş derler. Erdungrıl Gazi, Söğüd’e geldiği vakit bunlar da onunla birlikte gelmişlerdi. Orada durmadılar. Înegöl kâfirleri zarar verdiğinden varıp Mudurnu civarında karar ettiler. Oranın kâfirleriyle iyi geçinip dururlardı. Bundan dolayı Osman Gazi o yöreyi onlara emanet etti.
Reklam
Sultan Korkud, onun babası mücâhidler sultanı Sultan Bayazıd Han Gazi, onun babası Sultan Mehmed Han Gazi, onun babası Sultan Murad Han Gazi, önün babası Sultan Mehmed Gazi, onun babası Sultan Bayazıd Han Gazi, onun babası Sultan Murad Han Gazi, onun babası Orhan Gazi, onun babası Osman Gazi, onun babası Erdungrıl, onun babası Süleyman şah, onun babası Kaya Alp, onun babası Kızıl Buğa, onun babası Bayıntur, onun babası Aykuluk, onun babası Toğar, onun babası Kaytun onun babası Sunkur, onun babası Bakı, onun babası Suğar, onun babası Tok Temür, onun babası Basuk, onun babası Gök Alp, onun babası Oğuz, onun babası Kara Han, onun babası Ay Kutluk, onun babası Tuzak, onun babası Kara Han, onun babası Baysub, onun babasıKaman, onun babası Kızıl Buğa, onun babası Yamak, onun babası Başbuğa, onun babası Baybus, onun babası Sevünc, onun babası Çar Buğa, onun babası Kurtulmış, onun babası Karaca, onun babası Amudı, onun babası Karalu Oğlan, onun babası Süleymanşah, onun babası Karahul, onun babası Karluğa, onun babası Yan Temür, onun babası Durmuş, onun babası Çin, onun babası Maçin, onun babası Yâfes, onun babası Nuh aleyhisselâm.
Ondan sonra Sultan Murad Han dahi Edirne’ye geldi. Halil Paşa’ya: “Ben oğlumu tahta geçireyim. Ben hayli gaza seferleri ettim. Şimdi benim oğlum dahi, benim hayatımda göreyim, ne suretle padişah olur” dedi. Hemen oğlunu Manisa’dan getirdi ki o Sultan Mehmed Han Gazi’dir, tahta geçirdi.
"...Hakikatini beyan ettim. Aslı böyledir. En iyi bilen Tanrı'dır."
Orhan Gazi geldi. Îzmit yakınma kondu. Kadın dedi ki: “Ben bu Türkler ile savaşmam. Onun için ki eğer bunlar bizden öldürürlerse ölen gitti. Yerinde kalandan fayda ne? Eğer biz bunları öldürürsek bunlarla kan düşmanı oluruz. Kıyamete kadar savaşmak gerek”. Kadının bir yarar kişisi vardı. Onu gönderdi: “Andlaşalım. Bize ziyanınız dokunmasın. Hisarı da verelim” dedi. Orhan Gazi de kabul etti ki O kadın her nesi varsa alsın ve hisarı teslim etsin. Kadın yine haber gönderdi: “Ben gece çıkarım. Beni Türklerle bekletsin” dedi. Öyle yaptılar. Her kâfirin gitmek veya kalmak isteği kendi elinde olsun dedi.
Reklam
Osman’ın malı var mı, yok mu diye sordular. Teftiş ettiler ki bu iki kardeş arasında miras taksim oluna. Baktılar ki ancak fetholunan ülkeler var. Akça ve altın hiç yok. Osman Gazi’nin bir sırtak tekelesivardı, yenice idi. Bundan başka bir yanağı tuzluğu, kaşıklığı, bir sokman çizmesi, birkaç iyice atları ve birkaç sürü koyunu vardı. Şimdiki zamanda Bursa yörelerindeki beğlik koyunlar ondandır. Sultanönü‘nde birkaç yüğrük atı vardı. Birkaç çift de öküzü bulundu. Başka bir şeyi bulunmadı.
. Sırplar yenildiği zaman Bayazıd Han onların ülkesine "benimdir" dedi. Vılakoğlu (Sırp kralının oğlu) dahi Bayazıd Han'a çok armağanlarla elçi gönderdi. Hem de babası ağzından bir mektup yazdı. Babasının güzel bir kız kardeşi vardı. Bayazıd Han'a vermeyi ahdetmişlerdi. Bayazıd Han'a: "Cariyeni al. Gelsin, hizmetini görsün" dedi. Bayazıd Han da elçi gönderdi. Kızı getirdiler. Kız geldi. Han ile buluştu. Kız kendi türesince yaşayarak geldi. Hizmet ne ise etti. Sırp kralı: "Kız kardeşim halayıkına Semendire'yi sadaka et" dedi. Han dahi kabul etti. Güvercinliği de beraber verdiler. Niğebolu'yu vermediler. Bu şekilde sözleşildi. Tâ Temür vartasına kadar böyle kaldı. Bayazıd Han içki meclisi kurmayı Sırp kızından öğrendi. Ali Paşa'nın da yardımı ile şarap ve kebap meclisi kuruldu. .
Sultan Mehmed Han Gazi ki İstanbul’u fethetti, sübaşılığını kulu Süleyman Beğ‘e verdi. Bütün ülkesine kullar gönderdi ki; “isteyen gelsin, İstanbul’da evler, bağlar ve bahçeleri gelip mülk olarak tutsun” dedi. Her kim ki geldiyse verdiler. Bu şehir bununla mamur olmadı. Bu defa padişah hükmetti ki her ilden zengin ve yoksullardan evler süreler. Her ilin kadısına ve sübaşısına hüküm ile kullar gönderdiler. Bu gelen halka dahi evler verdiler. Bu sefer şehir mamur olmaya yüz tuttu. Bu halka verdikleri evlere mukataa koydular. Böyle olunca halka güç geldi. Dediler ki: “Bizi mülkümüzden sürdünüz, getirdiniz. Bu kâfir evlerine kira vermek için mi getirdiniz?”
Sual: Ya bu Bektaşiler, Yeniçeriler’in başındaki taç Hacı Bektaş’ındır derler. Cevap: Yalandır. Bu ak börk, Orhan Gazi zamanında Bilecik’te ortaya çıktı. Yukarılarda onu beyan ettim. Ancak bu Bektaşiler’in ak börk giymesine sebep şudur: Onların bir şeyhleri vardı. Abdal Musa derlerdi. O Abdal Musa sebep olmuştu. Abdal Musa, Orhan zamanında gazaya geldi ve Yeniçeriler’in arasında nice zaman yoldaşlık edip yürüdü. Bir Yeniçeri’den eski bir börk diledi. Bir eski börk verdiler. Abdal Musa bunu başına giydi. Seferi onlarla beraber yaptı. Seferden dönünce kendi memleketine gitti. Başında Yeniçeri’den aldığı börk vardı. “îşte ben de gaziler tacını giyip geldim” diye havlıca da övündü. Halk: “Bunun adı nedir” diye sordu. O da “buna bükme elif taç derler’” diye cevap verdi.
Reklam
Osman Gazi’nin âdeti bu idi: Her üç günde bir yemek pişirir, yoksulları toplayıp yedirirdi. Çıplakları getirip sırtına elbise giydirirdi. Dul hatunlara dahi daima işi gücü sadaka vermekti.
Bu Uzun Hasan, Bayındır Han neslindendir ve o Uzun Hasan’dır ki Turhan Beğoğlu’nu yendi ve Baranlılar’dan İmirze Cihanşah’ı yendi ve Çağataylar’dan Sultan Ebû Said’i yendi. Ancak mücâhidler sultanı Sultan Mehmed Han Gazi’nin naza rina dayanamadı ve iyice zebun olup kuvveti kalmadı.
Ne zaman ki Belgrad’dan göçtü, doğru Üsküb’e geldi. îshak Beğ dedi ki: “Hey devletli sultanım! Mademki Vılakoğlu, Semendire’de ola, ne Karamanoğlu rahat durur, ne Macaristan bize itaat eder ve hem Dırakula’yı dahi dost sanmayın ki münafıktır”.
Fakir dahi bir gün hünkâra gittim. Ben fakire esir verilmesini buyurdu. Buyurduktan sonra ben dedim ki: “Devletli sultanım! Bu esiri götürmeye at gerektir ve bu yolda harçlık dahi gerektir”. Beş bin akça ve iki at verdi. O sefer dokuz baş esir ile Edirne’ye geldim. Dört atım dahi vardı. Edirne’de bu esirleri üçer yüz akçaya verdim. Bazısını ikişer yüz akçaya satıp harçlık edindim ve devletli hünkâra dualar ve senalar ettim.
Bunun oğlu Sultan Mehmed Han Gazi’nin ömrü elli bir yıl oldu. Babasının ölümünde on yedi yaşında idi. Bunun dahi otuz dört yıl hutbesi okundu. Ölümüne sebep ayağında zahmeti vardı. Doktorlar tedaviden âciz kaldılar. Nihayet doktorlar bir araya toplandılar. İttifak ettiler, ayağından kan aldılar. Zahmet daha ziyade oldu. Sonra “şarâb-ı fâruk” verdiler. Allah rahmetine kavuştu.
355 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.