Uykunun rehavetine yaşlı kadının beyazlar içinde olması da katılınca Yiğit korkuyla irkilip boş bulunarak bağırdı:
"Tövbe bismillah!"
Yaşlı kadın da Yiğit'in bağırmasından korkup aynı anda geri çekildi.
"Amanun!"
Birden onunla ilk karşılaşması geldi aklına hiç beklemediği anda sırtına çarpan top ile tanımıştı ilk onu. Ardından kafasına atılan taş ve kısa süreli yaşanan kovalamaca'yı şimdi anımsayınca Yiğit'i güldürüyordu ama aslında o gün ona gerçekten çok kızmıştı.
Önce o telaşla telefonu büyükannesinin elinden almaya çalıştı ama muvaffak olamadı. Ardından el kol hareketleriyle "Hayır yapma! Söyleme! Gelmesin! diye çırpındı. Asiye, büyükannesinin önünde şebek gibi el kol hareketleri yapıp dururken büyükanne hiç istifini bozmadan konuşmasını bitirdi.
"Mart ayında kudurmuş kedular cibi ne tepinip duraysun? Adam gibi derdun neyse de bakayum."
Sonra kapanmıştı kapı, sanki bir daha hiç açılmayacakmışçasına...
Feryadı sokağı çınlatıyordu.
Bir yavru annesinden koparılıyordu ve dünya bunu görüp utanmıyordu..