Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Aşk ve Aşkın Psikolojisi

Peter Lauster

Aşk ve Aşkın Psikolojisi Sözleri ve Alıntıları

Aşk ve Aşkın Psikolojisi sözleri ve alıntılarını, Aşk ve Aşkın Psikolojisi kitap alıntılarını, Aşk ve Aşkın Psikolojisi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Pek çok çocuk dünyadaki daha ilk deneyimlerinde sevilmeyi mücadele ederek hak edebileceklerini, kendilerinden istenenleri yerine getirmek zorunda olduklarını, sevilmenin doğal olması gerektiği halde hiç de öyle olmadığını yaşayarak anlar. Yalnızca az sayıda çocuk özgürlük içinde büyür ve sevgiden yoksun kalma korkusu yaşamadan gerçekten kendileri olabilir. Pek az çocuk, kendilerinin tamamen kabullenildiği duygusunu yaşar ve bu şekilde çevrelerine sınırsız bir güven duyarak gelişirler. Bu çocuklar, şimdi ve gelecekte sevme yeteneklerini etkisiz geliştirebilmeleri için gerekli önkoşullara sahiptirler.
Sayfa 66 - PdfKitabı okudu
Yıkıcı insanlar, sevgi ihtiyacının karşılanması konusunda büyük bir bozguna uğramışlardır. Sevgi görmeme acısının varacağı nokta, başkalarına zarar vermekten zevk almadır: Bana sevgi gösterilmiyorsa, hiç olmazsa başkalarının benden korkması biçiminde bir eğilim gösteririm ya da başkaları üzerinde güç elde ederek bir doyum sağlarım. Yıkıcılık, yıkılan şey üzerinde güç uygulamaktır. Bir şeyi yıkmışsam, daha güçlüyümdür, daha "büyük" ve daha "iyiyim"dir. İşte, hiç çıkmaması gereken, yanıltıcı sonuç da bu. Sadist insanlar, sevgi istemlerinde en fazla bozguna uğramış insanlardır.
Sayfa 142Kitabı okudu
Reklam
Bizde kendimizden başka hiç kimsenin özgüven eksikliği yaratamayacağını hayat kafamıza vura vura öğretir. Aşk ilişkisi yaşadığımız kişiyi, bize iltifatlar etmesi ve özgüven vermesi için kullanmaya kalkarsak onu sömürmüş oluruz. Bunun üzerine kurulu bir sevgi başarısızlığa mahkumdur. Çünkü daha başlangıçta ona damgasını vuran şey hastalık derecesindeki kabul görme arzusudur. Sevgi "kabul görmek" değil midir? Kendine güvenmeyen insan için evet. O her zaman karşısındakinin kendisini sevmesini ister, onun sevgisini arar. "beni seviyor musun?" Bu, güvensiz insanların standart sorusudur.
Sayfa 77 - 78 - PdfKitabı okudu
Çocuk, anne sevgisine bağlıdır ve hep bir karşılık bekler. Çocuk sevilip sevilmediğinin çok iyi ayrımına varır. Varlığı ve tüm kişilik gelişimi buna bağlıdır. Anne, çocuk için aşırı bir duyarlılıkla baktığı ve şu soruyu yönelttiği bir aynadır: "Şunu, şunu mu yaparsam seversin beni?" Sevilmek, çocuk açısından en temel gerekliliktir. Çünkü sevgi yoksa ceza ve korku tehditi vardır. Kısacası, çocuk ana-babasının kendisini sevdiğini anladığı zaman kendini olumlamaktadır; onların hoşuna giden nitelikler ve davranış biçimleri geliştirir ve onların hoşuna gitmeyen şeyleri içinde bastırır. Başka seçeneği olmadığı için ana-babasını sever, yeniden sevilmek için çabalar. Öz benlik gelişimi, onu eğiten kişilerce yönlendirilir. Çocuk, kendinin yönlendirilmesine ses çıkarmaz ve sevilmek içinde kendi kendini yönlendirir. Buna karşılık doğa sevgisi çok daha sorunsuzdur. Çünkü içten içe sevdiğim ağaç benden hiçbir şey istemez, beni olduğum gibi kabullenir, ben de onu olduğu gibi kabullenirim. Çocuklukta sevgi, kendini geliştirme ve kendine saygı ile çok yakından bağlantılıdır. Bir ağaç ya da havadaki bir kuş bizden hiçbir şey istemezken insanların bizden bir şeyler istediğini öğreniriz. Bir kuş tarafından sevgimize karşılık verilip verilmeyeceğinden bağımsız olarak onu sevebiliriz.
Sevgi, yetersiz özgüveni tedavi edecek bir yöntem değildir. Sevgi, karşılık beklemeden kendini gerçekleştirebilmek için büyük bir özgüven gerektirir. Olgun sevgi; özbenliğin başına buyruk olmasını, kişinin kendine özgü bir birey olmasını gerektirir. Kendi geleceğini kendisi belirleyen "ben", eksik yanlarını okşanarak gidermek istemez, sevmekten dolayı kendini mutlu hisseder. Sevgi; kendini adamaktır, içebakıştır, ve o andaki canlı- lıktır. Sevgi, iltifata gereksim duymayan bir olay olarak bireyin özerkliği içinde kendini gerçekleştirir. Hiçbir tutku uyarılmaz, hiçbir korkunun ötelenmesi gerekmez. Sevgi, hiçbir onaya gerek duymayan tamamen gelişmiş bir özgüvendir.
Sayfa 78 - PdfKitabı okudu
"Sevebilmek için yeniden duyarlı olmalısın. Duyarlılık sevgi demektir. Yalnızca akılla hareket edersen, işlevlerini yerine getiren, saptamalar yapan ama hissetmeyen bir robota dönersin. Sevgi, hissetmektir, düşünmek değil. Düşünerek sevemezsin. Sevgi akıldan doğru gelmez, duyarlılıktan doğru gelir. "Mutluluk, mesleki başarıdan kaynaklanmaz, mutluluğun kaynağı sen kendinsin. Sen duyarlılıksın, yalnız sen. Hiç kimse veremez sana duyarlılığı, hiç kimseden de satın alamazsın onu. "Hiçbir şeyi dışardan bekleme, her şey senin içinde. Sevdiğin için, duyarlılık en büyük mutluluktur. Yaşamın bir anlamı olduğunu daha kesin bir şekilde hissedersin."
Sayfa 168Kitabı okudu
Reklam
Çok gelişmiş bir varlık olarak insan, ruhsal rahatsızlıklara kolayca düşebiliyor. İşte bundan dolayıdır ki psikolojik olarak nasıl sağlıklı kalabileceğini öğrenmesi insan için çok önemlidir. Ancak bu bilgi hiçbir yerde öğretilmez, ne ana baba evinde, ne okulda ne de halk eğitim merkezleri kurslarında, herkes kendi iç dünyasıyla nasıl başedeceğini kendisi bilmek zorundadır. Çoğunlukla da arkadaşlarıyla olsun dostlarıyla olsun bu konuda konuşamaz. Çünkü kendisinin ya da başkasının iç dünyası gibi belirsiz, karanlık ve korkutucu bir şey üzerine konuşmak pek çok insan için hiç de hoş bir şey değildir. Başka alanlarda ilerici ve aydınlanmış olan çağımızda ruhsal yaşam, hâlâ en büyük tabu- lardan biridir.
Sayfa 61 - PdfKitabı okudu
Televizyon dizisi "Holocaust" [Yahudilerin yakılarak katledilmesini anlatan film-ç.n.] tan sonra herkes çaresizlik içinde şunu sormuştu kendisine: "Nasıl oldu da olabildi böyle bir şey? İnsanların (sıradan küçük burjuvaların), bir arada yaşayageldikleri savunmasız insanlara toplama kamplarında eziyet etmeye ve katletmeye hazır oluşları nasıl oldu da mümkün olabildi?" Bu soruyu yanıtlamak psikolojik açıdan hiç de zor değildir: Baskı altına alınmış ve gelişmelerinde psikolojik olarak engel- lenerek eğitilmiş insanlar var olduğu sürece; bilinçsiz, dışa vurulamamış nefret kendini dışa vurmak ve yaşayıp bitmek için hep pusuda bekler. Bu durum; bu insanların ruhuna; başkalarını küçük düşürmeleri, yaşamlarını mahvetmeleri, onlardan nefret etmeleri ve yasal yollardan erki ele geçirdiklerinde de onları mahvedebilmeleri için derin, kendilerinin bile açıklayamadığı bir doyum sağlar. Yıkıcılık, kendini dışa vurmak için ve sevmek yerine başkalarının yaşamına zarar vermek için sürekli olarak fırsat kollar.
Sayfa 129 - PdfKitabı okudu
Ruhsağlığı yerinde olan kimse, her anı tüm yoğunluğu ve uyanıklılığı ile yaşar. Gerçeklerden duyduğu korkuyu zihninde ters yüz etmez. İşlenmemiş anı yada duygu kalıntısı yoktur ruhunda. Çünkü bunları her an hemen işlemektedir. Derdi varsa, birine veya bir şeye kızmışsa hemen dışa vurur kızgınlığını, bilinçaltına atmaz. Üzgünse, o andadır
Psikolojik olarak tamamen sağlıklı iki insan, sevgiye zarar vermeyecek ve zayıflatmayacak, sağlıklı ve dış etkilerden uzak bir ilişki kurabilir. Ne yazık ki genel kural, karşılaşan iki insanın psikolojik olarak az ya da çok rahatsız olmaları oluyor. Bunlar "nörotik" oluyorlar. Kalıcı bir ilişkide bir nörotik insan bir başka nörotik
Sayfa 135 - PdfKitabı okudu
Reklam
- “Erkekler açık değiller; sevecen değiller ama gürültücüler, gösterişçiler kendini beğenmişler ve şiddet uygulayıcısılar yani Nazi onlar. Erkekliklerini öne çıkan tavırlardan korkuyorum." - “Gerçeğe, seven insanın gözüyle değil aşırı eleştirel gözle bakıyorsun. Çünkü algı gücün gereğinden fazla gergin."
Sayfa 157 - 158 - PdfKitabı okudu
Eğer insan kendini tanıyorsa, geleceğini kendisi belirleyerek yaşayabiliyorsa ve onunla ilgili olarak başkaları olabildiğince az karar veriyorsa, ancak bu durumda özsaygı gelişebilir. Pek çok insan, geleceğini kendisinden çok başkalarının belirdiği ortamda büyüyor ve bundan dolayı da zayıf bir özbenlik geliştirebiliyor. Özsaygının bir kere düzeni bozuldumu, aşağılık duyguları çıkar hemen ortaya ve yetişkin insanın bu aşağılık kompleksini (Alfred Adler'in belirttiği biçimde) dengeleyebilmesi ya da ondan tama- men kurtulabilmesi ve özsaygıyı güçlendirebilmesi ya da yeniden oluşturabilmesi için çok büyük çabalar harcaması gerekir. Özsaygısını ilk kez yitiren birinde, daha sonraki dönemlerde bunalımlara düşme ya da arkasında ötelenmiş bunalımların gizlendiği olağandışılıklara eğilimi kendini gösterir. Gecikmiş de olsa kendini bulmada bir başkasıyla girilecek aşk ilişkisi geniş bir alan olarak çıkar karşımıza. Yönelttiğimiz şu sorulara karşımızdaki kişiden gelen tepkiler yoluyla kendini bulmaya başlar kişi: "Beni nasıl buluyorsun? Senin için ne ifade ediyorum ben? Kimim ben aslında? Kim olmam gerekir? Beni kabullenebilir misin? Bende sevdiğin ne, sevmediği, seni rahatsız eden ne?".
Sayfa 76 - PdfKitabı okudu
Çok gelişmiş bir varlık olarak insan, ruhsal rahatsızlıklara kolayca düşebiliyor. İşte bundan dolayıdır ki psikolojik olarak nasıl sağlıklı kalabileceğini öğrenmesi insan için çok önemlidir. Ancak bu bilgi hiçbir yerde öğretilmez, ne ana baba evinde, ne okulda ne de halk eğitim merkezleri kurslarında, herkes kendi iç dünyasıyla nasıl baş edeceğini
Sevginin peşinde koşuyoruz ama sonuçta çoğunlukla nefreti üretiyoruz. Bu konuda kafa yormamız gerekiyor. Olumluyu arıyoruz ancak olumsuzun doğmasına yol açıyoruz. Neden böyle oluyor? Çok önemli bir soru.
Sayfa 127 - PdfKitabı okudu
" Cinsellik , bugün sevginin üstünde bir yere sahip oldu . Cinsellik , öyle önemsendi ki çoğunlukla aşkla karşılaştırıl . Ve ortak cinsel deneyimin sevginin ön koşulu olduğuna inanılır oldu . Sınırlar öylesine karıştı ki , tek tek kişiler sevip sevmediklerini bilemez oldular . ”
82 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.