Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ordu ve Toplum Araştırmaları

Askerî Sosyoloji

Barış Ateş

Askerî Sosyoloji Gönderileri

Askerî Sosyoloji kitaplarını, Askerî Sosyoloji sözleri ve alıntılarını, Askerî Sosyoloji yazarlarını, Askerî Sosyoloji yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Son yıllarda profesyonel orduların yaygınlaşmasıyla birlikte toplumun askeri meselelere duyarsızlaşması başka bir araştırma alanıdır. Artık sadece kısıtlı bir grubun tekelinde kalan askerlik görevi nedeniyle sivil-asker mesafesi artmaktadır. Bu sakıncanın giderilmesi için birçok çalışma yapılmaktadır. Mesela birçok ülkede tarihi derinliği olan bir gelenek olarak aristokrat kökenli devlet büyüklerinin veya çocuklarının bazı vesilelerle üniforma giymesi Fransa’da yeniden uygulamaya girmiştir. Denizci üniforması giymiş binlerce lise öğrencisinin Ordu işbirliğiyle yaz kamplarına alınması bunun bir örneğidir. Hatta bu uygulama zorunlu askerlik geri geliyor mu tartışmasını başlatmıştır. Ukrayna Savaşı muhtemelen bu tartışmayı alevlendirecektir.
Sayfa 161 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Şimdiden bazı ülkeler kara, deniz ve hava gibi geleneksel kuvvetlerin yanında uzay komutanlığı da kurmaktadır. Yani organizasyonda değişimi gözleme şansımız var. Ama bunun ötesindeki konular için yani mesela uzay birliklerinde görev alacak askerlerin niteliği, mesleğe bakış açısı, eğitimi gibi meseleler askeri sosyologların potansiyel araştırma alanları arasındadır.
Sayfa 160 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsansız savaşlar sadece yeni teknoloji ürünü silah sistemleriyle ilgili bir kavram değildir. İnsani tamamen veya kısmen devren çıkaran ve askerin yerine otonom veya yarı otonom sistemlerin kullanıldığı/kullanılacağı bu savaşlarda yarı robot veya birtakım tıbbi uygulamalarla insanüstü performans gösterebilen askerlere de rol biçilmektedir. Bunların bir kısmı devletlerin kontrolünde sürdürülmektedir ve tıp alanındaki gelişmeleri askeri ihtiyaçlar için kullanmayı hedeflemektedir.
Sayfa 159 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Askerlerin sosyal medya kullanımı veya bilgi teknolojilerinden yararlanma hevesi alışık olmadıkları sorunlarla karşılaşmalarına yol açmıştır. Muharebe sahasındaki görüntülerin hem de bizzat askerler tarafından anlık paylaşılması sadece psikolojik bir etki yaratmakla kalmamakta aynı zamanda harekatın gidişatını da değiştirebilmektedir.
Sayfa 158 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Weber’in bürokrasilerin gizliliğine dair vurgusu birçok kurum için artık anlamını yitirmiştir.
Sayfa 157 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
2. Dünya Savaşı sırasındaki araştırmalarına dayanarak Samuel A. Marshall’ın gündeme getirdiği “muharebede her dört askerden birisinin silahını kullandığı” argümanı uyum konusundaki tartışmanın fitilini ateşleyen çalışmalardan birisidir. Ancak askerlerin sadece yüzde 25’inin ateş muharebesinde silahını kullanmış olmasının altında yatan nedenleri sadece askeri liderlerin veya kurumsal ordunun eksikliğine bağlamıyordu. Marshall, sorunun diğer tarafında Amerikan toplumunda öldürmenin temelde yanlış olduğu öğretisine dayanan “saldırganlık korkusu” gibi nedenlerin olduğunu öne sürmüştür.
Sayfa 168 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Günümüzde hiçbir şeyin gizli kalmadığı bir ortamda gereksiz şiddete başvuran ordular kendi askerleri arasında da askeri harekatın sorgulamasına yol açmaktadır. Aynı şekilde toplumun da orduya desteği azalabilir.
Sayfa 143 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Dolayısıyla orduya kendine özgü işlerde bir özerklik tanınsa da bu işlerden anlayan sivillerin varlığı da gereklidir. Üstelik bu varlık ordunun denetiminden çok askeri meselelerde elzem olan iş birliğinin de ön koşuludur. Yani çatışmacı bir sivil-asker ilişkileri yerine birbirinin dilinden anlayan ve müzakere edebilen sivil ve asker uzmanlar sağlıklı bir model kurabilir.
Sayfa 130 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Özellikle Batı Avrupa ülkelerinde ordunun sivil kontrolü önemli bir problem olmamıştır. Seviğ'in özetlediği üzere "Modern devlet nazariyesi sivil kuvvet ile askeri kuvvet arasında bir ayrılığı ve sivil kuvvetin askeri kuvvete üstünlüğünü kabul eder." Buna karşın Türkiye'nin kuruluş sürecinde ordunun rolü ve bu rolün Osmanlı'nın son döneminden itibaren şekillenmesi nedeniyle önce güçlü bir ordu daha sonraysa devlet mekanizması ve bunlara uygun bir toplum yaratılmaya çalışılmıştır. Nihayetinde ülkenin kuruluş döneminde ayakta kalan, sorunları olsa da ülke geneline yayılmış ve işleyen en önemli bürokratik yapı ordudur. Sivil toplumun oluşumunu tamamlamamış olması ve sivil bürokrasinin de askeri bürokrasi kadar yaygın bir durumda bulunmaması önemli engeller olarak ortaya çıkmıştır.
Sayfa 115 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Roma'dan miras kalan ve imparatorluk muhafızlarının isminden ödünç alınan bir diğer kavram ise pretoryan ordudur. Nordlinger pretoryanizmin, ordunun bir darbe yoluyla iktidara gelmesi, üst düzey bürokratların orduda görev yapmış veya yapmaya devam etmesi, yöneticilerin ve iktidarın korunması için öncelikle silahlı kuvvetlerin desteğine bağımlı olması durumunda ortaya çıktığını belirtmektedir. Perlmutter de modern pretoryan devleti, ordunun hükümete müdahale etme eğiliminde ve yürütmeye hükmetme potansiyeline sahip devlet olarak tanımlar ve başlıca özelliğinin etkisiz bir yürütme ve siyasi bozulma olduğunu belirtir. Dolayısızla az gelişmiş ve siyaseti kurumsallaşmamış toplumlarda organize şiddeti elinde bulunduran ordu siyasi güce de ortak olur.
Sayfa 116 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Doğal afet ve yardım görevleri de ordu-toplum ilişkisinin bir bileşenidir. Toplumlar ordunun zor zamanlarda yanlarında olmasını umut ederler. Deprem, afet, yangın gibi olaylarda ordunun tepki vermemesi veya zamanında yardıma gelmemesi eleştiri konusu olmuştur. Bu nedenden dolayı birçok ordu afetlere müdahale birimleri kurmuştur. Türkiye'de 1999 depreminden sonra kurulan doğal afet arama-kurtarma timleri bunun somut örneğidir. Bu örnek ordunun toplumun etkisinden istese bile kopamayacağını göstermektedir.
Sayfa 109 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Mesela Hollanda'da terfiler liyakate dayalı olarak verilir. Terfiye hak kazandığını düşünen subay bu konuyla görevlendirilmiş bir komisyona başvurur ve değerlendirme sonucunda uygun görülürse üst rütbeye terfi eder. Bu durumda ilgili komisyonun gece-gündüz terfi dosyalarını incelemek zorunda kaldığı yani subayların komisyonun kapısında uzun bir kuyruk oluşturduğu düşünülebilir. Halbuki terfi sırası geldiği halde komisyona başvurmayan subaylar da vardır. Yarbay ve üstü rütbede ordu artık fazla mesai ücreti ödemediği için komisyona başvurmayan binbaşılar bunun en bariz örneğidir. Halbuki Türkiye gibi bir çok ülkede bunun tam tersi bir yaklaşı vardır ve akranlarından daha önce terfi etmek bir yarışa dönmüştür.
Sayfa 103 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Kariyer yönetiminin önemli bir bileşeni terfi sistemidir. Genelde ikiye ayrılır: kıdeme dayalı terfi (seniority based promotion) ve liyakate dayalı terfi (merit based promotion). Hemen hemen tüm NATO ordularında terfiler liyakate dayalı olarak yürütülür. Aynı anda hem 55 yaşında hem de 35 yaşında binbaşı görmek mümkündür. Üstelik herkesin aynı anda terfi etmesi bir eksiklik olarak görülmektedir. Örneğin ABD'de 2008 yılında Kara Kuvvetlerinde bulunan tüm üsteğmen ve yüzbaşılar, binbaşı ve yüzbaşı rütbesine yükseltilmiştir. TSK'da ise terfiler kıdeme dayalı olarak yürütülür ve resmi bazı yayınlarda kadro sistemi olarak geçer. Dolayısıyla herhangi bir rütbedeki personel kadro bekleme süresinin sonunda topluca bir üst rütbeye terfi etmektedir. 1988'de yürürlüğe giren ve 1992'de Anayasa Mahkemesi Kararı ile iptal edilen "terfide baraj sistemi" uygulanamamıştır. Bu sistemde terfi şartlarını haiz yüzbaşı, binbaşı ve yarbaylar ile kıdemli üstçavuşlardan, sınıflardaki yeterlik derecelerine ve kanundaki esaslara göre her yıl belirlenecek oranda barajı aşanların bir üst rütbeye yükselmeleri hedeflenmiştir. Ancak bu uygulamayla terfi edemeyen grup sonradan mahkeme kararıyla terfilerini almışlardır. Bu uygulama sonrasında birçok defa gündeme gelse de bir daha pratiğe dökülmemiştir. O dönemdeki başarısızlığın en temel nedeni olarak hukuki altyapının kurulmamış olması gösterilmektedir.
Sayfa 91 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Ancak bu mutlak itaat beklentisine rağmen komutanlar inisiyatif kullanan astların olmasını isterler. Özellikle bu inisiyatif görevin başarısına katkı yapıyorsa daha çok takdir edilir. Yani aslında muharebenin kör itaatle yürütülmesi beklenmemektedir. Bundan dolayı bazı ordularda artık "mutlak itaat vardır ve gereklidir ama her itaat muhakeme gerektirir" anlayışı yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Bu noktada da "ne ve niçin" sorularından ziyade "nasıl" sorusuna kafa yorulur.
Sayfa 99 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Elbette hiçbir asker kurumsal düzenlemelerin ötesine geçemez, dolayısızla kurumun koyduğu kuralları çiğneyemez. Ama bu durum askerlerin farklı düşündükleri gerçeğini değiştirmez.
Sayfa 97 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
94 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.