Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Asya Yazıları

Ulaş Başar Gezgin

Asya Yazıları Sözleri ve Alıntıları

Asya Yazıları sözleri ve alıntılarını, Asya Yazıları kitap alıntılarını, Asya Yazıları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çalınmış Tarlalara da Gelir mi Bahar?
Bizim değil artık, toprak. Aynı biçimde mi gelir bahar Çalınmış tarlalara da? Pirinç tarlaları arasındaki dar yolakta Mavi göğün, yeşil tarlanın buluştuğu, birbirine dokunduğu yerde, Fısıldıyor bana rüzgar, “İleri git! Daha da! Daha da!” Şakıyor tarla kuşu, titrek sesiyle Şarkıcı bir kız gibi, çitler ardında. Ah, olgunlaşan arpa tarlaları,
Han Po Odun Kırıyor: Anneyle Çocuk Arasında Bir Konuşma
Ondokuzunda ilk ayın, Gecelerce günlerce yağmıştı yağmur. Durdu sonunda, bir geceyarısı, Bırakarak gökte, sönen bir ayı. Doldurdu ayışığı, bütün odayı İrkildi yaşlı kadın, düş görürken,
Reklam
Bangkok’taki Balığın Baştan Kokuşu
Boğucu bir baştan kokuşu var balığın, Siyam’ın başkentinde. Daha güçlü bir koku, balığın kendisinden. Seksin sümüklü suyunda sürüklenip gitmek, beterin de beteri. “Gölgede gizlenenler”, pezevenklerine köle, dolaşıp duruyorlar sokaklarda fahişe fahişe. Yoldan çıkmış, kaçak. Örtüyorlar kendilerini karanlıkla. Telekız bunlar – krem beyazı tenleri
Kar Düşüyor Çin’e
Kar düşüyor Çin toprağına; Kesiyor önünü Çin’in, kar... Rüzgar, onca çile çekmiş yaşlı bir kadın gibi İzliyor geriden Ve uzatıyor pençelerini, Çekiştiriyor giysilerini.
Ekmek Parası mı Kazanayım Şiir mi Yazayım? Evde, yaşı, almış başını yürümüş anam, izliyor her Allah'ın günü, oğlunu, yaptıkları, bir işe yarayacak mı diye, günün birinde;
Son ‘Hoşçakal’ım
Hoşçakal tapılası ülke, sevgili güneşli yöre, Kayıp cennetimiz bizim, Doğu Denizi’nin incisi, Bu üzünçlü, hüzünlü yaşamı veriyorum sana kederle; Ve çok parlak olsaydı, çok çiçekli, çok taze, Yine verirdim sana, sen iyi ol yeter ki. Savaş meydanında, dövüşle delirmişçesine, Kuşkusuz, kedersiz, yaşamlarını sundular sana. Yok önemi meydanın:
Reklam
Resmin arkasında
Resmin Arkasında Olmasak da kiraz tomurcuğu... Ne yapalım, dünyanın sonu mu bu... Biz de başka tür bir çiçeğiz. Öyleyse en güzel renklerimizle açacağız.
Benim Ülkem Cennet Değildir Mistır Cekıpsın
“Ülkenizde cenneti bulduğumuzu söylemek, mantıksız olmaz.” –bir turist Yo, Mistır Cekıpsın, Söyleme bulduğunu Ülkemde cenneti, Çünkü kadınların hoş kokularının ardında Boynuna çiçekten kolye dolayan kadınların, Haliçlerin pis kokusu Boğuyor Tondo halkını; Çünkü halıların ve avizelerin ardında Seni rahat odana götüren halıların ve
Ah! Türbe! Fakirullah Türbesi! (Ah! Tapınak, Bot Tapınağı!)
Ah! Türbe! Fakirullah Türbesi! Önünde palmiyeleri. Düşmanı vurmaya giden oğlum ner'de benim? Uzun zaman oldu, dönmedi bir daha ciğerim. Biraz pirinç koydum palmiye yaprağına, Aşındı kayığım, O'nu aramaktan.
Ekmek Parası mı Kazanayım Şiir mi Yazayım?
Evde, yaşı, almış başını yürümüş anam, izliyor her Allah'ın günü, oğlunu, yaptıkları, bir işe yarayacak mı diye, günün birinde; Yolumu gözlüyor karım,
Reklam
Molav(*) Gibi
Birinci Şiir Henüz değil Rizal, henüz değil. Uyuma huzur içinde: Daha ne sular var üstünden geçilecek; Daha ne dağlar var aşılacak; Daha ne haçlar var taşınacak. Güçlü değil omuzlarımız; kaslarımız bağımlılıkta,
Bir Gülümseme
Güvenmiyorum kazıbilimcilere- Binlerce yıl geçtikten sonra, Ayak izi olmayan kıyılarda, Eskiden koşuşturmayla dolu yıkıntılarda, Bir kuru kemik parçası bulacak biri -Bir kuru kemik, bedenimden.
Arkadaşının Savaştan Döneceğini Duyarak
Eski günlerde, savaşmaya gidenler Üç yıl savaştılar mıydı bir yıl izinleri vardı. Ama bu savaşta değişmedi hiç askerler; Savaşmaları gerekiyormuş meydanda ölene dek. Seni düşündüm, öyle güçsüz, öyle üşengeç, Umutsuzca çabalarken öğrenmek için talimdi terbiyeydi. Genç bir adamın eve dönmesi bir daha Gökyüzünün yere düşmesi gibi, düşük olasılıklı. Döneceğin haberini aldığım için, Çatısına çıktım iki kere evinin. Kardeşini atının ahırını onarırken gördüm, Anneniyse yeni giysilerini dikerken. Korkuyorum biraz, belki de doğru değil haber; Ama yorulmuyorum asla, yolunu gözlemekten. Kent kapısına çıkıyorum her gün Bir matara şarapla, belki susuz gelirsin diye. Ah, eğip bükebilirdim yeryüzünü, Yanımda durduğunu görebilmek için bir an. Wang Çien (yk. İ.S. 830) Çinli şair Çeviren: Ulaş Başar Gezgin