Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Misyonerlerin Masum Olmayan Seyahat Notları

Asya'da Uzaklarda

Favell Lee Mortimer

Asya'da Uzaklarda Sözleri ve Alıntıları

Asya'da Uzaklarda sözleri ve alıntılarını, Asya'da Uzaklarda kitap alıntılarını, Asya'da Uzaklarda en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ostyaklar görünmeyen bir tanrıya inanırlar ancak tanrı dışında pek çok şeye taparlar. Bir adam öldüğünde akrabaları onun tahtadan heykelini yaparlar ve ona üç yıl ibadet edip gömerler. Ama bir rahip ölürse onun heykeline üç yıldan fazla tapılır hatta bazen hiç gömülmez. Yaşayan rahipler insanları ölü rahiplere tapmaya ve hediyeler sunmaya teşvik ederler. Böylece ona sunulanları yaşayan rahipler yerler. yvanlara da tapılır. Otsyaklar bir kurt veya ayı öldürdüklerinde postunu otla doldurup etrafında toplanırlar ve onunla alay ederler, üstüne tükürüp, tekmelerler sonra arka ayaklarından kulübenin bir köşesine asıp ona taparlar. Bu insanlar ölü hayvanlara bağırarak, dans ederek, kılıçlarını sallayarak, kürk, gümüş, altın ve ren geyiği sunarak ibadet ederler. Bu ren geyiğini zalim tanrılarını ya da daha doğrusu zalim şeytanlarını mutlu etmek için çok zalim bir şekilde birçok yerinden bıçaklayarak öldürürler. Rus İmparatoru Otsyakların Ortodoks Hıristiyan olmalarını teşvik eder ve onlara kumaş ya da hediyelerle rüşvet verir. Rüşvet sayesinde pek çoğu vaftiz olmuştur, ancak Ruslar tebaalarını alkol almaya özendirmesi Otsyaklara büyük zarar vermektedir.
Sayfa 118Kitabı okudu
Bütün çiçeklerin en güzeli olan gül İran’da bol bulunur. İnsanlar gül yapraklarını güneşte bizim saman kurutmamız gibi kuruturlar. Âdeta İran’da hava gül kokar. Bir keresinde İranlı bir şehzadenin evine kahvaltıya gittiğimde insanların gül yaprağı yığınlarının üstüne serilmiş halıların üstünde oturduklarını görmüştüm. Kuru gül yaprakları İran’da damıtılarak gül suyu yapımında kullanılırlar. İran kedileri ipek gibi tüyleri olan çok güzel hayvanlardır.
Reklam
Avustralya’da tavşan veya bülbül yoktur hatta bir zamanlar burada at, inek, koyun ve domuzlar da yoktu. Bu hayvanların hepsi yerleşimciler tarafından getirilmişlerdir. Atı gören birçok yerli çok korkar çünkü bu kadar büyük bir hayvanı daha önce görmemişlerdir. Avustralya’daki en büyük vahşi hayvan kangurudur.
Çin’deki her büyük evde “Ataların Salonu” denen bir oda bulunur. Burada tüm aile, ölmüş olan anne ve babalara, büyük anne ve büyük babalara hatta çok önce yaşamış diğer atalarına tapınır. Bu Atalar Salonunda resim yoktur fakat isimler yazılı tabletler vardır. Aile bu isimlerin önünde eğilir ve tütsü, altın varak yakar.
Ne güldüm buna :D
Bir gün bir Çinliyle yemek yerken yediğim etin ne olduğunu anlamak için tabağımı göstererek, “Meeee, meeee” diye koyun sesleri çıkardım. Çinli bana bakarak, “Havvv, havv” dedi. Daha sonra ne yaptığımı şimdilik anlatmak istemiyorum.
Reklam
Aborjinler hakkında;
Avustralya’nın vahşilerinin ne bir tanrıları ne de bir kralları vardır. Bazı kâfir ülkeler putlarla doluyken Avustralya’nın vahşi kültüründe putlar bulunmaz. Bu vahşiler hayvan gibi yaşar, sadece yemekten, içmekten, avlanmaktan ve dans etmekten hoşlanırlar. Bu vahşilerin evleri yoktur, fırtınalı havalarda birkaç dalı üst üste koyup buna sığınırlar. Bu barınaklarda sadece bir insanın sürünüp ve uyumak için uzanacağı kadar yer vardır. Vahşiler göçebe olduklarından daha iyi kulübeler inşa etmeyi öğrenmek istemezler. Vahşilerin sürekli bir yerden başka bir yere dolaşmalarının sebebi yiyecek aramalarıdır. Nereye gitseler yiyecek arayan vahşiler yemek için kökleri sökerler, otları yolarlar, ağaç oyuklarına saklanan oposum isimli hayvanı avlarlar. Yerli kadınları dünyanın en çirkin yaratıklarıdır. Erkekler canları istediğinde onların kafasına vururlar ve döverek her yerlerini morartırlar.
Bir gün bir Çinliyle yemek yerken yediğim etin ne olduğunu anlamak için tabağımı göstererek, “Meeee, meeee” diye koyun sesleri çıkardım. Çinli bana bakarak, “Havvv, havv” dedi. Daha sonra ne yaptığımı şimdilik anlatmak istemiyorum.
Mezopotamya kelimesinin anlamı iki nehir arasıdır. Burasıİncil’de bahsi çok geçen Dicle ile Fırat Nehirlerinin arsasında kalan ve şu anda Türklere ait olan bir bölgedir. Hz. İbrahim, Tanrı ilk defa çağırarak arkadaşlığını istediğinde bu bölgede yaşamaktaydı. Bölgede dünyanın en eski kentlerinin yıkıntılarıyla doludur. Dicle’nin üstünde Aziz Johanna’nın vaaz verdiği Ninova kenti bulunur. Bu kentin duvarları o kadar kalındır ki üzerlerinden aynı anda üç at arabası yan yana geçebilir. Sapkınlığı nedeni ile Tanrı’nın yok ettiği Ninova bu gün yeşilliklerle kaplı bir tümseğin altında yer almaktadır. Bu tümseği araştırıp kazan bir gezgin Ninova krallarının tahtını ve insanların bir zamanlar taptığı kanatlı boğa ve aslan heykelleri bulmuştur.
Japonya’da imparatora yanlışlıkla olsa bile hakaret eden bir kişinin karnını kılıçla yararak intihar etmesi adettendir. Beş yaşındaki çocuklara bile bu öğretilmeye başlanır. Bu çocuklar eğitilirken gerçekten kendilerini kesmelerine izin verilmez ama nasıl yapacakları öğretilir ki büyüyüp erkek olduklarında kendilerini zarif bir biçimde öldürebilsinler. Her beyefendinin hiç giymediği fakat intihar edeceği o gün için sakladığı beyaz bir elbisesi vardır; her gittiği yere onu da taşır ve ne zaman ihtiyacı olacağını hiç bilemez. Bir beyefendi ölüm emri aldığında arkadaşlarını ziyafete çağırır ve ziyafetin sonunda hükmü imparatorun subayı tarafından yüksek sesle okunur. Daha sonra adam kılıcını çıkarıp karnını deşer ve tam o sırada arkasında duran bir hizmetkâr adamın kafasını keser. Bu tür bir ölüm Japonya’da çok saygı görür ve mükafat olarak intihar eden adamın oğlu adamın saraydaki yerini alır.
Reklam
Sudralar en çok aşağılanan insan topluluğu değildirler. Hiçbir kast’a sahip olmayanlar en çok aşağılananlardır. Bunlara paryalar denir. Bunlar kastını kaybetmiş insanlardır. Kastı kaybetmek çok kolaydır ve bir kez kaybedildiğinde bir daha asla geri kazanılamaz.
Bir Hindu eğer döşeğini koyacak bir tahta somyası, elbiselerini koyacak tahta kilitli dolabı varsa çok zenginden sayılır, evi ise iyi döşenmiş bir ev olarak kabul edilir.
Çinlilerin çalışkan olduğunu söylemek gerekir, çünkü bu insanlar çalışmazlarsa açlıktan ölürler.
Çerkezler çok sebze yemezler çünkü sebzeleri hayvan yemi olarak kabul ederler.
Çinliler yabancılara maymun şeytana bakar gibi bakarlar. Çocuğuna “İşte bir yabancı şeytan (veya Fan Quei)” diyen kadınlara sokaklarda rastlayabilirsiniz.
142 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.