Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

At Çalmaya Gidiyoruz

Per Petterson

En Eski At Çalmaya Gidiyoruz Gönderileri

En Eski At Çalmaya Gidiyoruz kitaplarını, en eski At Çalmaya Gidiyoruz sözleri ve alıntılarını, en eski At Çalmaya Gidiyoruz yazarlarını, en eski At Çalmaya Gidiyoruz yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“İnsanlar onlara bir şeyler anlatmanızdan hoşlanıyorlar, mütevazı ve güven veren bir ses tonuyla yeterince şey anlatırsanız sizi tanıdıklarını sanıyorlar, ama aslında tanımıyorlar, sizin hakkınızda bir şeyler öğreniyorlar sadece, çünkü öğrendikleri şeyler olgular, duygular değil; herhangi bir şey hakkında ne düşündüğünüzü, başınıza gelenlerin ve verdiğiniz kararların sizi nasıl siz yaptığını bilmiyorlar. Onların yaptıkları şey kendi duyguları, düşünceleri ve tahminleriyle boşlukları doldurmak, sizinkiyle çok az ilgisi olan yepyeni bir yaşam yaratmak, böylece artık güvendesiniz. Siz istemedikçe kimse size dokunamaz. Yalnızca kibar olmak, gülümsemek, paranoyakça düşünceleri kafalarından uzak tutmak gerek, çünkü ne tür bir oyun oynarsanız oynayın sizin hakkınızda konuşacaklar, bundan kaçamazsınız ve zaten siz de aynısını yapardınız.”
214 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Yetmişine merdiven dayamış ve hayatta kaybedecek pek bir şeyi kalmamış bir adamın, bir orman kulübesinde inzivaya çekilip geçmişini sorgulayışının hikayesi. Harika doğa tasvirleri arasında çocukluk hatıraları, aile, arkadaşlık ve yaşamla mücadele kavramlarını derin derin düşündüren oldukça güzel bir kitap..
At Çalmaya Gidiyoruz
At Çalmaya GidiyoruzPer Petterson · Metis Yayınevi · 20211,112 okunma
Reklam
"Çalıkuşu” dedi Jon alçak sesle. "İkinci yumurtlayışı." Eğildi, elini yuvaya uzattı, üç parmağını tüyle örtülü yuva ağzından içeri soktu; öyle küçük bir yumurta çıkardı ki, oturduğum yerde bakakaldım. Yumurtayı parmak uçlarının arasında dengeleyerek yakından inceleyebilmem için bana uzattı. Bu minicik, oval topa bakarken, yalnızca birkaç hafta sonra küçük kanatlarıyla en tepedeki dallardan kendini aşağıya bırakıp, içgüdüsüyle ve iradesiyle yerçekimini yenerek, yere çarpmadan yükselebilecek bir kuş olacağını düşünmek başımı döndürdü.
İnsanlar, onlara bir şeyler anlatmanızdan hoşlanıyorlar. Mütevazı ve güven veren bir ses tonuyla yeterince şey anlatırsanız, sizi tanıdıklarını sanıyorlar, ama aslında tanımıyorlar. Sizin hakkınızda bir şeyler öğreniyorlar sadece... Çünkü öğrendikleri şeyler olgular, duygular değil... Herhangi bir şey hakkında ne düşündüğünüzü, başınıza gelenlerin ve verdiğiniz kararların sizi nasıl siz yaptığını bilmiyorlar. Onların yaptıkları şey; kendi duyguları, düşünceleri ve tahminleriyle boşlukları doldurmak, sizinkiyle çok az ilgisi olan yepyeni bir yaşam yaratmak...
"Tam büyümedim" dedim; çünkü çevremde benim anlamadığım, yetişkinlerin anladığı birtakım şeyler olup bittiğini biliyordum, ama yine de çok kalmamıştı, neredeyse büyümüştüm.
Reklam
Yatağımda, yorganın altında uyumaktan başka bir şey istemiyordum. Uyumak, uyumak; artık daha fazla uyuyamayacak hale gelene kadar uyumak...
Lavabonun üzerindeki aynada kendime bakıyorum. Aynadaki yüz, altmış yedi yaşında birinde görmeyi beklediğim yüzden farklı değil. Bu anlamda kendimle barışık sayılırım. "Gördüğüm şey hoşuma gidiyor mu?" bu bambaşka bir soru. Ama bir önemi yok. Kendimi göstereceğim çok fazla insan yok ve tek bir aynam var. Dürüst olmak gerekirse aynadaki yüze hiçbir itirazım yok. Onu tanıyorum, kendimi tanıyabiliyorum. Daha fazlasını da bekleyemem zaten.
Sonra kapı vuruluyor. Kapının vurulmasında bir gariplik yok elbette, çünkü kapı zilim yok...
Kadının ağladığını görebiliyordum ama babam onu öptüğü için ağlamıyordu, babam onu zaten öpüyordu ve o zaten ağlıyordu.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.