Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Atatürk Ve Devrim Kuramları

Emre Kongar

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bir ülke, işçiye daha fazla pay verebilmek için, ulusal gelirinden öteki sınıflara, örneğin kapitalist sınıfa, ayırdığından daha az pay ayırmak zorundadır. Oysa, ülkeyi yöneten sınıf kapitalist sınıftır. Yönetici olan kişilerin, kendi arzularıyla, kendi paylarını sınırlamaları pek de beklenen bir gelişme değildir.
Menim bamam bi dokto okumazsan sana iğne yapacasş
İlkeleri açısından sert, kişisel açıdan hoşgörülü ve bağışlayıcıydı. Atatürk hakkında anlatılanların vurguladığı bir başka gerçek, ilkelerinden ve özellikle devrimlerinden hiç ödün vermediği, buna karşılık, kişisel bakımdan hoşgörülü ve bağışlayıcı olduğuydu. Şu öykü gerek ilkeler, gerekse kişisel bağışlayıcılığı açısından ilginçtir: “Florya
Sayfa 171Kitabı okudu
Reklam
İnsanoğlunun ileri çocukları, gelişmiş teknolojiye sahip toplumlardır. Atomu parçalayan, bilgisayarları üreten ve uzay teknolojisine geçen toplumlardır, insanlığın geleceğini belirleyen toplumlar. Oysa, insanoğlunun çoğunluğu azgelişmiş toplumlar biçiminde yaşamaktadır. Üstelik bunların önemli bir bölümü, yalnız «azgelişmiş» değil. «geri bıraktırılmış» toplumlardır. Yani, insanoğlunun bir bölümü, «gelişmiş ülke» adı altında, başka bölümlerini işgal etmiş ve sömürmüştür. Askeri işgal sonrası kurumlaşan ekonomik sömürü, «gelişmiş ülkelerin bir bölümünü iyice gelişmiş yaparken, sömürge ülkeler de geri bıraktırılmışlığın pençesinden bir türlü kurtulamamışlardır. Örneğin Hindistan halkı açlığın pençesinde kıvranırken, bu ülkeyi sömüren İngiltere, insanoğlunun önünde yeni ufuklar açan «endüstri devrimi»ni gerçekleştirmiştir. Böylece, tüm insanlığın malı olan, «endüstri devrimi>> nde doğu ülkelerinin de büyük payı olmakla birlikte, bu devrimin ürünlerinden en büyük yararı batı ülkeleri sağlamıştır. Teknolojisi ileri olan ülkeler, tüm dünyayı etkileri altına alır. Onların dilleri daha yaygın konuşulur. Kısacası, teknolojisi ileri olan ülkeler, öteki ülkeleri ideolojik açıdan da etkiler. Doğal bilimler de, toplumsal bilimler de daha çok bu toplumların girişkenliğinde ve öncülüğünde gelişir. Çünkü bu toplumların bilime ayırdıkları zaman, para ve beyin gücü, öteki toplumlardan daha fazladır. Sonuç olarak bu toplumların bilimsel üretimleri tüm insanlığı etkiler.
Bir liderin karizması, toplumsal işlevi ile birlikte, ona yakıştırılan insanüstü ya da doğaüstü özelliklerde kişisel olarak da belirlenir. Burada önemli olan nokta, herkesin lidere yakıştırdığı bu insanüstü ya da doğaüstü niteliklerin varlığına liderin kendisinin inanmamasıdır. Çünkü, kendinde insanüstü ya da doğaüstü nitelikler vehmeden bir kişinin, liderliğin önde gelen niteliklerinden biri olan gerçekçiliğini koruyabilmesi olanaksızdır. Şimdi Mustafa Kemal Atatürk'ün karizmasına kişisel açıdan bakalım. Önce, Mustafa Kemal Atatürk'ün gerek doğal yetenekler, gerekse kendini bilinçli olarak hazırladığı sıralarda kazandığı özellikler açısından gerçekten bir insanın sahip olabileceği en üstün ve en seçkin niteliklere sahip olduğunu belirtmeliyiz. Burada, doğanın kendine verdikleri ile, kendi kendini hazırlarken edindikleri, tümüyle birbirini pekiştirmektedir. İşte gerçekten seçkin niteliklere sahip bir kişi olan Mustafa Kemal Atatürk, kazandığı zaferler ve başardığı işlerle de desteklenince, kolayca adeta mitolojik bir kişiliğe büründü. Gerek yaşarken, gerek yaşamından sonra, onun hakkında anlatılanlar, kişiliğinin bütünüyle «karizmatik» bir özellik kazandığının kanıtıdır.
Sayfa 152Kitabı okudu
Öteki odalarda Başka başka resimleri Atamın Atatürk'üm, artık ömrüm oldukça Bu resminle karşımdasın!
Hiç kuşkusuz, toplumları kesin ve net çizgilerle, «geleneksel-çağdaş», «feodal-kapitalist» biçiminde ayırmak son derece zordur. Her toplumdaki egemen üretim biçiminin yanında geçmişin kalıntıları ve geleceğin filizleri olarak, üç üretim biçimine ilişkin ögeler birlikte görülür. Ayrıca, geleneksel değerlerle, çağdaş değerler de aynı anda aynı toplumlarda egemenliklerini sürdürür. Çünkü toplumsal değişme, bir toplumun bütün kesim, sınıf ve kurumlarında, altyapısında ve üstyapısında eşit hızla oluşmaz. Bu nedenle de herhangi bir zaman kesitinde tüm bir toplumda tek bir üretim biçiminin, ya da tek bir özelliğin (geleneksellik gibi) saf olarak egemen bulunduğunu söylemek büyük bir yanlıştır.
Reklam
Atatürk'ün «Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit (yol gösterici, aydınlatıcı) ilimdir, fendir.» sözü hem Türk Devriminin ruhunu, hem de ne denli pozitivizme dayalı olduğunu yansıtmaktadır. Atatürk Devrimleri'nin tohumlarının İttihat ve Terakki dönemindeki «batılılaşma» akımına dayalı çözümlerde yattığı anımsanırsa, pozitivizmin Türk toplumu içindeki sürekliliği daha iyi anlaşılabilir. Bilindiği gibi İttihat ve Terakki ismi bile özellikle o dönemin liderlerinden Ahmet Rıza'nın kişiliğinde simgeleşen bir pozitivizme bağlılığı belirtir. İntizam ve Terakki anlayışı giderek İttihat ve Terakki olmuş ve Atatürk'ün içinde yetiştiği ortamı büyük ölçüde etkilemiştir. (Akşit, 1980: 80). Yazı devriminden layikliğe, layiklikten milliyetçiliğe kadar hemen hemen bütün Atatürk devrimlerinin temelleri İttihat Terakki dönemine kadar gider (Lewis, 1968: 238).
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.