Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Atatürk Ve Devrim Kuramları

Emre Kongar

Atatürk Ve Devrim Kuramları Gönderileri

Atatürk Ve Devrim Kuramları kitaplarını, Atatürk Ve Devrim Kuramları sözleri ve alıntılarını, Atatürk Ve Devrim Kuramları yazarlarını, Atatürk Ve Devrim Kuramları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Günümüzde "Oligarşinin Demir Yasası" diye bilinen ve genellikle gerek kapitalist, gerekse sosyalist sistemlerde, bürokratikleşme eğilimlerinin her türlü örgüt içinde bir azınlığın yönetim ve denetimine gittiği görüşü, 1920 Türkiyesi'nde işlevsel bir niteliğe sahipti.
Sayfa 341
«Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalâlettir. Yalnız ilmin ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının tekamülünü idrak etmek ve ilerlemelerini zamanla takip eylemek şarttır. Bin, iki bin sene evvelki düsturları, şu kadar bin sene evvelki düsturları, şu kadar bin sene sonra bugün aynen tatbika kalkışmak ilim ve fennin içinde bulunmak elbette değildir.»
Sayfa 498Kitabı okudu
Reklam
Türk Devrimindeki karşı-emperyalist ilkenin, soyut ve lafta kalan bir ilke olmadığını, «düşman işgali» gibi son derece somut olaylara dayandığını belirtmeliyim. Kurtuluş Savaşı sırasında çeşitli görevlerde bulunmuş olan Halide Edip, Yunanlıların yaptığı zulmü incelemek ve saptamakla görevli bir komisyonda çalışırken, bir gözlemini şöyle
Sayfa 462Kitabı okudu
Türkiye, uçağı, televizyonu, bilgisayarı olan bir «geri teknoloji» ülkesi durumuna düşmüştür.
Sayfa 440Kitabı okudu
“Ne şairâne mevsimdi eskiden sonbahar Bahçeleri talan ederdi bir deli rüzgardı Kırılan dal düşen yaprak şaşkın uçan kuşlar Eskiden sonbaharın bir güzelliği Gel gör ki Atatürk'ün ölümünden bu yana Sonbahar dahi bir başka geliyor Vatan gerçeklerini hatırlatıp insana Türk yüreklerimizi burka burka geliyor.” Cahit Sıtkı Tarancı “Atatürk’ü Düşünürken”
Sayfa 433Kitabı okudu
«Bir milletin doğrudan doğruya hayatıyla alakadar olan, o milletin iktisadiyatıdır. Tarihin ve tecrübenin teksif ettiği bu hakikat bizim milli hayatımızda ve milli tarihimizde tamamen mütecellidir. Hakikaten Türk tarihi tetkik olunursa itila, inhitat esbabının iktisadi mesailden (yükselme ve çökme nedenlerinin iktisadi sorunlardan) başka bir şey olmadığı derhal anlaşılır.» Mustafa Kemal Atatürk
Sayfa 428Kitabı okudu
Reklam
Atatürk tarihte ve dünyada layık olduğu yere gereğince oturtulamamıştır.
Sayfa 423Kitabı okudu
«Kemalizm'i memleketimizin ve bütün gelişmekte olan ve milli kurtuluş hareketlerini yapmış olan memleketler için 'en ileri' fikir sistemi olarak tedvin etmedikçe (derleyip toparlamadıkça) gençlik daima sağa sola bocalıyacaktır.»
Sayfa 423Kitabı okudu
Bir «milliyetçilik» eylemi, bir toplumun, üretim biçimi bakımından bir üst aşamaya geçmesine yönelikse, o toplumun, dünya toplumları içinde, öteki uluslarla birlikte eşit yerini almaya çaba harcıyorsa, hiç kuşkusuz «ilerici» bir eylemdir. Buna karşılık, «milliyetçilik» adı altında sergilenen bir eylem, bir toplumu olduğu üretim aşamasında tutmaya
Sayfa 409Kitabı okudu
Atatürk, her başarısının kendisine değil, millete ait olduğunu vurgulamaya özel bir özen göstermiştir. Hatta askeri zaferleri bile doğrudan doğruya millete mal etmiştir. Ayrıca en umutsuz zamanlarda gerek verdiği nutuklarda, gerekse özel konuşmalarda, tek dayanağının Türk milleti olduğunu vurgulamıştır. Bir büyük liderin alçakgönüllülüğü gibi görünen bu davranışın altında, aslında son derece bilinçli ve planlı bir «millet» yaratma, «millet» kavramını, Osmanlı'nın «ümmet» kavramına karşı ön plana çıkarma çabasını görmemek olanaksızdır.
Sayfa 408Kitabı okudu
Reklam
Cahillere karşı:
Hayret, hayreti uzma (Böyle vaziyetlerde daima kullandığı kelimelerden...) Bu ne sakat düşüncedir, bu nasıl zihniyettir.
Sayfa 405Kitabı okudu
«İrade ve hakimiyetin kaynağı millettir. Bu irade ve hakimiyetin, devletin vatandaşa ve vatandaşın devlete karşılıklı vazifelerinin hakkiyle ifasını tanzim yolunda kullanılması Partice büyük esastır. Kanunlar önünde mutlak bir müsavat kabul eden ve hiçbir ferde, hiçbir aileye, hiçbir sınıfa, hiç bir cemaate imtiyaz tanımayan ferdleri halktan ve halkçı olarak kabul ederiz. Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan mürekkeb değil ve fakat ferdi ve içtimai hayat için iş bölümü itibarile muhtelif mesai erbabına ayrılmış bir camia telakki etmek esas prensiplerimizdendir. Çiftçiler, küçük sanayi erbabı ve esnaf, amele ve işçi, serbest meslek erbabı, tüccar ve memurlar Türk camiasını teşkil eden başlıca çalışma zümreleridir. Bunların her birinin çalışması, diğerinin ve umumi camianın hayat ve saadeti için zaruridir. Partimizin bu prensible istihdaf ettiği gaye sınıf mücadelesi yerine içtimai intizam ve tesanüd temin etmek ve birbirini nakzetmeyecek surette menfaatlerde ahenk tesis eylemektir. Menfaatler, kabiliyet ve çalışma derecesiyle mütenasib olur.» (CHP, 1935 a:59)
Sayfa 402Kitabı okudu
«Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve izmihlal vardır. Her terakkinin ve kurtuluşun anası hürriyettir.» Mustafa Kemal Atatürk
Sayfa 398Kitabı okudu
Atatürk’ün Laiklik Anlayışı
Atatürk laiklik ilkesini, ileri sürülen bazı görüşlerin tersine, siyasal olduğu kadar, toplumsal bir yaklaşım olarak da benimsiyordu. Amaç, hukuk, eğitim, kültür alanlarını dinsel dogmaların denetiminden kurtarmaktı. Karal'ın da çok iyi belirttiği gibi, «Atatürk'e göre laiklik, geniş anlamıyla, sosyal özgürlük problemidir.» Aslında
Sayfa 396Kitabı okudu
Zamandizinsel (kronolojik) olarak, altı ok'un ilk ilkesi TBMM'nin kurulmasına, saltanatın kaldırılmasına ve Cumhuriyetin ilanına koşut bir biçimde Cumhuriyetçilik olarak düşünülebilir. Fakat halkçılık ve laiklik ilkeleri olmadan Cumhuriyetçilik düşünülemez. Mustafa Kemal Paşa, Meclis'in ilk açılışında, bir Anayasaya esas olmak üzere önerdiği ilkelere, «halkçılık programı» demiştir. Böylece, Halife Sultan'ın dinsel geleneksel otoritesine karşı, ulusal egemenlik için, Meclis'i kurarken, onu «halkçılık» ilkesi çerçevesinde örgütlemeye çalıştığını belirtmiştir. Aynı anda, otoritesini dinden almayan bir Meclis'i ulusun en yüksek egemenlik organı saydığından laiklik konusunda da önemli bir adım atmış oluyordu. Bu nedenle, altı ok arasında uygulamaya ilk aktarılan ilke, dinden bağımsız biçimde kurulmuş olan TBMM'nin açılışı ile, laiklik ilkesi olmuştur.
Sayfa 393Kitabı okudu
74 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.