Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atlas - Sayı 337 (Mayıs 2021)

Atlas Dergisi

Atlas - Sayı 337 (Mayıs 2021) Sözleri ve Alıntıları

Atlas - Sayı 337 (Mayıs 2021) sözleri ve alıntılarını, Atlas - Sayı 337 (Mayıs 2021) kitap alıntılarını, Atlas - Sayı 337 (Mayıs 2021) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
KAYIP ALTIN ŞEHİR BULUNDU Eylül 2020’de başlayan kazılar sonuç verdi; Mısır arkeolojisinin deneyimli ismi Zahi Hawass geçen ay Luksor yakınlarında “kayıp altın şehri” bulduklarını açıkladı. Mısır’da bugüne kadar ortaya çıkarılan en büyük antik kent olan Aten’in yükselişi, antik Mısır’ın en güçlü firavunlarından, İÖ 1391-1353 arasında hüküm süren III. Amenhotep dönemine tarihleniyor ve imparatorluğun en zengin döneminde yaşayan Mısırlıların gündelik hayatını gözler önüne seriyor. Johns Hopkins Üniversitesi Mısır Bilimi Profesörü Betsy Brian’a göre bu keşif, Tutankhamun’un mezarının bulunmasından bu yana Mısır arkeolojisindeki en önemli zirve. Şehir oldukça iyi korunmuş durumda ve arkeologların tabiriyle, “arkeolojik katmanları eski sakinleri tarafından sanki dün bırakılmış gibi duruyor.” Hawass, “Burası, Mısır’ın en büyük idari ve endüstriyel yerleşimiydi” diyor. Tarihçilere göre şehir en az 3 bin yıl önce terk edildi ve Amarna’ya taşındı, bunun nedeniyse bilinmiyor. Çalışmalar yeni buluntulara gebe, ancak alan o kadar büyük ki, bu çok uzun sürecek gibi.
Reklam
KIRMIZI ORMAN VE DOĞANIN HÜCUMU Yaşam da ölüm kadar inatçı... Radyoaktif balçık kaplı nehirde yaşamaya devam eden balıklar, asfalt çatlaklarından fırlayan bitkiler, çılgınca büyüyen ağaçlar ve Çernobil ormanlarını mesken tutan yaban hayvanları bize bunu söylüyor. Dozimetrenizi camdan dışarı tutun, diyor Pavlo. Çamların pas rengi aldığı bir arazideyiz. Yol kenarındaki çıplak topraklara üçgen biçimli radyasyon uyarı levhaları saplanmış. Dozimetrenin 0.10 ve 0.30 mikrosievert arası gidip gelen ekranı 6.57’ye fırlıyor. Ünlü Kırmızı Orman burası. “Bu orman, kazayı takip eden ilk üç ayda nükleer serpintiye maruz kaldı. Radyoaktif kirlilik öyle şiddetliydi ki yaklaşık bir yıl içinde çam ağaçları öldü ve klorofil üretimi durduğu için iğneleri pas rengini aldı. Bir orman öldü.” Böyle diyor 20 yıldır bölgede çalışan Çernobil Radyoekoloji Biyosfer Rezervi araştırma birimi şefi Denis Vishnevskiy. 1987’de başlıbaşına bir radyasyon kaynağı olan Paslı Orman’ın özellikle ulaşım ağı çevresindeki bölümü buldozerlerle yıkıldı, parçalandı ve gömüldü. “En dramatik olaylar ilk iki yılda yaşandı” diyor Vishnevskiy. O dönem fareler ortadan kayboldu, kuşlar ziyaretlerini azalttı. Bölge halkının anlatımlarına göre, ilk birkaç gün arılar kovanlarından çıkmadı. Solucanlar öyle derinlere indi ki, balıkçılar yem yapmak için boşuna toprağı kazıp durdu. Hayvanlar ancak üç yıl sonra geri dönmeye başladı. 1990’ların sonunda kurt ve geyik gibi büyük hayvanlar da bölgede tekrar görülür oldu.
KRİPTO PARA ENERJİ CANAVARI Kripto para, koca bir ülkeden daha fazla elektrik tüketebilir mi? Cambridge Üniversitesi’nin analizlerine göre, evet, Bitcoin’in yıllık enerji tüketimi Arjantin’den daha fazla. Buna göre yılda 121.36 terawatt saat (TWh) elektrik tüketen Bitcoin, Arjantin (121 TWh), Hollanda (108.8 TWh) ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni (113.20 TWh) geride bıraktı, Norveç’i de yakalamak üzere (122.20 TWh). Kripto paradaki esas enerji kalemini “kazıma” faaliyeti oluşturuyor. Bu işlem için bilgisayarlar kripto para ağına bağlanıyor ve kullanıcıların alım satım işlemlerini onaylamak için gereken hesaplamaları yapıyor. Kullanıcılar Bitcoin’e akın ettikçe daha fazla makine devreye giriyor ve enerji tüketimi artıyor.
UZAY TURİSTLERİ YOLA ÇIKIYOR Uzay yolculuğu konusunda çalışan özel şirketlerden Blue Origin, Nisan ayında önemli bir deneme gerçekleştirdi. Her şey yolunda giderse bu sene içinde ilk uzay turistleri kısa süreliğine de olsa uzaya çıkıp geri gelme deneyimi yaşayabilir. Neredeyse her hafta SpaceX’in uydu fırlattığını duyuyoruz. Bunun yanında deneysel amaçlı üretmeye çalıştığı, gelecekte Ay, hatta Mars gibi uzak hedeflere insan taşıyacak araçlarının testlerini (son zamanların en pahalı havai fişek gösterisi şeklindeki Starship roketlerini patlamalarını!) izliyoruz. Elbette uzaya gitme planları olan tek özel şirket SpaceX değil, başkalarının emeklerini de unutmamak gerek. Sessiz, derinden ama emin adımlarla yürüyen Blue Origin de onlardan biri. SpaceX’den iki yıl önce 2000 yılında kurulan şirket, Amazon’un sahibi Jeff Bezos’un oyuncak şirketlerinden biri olarak işe başlamıştı. Milyarder Bezos belki kendi çocukluk hayalini gerçekleştirmek istemişti. Ama artık şirket büyüdü ve bugün binlerce çalışanı olan bir uzay şirketi haline geldi. 14 Nisan 2021’de yapılan New Shepard roketinin NS-15 numaralı 15’inci test fırlatması, Blue Origin’in ticari uzay çalışmaları açısından önemli bir kilometre taşıydı. Test sonucunda manken taşıyan altı kişilik kapsülünü 106.3 kilometre yukarıya taşıdı ve hem roketi dikey inişle geri indirdi, hem de gelecekte insan taşıyacak kapsülü sağlam şekilde paraşütlerle yere kondurdu. Rokette insan yoktu, ama bu testi sanki insan taşıyormuş gibi bütün prosedürleri tek tek uygulayarak gerçekleştirdiler.
Reklam
ZAFERİN KADINLARI Çanakkale Muharebeleri cephede askerin, cephe gerisinde kadınların gayretiyle kazanıldı. Osmanlı’da kadınlar ilk kez erkeklerle aynı toplumsal rolleri paylaşıyordu. Kimi ailesinin geçimini sağlamak, kimi de cepheden gelen yaralılara bakmak için çalışmaya başladı. Bu ortamda bir avuç aydın Türk kadını da çeşitli örgütlenmelerle hemcinslerini harekete geçirdi. Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla kadınlar savaşın açtığı yaraları iyileştirmek ve orduya destek vermek için seferber olurken, aynı zamanda Osmanlı toplumunda bir ilk yaşanıyordu. Kadınlar savaş sırasında ilk kez sanayide, ticarette ve çeşitli hizmet alanlarında çalışmak durumunda kalmıştı. Çukurova’da pamuk, Karadeniz’de tütün, Ege’de üzüm ve incir üretimi yapılan tarımsal işletmelerde, vergi dairelerinde, posta, telgraf ve telefon hizmetlerinde, maliyenin değişik birimlerinde ve sağlık hizmetlerinde kamu kuruluşları kadınlara kapılarını açtı. Çeşitli gazete ve dergilerde yazarlık yapan kadınlar da halkı bilinçlendirmek için yazılarına ve konferanslarına devam ettiler. Bu aydın ve teşkilatçı kadınlar, diğer kadınları da harekete geçirmeyi başardılar.
ATEŞ DAĞLARI İzlanda, İtalya, Endonezya, St. Vincent Adası ve Japonya... Son aylarda dünyanın farklı köşelerinde volkanik aktiviteler artar gibi görünse de aslında gezegenimizde günde ortalama 20 volkan püskürüyor. Ve Dünya yüksek sesle bize şunu söylüyor: “Ben hâlâ enerji üretiyorum.”
EL DEĞMEMİŞ BİR AVUÇ TOPRAK KALDI DÜNYANIN KAÇTA KAÇI BOZULMAMIŞ halde kalabildi? Yeni bir araştırma, uydu görüntülerini esas alan ve bu doğrultuda yüzde 20 ve yüzde 40’lık varsayımlarda bulunan önceki çalışmalara rahmet okutuyor: Dünyanın sadece yüzde 2 ve 3’lük karasal alanı ekolojik olarak “bozulmadı”. Cambridge merkezli Anahtar Biyoçeşitlilik Bölgeleri’nin (KBA) araştırması, “bozulma” kriteri olarak insan etkisinden (yerleşim, yol, ışık ve gürültü kirliliği) uzaklığı değil, söz konusu habitatlardaki avcılığa, ya da istilacı türler ve hastalıklara bağlı orijinal tür kayıplarını esas alıyor. Üç farklı veri setine dayalı araştırmaya göre, bozulmamış alanlar şöyle: Rusya’nın doğusu, Kanada’nın kuzeyi, Alaska, Amazon Havzası, Sahra Çölü’nün bazı bölümleri ve Kongo Havzası. Ama hâlâ az da olsa bir şans var. Fil ve kurt gibi anahtar türlerin küçük bir bölümü doğaya geri kazandırılabilirse, toplam yüzde 2-3’lük bozulmamış alan yüzde 20’ye çıkarılabilir.
ÇERNOBİL’İN ÇEKİM GÜCÜ “Bölge doğanın bir parçası. Bu yüzden içinde umut barındırıyor.” İz Sürücü (1979) - Andrey Tarkovski Kiev’den Çernobil’in radyoaktif kirliliğe uğramış özel Dışlama Bölgesi’ne ilerliyoruz. Sürücü koltuğunun yanına radyasyon düzeyini ölçen dozimetreler yerleştirilmiş. Onlara Çernobil’de ihtiyacımız olacak. Fakat bu küçük sarı cihazlar daha Kiev’de bip’lemeye başlıyor. “Gama ışınları” diyor rehberimiz Pavlo Vilçinskiy, “etrafımızı saran şehirden bize ve bu alete ulaşıyorlar.” 0.10 μSv/s değerini gösteriyor cihaz. Yani her şey gayet normal. Önümüzdeki iki gün içindeyse bu değerin birkaç yüz katına kadar çıktığını göreceğiz. Nihayetinde, Ukrayna’nın kuzeyinde Lüksemburg büyüklüğünde bir alana yayılan, yeryüzünün en kirli toprak parçalarından birine gidiyoruz. Fotoğrafçı arkadaşım Serkant Hekimci ve Ukrayna İstanbul Başkonsolosluğu’nu temsilen bize eşlik eden İgor Pasynchuk 1979 yapımı bir bilimkurgu filminden bahis açıyor yolda: Andrey Tarkovski’nin İz Sürücü’sü. Bir iz sürücünün, bir yazar ve bir profesörü yasaklı Bölge’ye sokmasını anlatıyor ve izleyicisini varoluşsal sorularla baş başa bırakıyor bu başyapıt... Çernobil nükleer faciasından yedi yıl önce yansıyor aslında beyazperdeye. Fakat onu gelecekte izleyecek olanlar, Çernobil’i önceden haber verdiğini söyleyecek. Oysa bambaşka bir faciaya dayanıyordu bu film.
Reklam
TÜRKİYE’DE AKTİF VOLKAN VAR MI? Türkiye, sanılanın aksine birçok aktif volkana sahip. Bir volkanın aktif kabul edilmesi için son 10 bin yılda bir kez püskürmüş olması gerekiyor. Süphan yaklaşık 10 bin yıl önce, Nemrut 1441 ve 1443 yıllarında, Ağrı 1840 yılında ve Tendürek 1855 yılında aktif hale geçmiş. Nemrut’un kuzeyinde yer alan Kantaşı mevkiinde 1441 ve 1443 yıllarında meydana gelen çatlaktan çıkarak aşağı akan lavlar sanki her şey dün yaşanmış gibi duruyor. Yine İç Anadolu’da Erciyes, Hasan Dağı, Karadağ ve Karacadağ, Ege’deki genç volkanlar her an aktif hale geçebilecek potansiyele sahip.
ÇERNOBİL TURİZMİ Çernobil Dışlama Bölgesi girişinde verilen biletin üzerinde şöyle yazıyor: “Bölge bir eğlence parkı değildir.” Çernobil turizmi, hassas ve saygılı olmayı, burada yaşananları unutmamayı gerektiriyor. Bu trajedinin birkaç kilometre uzağında, özel bölgenin Dityatki köyü sınırlarında kalan ana girişindeyse bambaşka manzaralar yaşanıyor. Üzerlerinde radyasyon işaretleri bulunan dikkat çekici turistik dükkânlarda, Çernobil yazısı işlenmiş el örgüsü çoraplar, atkılar ve türlü aksesuar satılıyor. Gaz maskesi takılmış cansız mankenler, kaza sonrası nükleer enkazı kaldıran görevliler gibi giydirilmiş. Coca Cola logosunun Çernobil adaptasyonu olan bir kırmızı tişörte takılıyor gözüm, şu yazıyor üstünde: “Çernobil’in tadını çıkar, sonra ölürsün.” HBO yapımı Çernob¬l (2019) dizisinin yayınlandığı yıl bölgeyi 120 bin turist ziyaret etmiş. Ziyaretçiler arasında Türkler de var ama “en çok İngilizler geliyor” diyor SoloEast Travel’dan rehberimiz Pavlo Vilçinskiy, “onu Tayland, Japonya gibi Asya ülkeleri izliyor. Avustralya’dan, hatta Hawaii’den gelenler bile var.” Üç yıldır bu işi yapan Pavlo’nun babası, santralın cehennemi yaşadığı günlerde atıkları kaldıran tasfiye görevlilerinden biriymiş. İşi gereği özel bölgeye yüzlerce kez girip çıkmış Pavlo. “Sağlığın nasıl?” diye takılıyorum. “Şu ana kadar bir sorun yok” diyor gülerek.
TRANS ALADAĞLAR Orta Toroslar’ın anıtsal silsilesi Aladağlar. Dimdik zirveler, dağ sırtları, derin vadiler, sürpriz pınarlar dünyası. Ersin Demirel, dört günlük bir yürüyüşle bu görkemli coğrafyayı az denenen bir rotadan, kuzeydoğu-güneybatı hattından kat etti. Niğde’nin Maden Boğazı’ndan başlayan yürüyüş, Kayseri’nin Gökoluk Yaylası’nda sona erdi. Oğlakların cılız melemesinin, ateş böceği gibi parıldayan yıldızların, eski kervanların hatıralarının ve Yörüklerin eşlik ettiği büyük bir yol öyküsü... Sessizliği yırtan çıngırak ve havlama sesleriyle uyanıyorum. Fermuarı indirip çadırımın kapısını aralıyorum. Zifiri karanlığı bir fener aydınlatıyor. Yörükler sabaha karşı üçte, sürüyü tepelere çıkarıyor telaşla. Dondurucu ayaza aldırmadan işe koyulmuşlar. Hayvanlar gündüzün dayanılmaz sıcağından etkilenmeden rahatça otlasınlar diye her gece bu işi tekrarlıyorlar. Çıngırak sesleri uzaklaşırken uyku tulumuma daha bir sıkı sarılıyorum. Kuşkusuz hiçbir meslek kolay değil, ama Aladağlar’ın 3 bin metre yüksekliklerinde, her türlü olanağın uzağında, sözcüklerle ifade edemeyecek kadar zahmetli bir iş çobanlık… Yaşam ve ötesine dair düşlerin kurulduğu bu ıssız yerde, Yörüklere bir kez daha saygı duyuyorum.
Bütün Alıntılar
1500 Dünya üzerindeki aktif volkan sayısı 40 Hüzün nedeniyle kapalıyız 57 Aladağlar Milli Parkı, bin 500’den fazla bitki türüne ev sahipliği yapıyor. 76
3 MADDEDE VOLKAN TURİZMİ 1.VOLKAN ZIYARETI Volkanlar aktif hale geldikleri andan itibaren tehlikelidir ve aktivite başladıktan sonra bölgeye kimse girmemelidir. İzlanda’da gördüğümüz manzaralar şöyle yorumlanabilir: İzlanda ada olarak zaten bir volkandır. Tam ortasından geçen Orta Atlantik Sırtı (büyük bölümü sular altında bulunan bir sıradağ kümesi), Kuzey Amerika Levhası ve Avrasya Levhası’nı birbirinden uzaklaştırır, adayı ikiye ayırır ve bolca volkanik aktivite yaratır. Adada bu faaliyetler o kadar kanıksanmıştır ki, lav çıkışı bile sıradan hale gelmiştir. 2.GAZ ZEHIRLENMESI Volkanlardan çıkan gazlar aslında zehirlidir ve ölümcül olabilirler, ancak zarar vermeleri için belirli bir yoğunluğa ulaşmaları gerekir. Volkanik aktivitelerde sülfürdioksit, karbondioksit, karbonik asit ve hidrojen sülfür gibi gazlar açığa çıkar. Örneğin, Nemrut kalderası içindeki bazı bacalardan çıkan gazlar belli bir oranın altında olduğu için sorun yaratmaz. Ancak gaz çıkışlarındaki aşırı artış, kaldera içindeki canlılara zarar verebilir. Volkanların uzun tarihi, bu gazlardan kaynaklanan ölümlere dair yüzlerce olay barındırır. 3.LAVLARLA YAKIN TEMAS Lavlar sadece temasla zarar verir, çünkü çok sıcaktır. Ancak çok yavaş oldukları için lavlardan kaçmak kolaydır. Bir volkanik aktivite sırasında çıkış merkezine ve lavlara uzak durmaya özen göstermek gerekiyor. Doğanın şakası olmaz. Magmadan gelerek biriken gazlar aniden açığa çıkarsa birçok kişi boğularak hayatını kaybedebilir. Ayrıca volkana yakın olanların ani bir patlamayla yaşamını kaybettiği acı olaylar da yaşanmıştır.
17 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.