Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hüseyin Nihal Atsız'ın Hayatı, Fikirleri ve Romanları Üzerine Bir inceleme

Atsız Bey

Cihan Özdemir

En Beğenilen Atsız Bey Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Atsız Bey sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Atsız Bey kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Semavi dinlerin din ulularına karşılık, Atsız'ın Türkçülük inancında da "kutsal önderleri" (Mete, Atilla, Kür Şad, Bilge Kağan...) vardır. Ruh Adam romanının kahramanı Selim Pusat'ın (Bu ad, Atsız'ın birçok makalesinde kullandığı bir takma addır), romanda Mete'nin adının geçtiği her bölümde saygılı bir tavırla esas duruşa geçmesi, alelade bir saygının ötesinde, "kutsal kişilikler" e karşı gösterilen bir "tazim" niteliği arz eder. Atsız'ın Türklüğün bu "büyük /kutsal" tarihi şahsiyetleri hakkında yazdığı pek çok makalede ve şiirde de onların "yücelikleri" ni göstermeye ;her birini model şahsiyetler olarak sunmaya çalıştığı görülmektedir.
Çok sevdiği askerlik mesleğinden atılmasına gerekçe teşkil eden olay, Atsız'la sürekli uğraşan "Bağdatlı Mes'ud Süreyya Efendi" adlı bir mülazım(teğmen) ın kasdi bir şekilde lüzumsuz bir yerde istediği selamı vermemesidir.
Reklam
"İslam Birliği ve kardeşliği kuruntudur. Dinin baş unsur olduğu çağlarda bile gerçekleşmemişti. Bundan sonra, (Araplarla) araya bu kadar ihanet ve düşmanlık girdikten sonra, asla gerçekleşmeyecektir. Gerçekleşecek olan birlik İslam Birliği değil, Adalar Denizi'nden Altaylar'ın ötesine kadar Türk Birliği olacaktır."
"Böyle yapılmaz da her nahiyede lise, her şehirde fakülte açmak yoluna gidilir, bütün lise mezunlarını üniversiteye alacağız dıye bula bula mektupla öğretim yapmaya kalkışılır, bir köyün iki üç yüz çocuğunu tek öğretmenle idare etmeye bakılırsa sonuç berbat olur. Bugün Türkiye nüfusunun %70'i okuyor ama buna okuma denemez. Yazı işaretleri şöyle dursun, yanlışsız satır yazamayan insanlar, büyük harfin nerde kullanılacağını bilmeyen üniversiteliler varken Milli Eğitim başarı sağlayamamış demektir. Başarı için, bugün bol bol ziyan edilen başarılı adamları su başlarına getirip sert tedbirler almak ve daima "Türkçü" kafa ile düşünmek lazımdır."
Bu vatanın sahibi benim! Sen burada sığıntı olduğun halde bana vatan haini diyorsun. Sen vatanın ne olduğunu biliyor musun? Vatan suçlulardan alınan rüşvet değildir. Vatan ataların kılıcıyla alınan ve kanla korunan topraklardır. Senin atalarından bu toprak için ölmüş kimse var mı? Ben sana cevap vermeğe mecbur değilim.
Sayfa 239Kitabı okudu
"Milletin temeli ahlaktır. Ordu, bilgi, teşkilat gibi şeyler ahlaktan sonra gelir. Gerek Türk milleti olsun, gerek başka milletler olsun, ahlakça yüksek oldukları zaman gelişip büyümüşler;ahlak sağlamlıkları bozulduğu zaman da çürüyüp dağılmışlardır."
Reklam
Atsız'a göre "... sosyal bir müessese olan din, hayatla birlikte yürür. Onu donduran, hayatın icaplarına uydurmayarak toplumu geri bırakan yobazlardır."
..., başının üstünden ayrılmayan bu meş'um el, nedense onu sağ bırakmıştır. Acılarıyla başbaşa yaşasın, her gün biraz daha ölsün diye... Hayat, hiç de adil değildir.
Sayfa 155Kitabı okudu
"Türk ülküsü, Türk büyüklüğü ve Türk kudreti isteği ve inancıdır. İnancın ne büyük ruhi amil olduğunu anlatmaya lüzum yok. İmanla, ümitsiz hastalar bile iyileşiyor." Bir ülkünün çevresinde toplanmak ve onun için ölümü göze alarak savaşmak ne güzel şeydir. İnsanlar, ancak ülkü ile hayvanlardan ayrılabiliyorlar. Milli bir ülkü olmadıktan sonra, insanın hayvandan ne farkı kalır. Hayvan, ölümden ve ızdıraptan kaçar, kuvvetliden korkar. Ölümden korkmayan, ıstıraptan kaçmayan, kuvvetli ile savaşı göze alan yaratık, ancak ülkücü insandır: Bir zamanlar, insanları hayvan olmaktan kurtarmak için çalıştı, onlara Tanrı'dan öğütler verdi. Bugünkü ülküler, tamamıyla millidir. Dini inancı da içine almış olan milli ülkü, insanları sürükleyen, güçlendiren ve asilleştiren bu duygu ve düşüncedir. "
"Türkçülük, Atsız'ın kişisel evreninin ruhu gibidir." de denebilir. Bu ruh, onun zihin ve gönül evreninin her alanına nüfuz etmiş, her köşesini kaplamıştır.
Reklam
"Biz milli ahlaktan ne anlıyoruz? Biz milli ahlaktan şunu anlıyoruz: (...) Halkımız için zararlı olan her şeyi karşılamak, çarpışmak ve yenmek. Bunları bir cümle ile hülasa edersek: Millet yolunda çalışmak, onun için yaşamak ve onun için ölmek."
"Tasavvuf ; Doğunun, Batının bütün din ve felsefelerinin karmasıdır. Biraz eşelerseniz tasavvufun İslam aleyhtarı noktalarını da yakalarsınız. Yunan felsefesinden, Budizmden vesaireden gelen unsurlarla Tanrılık iddiasına kadar kalkan mutasavvıflar malumdur. "Mansur" bu çılgınların en tanınmışıdır. Müslümanlık, başka din erbabına zulme tervic etmezse de "Hak din İslamiyetir." düsturu ile bu meseleyi kesin şekilde çözüp atar. Halbuki tasavvufta bütün dinler birdir. Bunu Yunus Emre şu beytiyle dile getirmiştir: Yetmiş iki millete bir göz ile bakmayan Halka müderris olsa hakikatta asidir. "
Onlar, periyodik olarak yaptıkları kabine toplantılarında halkın gündemiyle ilgisi olmayan "tuhaf" konuları görüşür;garip kanunlar çıkartırlar. Hepsi de bencil, çıkarcı, birbirlerinin yüzüne gülerken arkasından kuyusunu kazmaya çalışan, gülünç konularda birbiriyle tartışan ve mevkilerini korumak için her an İnönüyü memnun etmeye çalışan, her türlü milli değere yabancılaşmış hatta düşman hale gelmiş, düşmanlarla dost olmuş, zevk-u-safa içinde yaşamaya alışmış kişiler olarak takdim edilir.
Sayfa 283Kitabı okudu
Atsız'a göre "Türkçülük yolu" kutsaldır;çünkü sonunda, "Tanrı dağı" gibi kutsal bir mekana ulaşmak ve orada ulu kişi Kür Şad ile buluşmak nimeti vardır: Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz ; Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı dağına. O sarayda bulunca tanrılaşan erleri Artık gözüm arkaya bir daha dönmeyecek. Hepsı sussa da "Kür Şad" uzatarak elini: "Hoş geldin oğlum Atsız, kutlu olsun! diyecek.
Atsız'ın açık mektuplarıyla başlayan ve mahkeme safahatı boyunca gerek mahkeme salonlarında, gerekirse dışarıda - sokakta ve gazete sütunlarında- gittikçe alevlenen olaylar, Atsız'la Sabahattin Ali arasında ki hukuki davanın sosyal bir vehçe kazanmasına sebep olmuştur. Özellikle, 3 Mayıs günü, Hükümetin yönlendirmesiyle hareke geçen polis teşkilatının, Atsız lehine, Sabahattin Ali ve "komünistler" aleyhine gösteri yapan Türkçü gençleri şiddet kullanarak ve tutuklsmalarda bulunarak sindirmeye çalışması, bu günün hafızalara kazılmasına ve Türkçüler arasında "3 Mayıs Türkçüler Günü" adıyla her yıl anılan özel bir gün niteliği kazanmasına yol açmıştır.
42 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.