Avrupa ve Tarihsiz Halklar
Eric R. WolfAvrupa ve Tarihsiz Halklar Sözleri ve Alıntıları
Avrupa ve Tarihsiz Halklar sözleri ve alıntılarını, Avrupa ve Tarihsiz Halklar kitap alıntılarını, Avrupa ve Tarihsiz Halklar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yeni bir perspektif geliştirmenin karşısındaki en büyük engel uzmanlaşma gerçeğinin ta kendisinde yatar. Bu gerçeğin bir tarihi vardır ve bu tarih önemlidir, çünkü bir çok akademik disiplin varlıklarını ana disiplinleri olan ekonomi politiğe karşı geliştirdikleri ortak isyana borçludur.
Ekilebilir ve geliştirilebilir tarım arazisi dağılımını çöllerin ve bozkırların dağılımıyla karşılaştırdığımızda belirgin bir zıtlık ortaya çıkar. Kurak kuşak aralıksız devam etmektedir; ekilebilir araziler ise düzensiz ve adacıklar halindedir. Pastoral koridor merkezkaç hareketine yol açıyordu: Parça parça olan ekilebilir bölgeler insanları merkeze, kendi köylerine doğru çekiyordu. Bozkır ile ekili alan arasındaki bu karşıtlık bazen pastoral yaşam sürenler ile köylüleri bölerek, bazen de onları etkileşim içine sokarak Eski Dünya'daki insan faaliyetlerine şekil verdi.
1400'de Dünya
Etkili bir komutanlık altında büyük, hareketli savaş birlikleri oluşturabilme yeteneği savaş zamanlarında göçebelerin işine yarıyordu ama barış sırasında da sorunlara yol açıyordu: Fethedilen hakları savaştaki etkililiklerinde azalma olmaksızın sürekli olarak yönetmelerini zorlaştırıyordu. Çinlileşmiş Khitan Ch'u-ts'ai'nin Cengiz Han'ın ardılı Ögeday'a, "İmparatorluk at sırtında yaratıldı ama at sırtında yönetilemez," dediği söylenir. Bu nedenle, pastoral fatihler fetihlerini pekiştirmek için genellikle alt ettikleri halkların yönetim modellerini benimsiyorlardı.
Sayfa 46 - Pastoral Göçebeler
Kast sözcüğünün Hintçedeki kökü doğurmak anlamındaki jan sözcüğünden gelen jati'dir; sözcüğün ortak bir soydan gelme çağrışımı vardır. Bu ortak soy kavramı çeşitli düzlemlerde kullanılabilir: Geniş aile, soy, yerel düzlemde aralarında bağ olan soylar, bir bölgedeki soylar grubu ve (en altlarda yer alan Dışlanmışlar veya Dokunulmazlar kategorisi hariç bütün birimleri dört hiyerarşik basamak olarak sınıflandıran) varna üst kategorisi. Kullanılacak düzlem, herhangi bir bağlamda söz konusu olan çıkarlara bağlıdır. Düzlemler belli bir durumdaki benzerlik ve ittifakları göstermek için birleştirilebilir; durum değiştiğinde ayrılmış oldukları duyurulabilir. Katmanlar sürekli olarak bölünür ve birleşirken, aynı zamanda hiyerarşik olarak sıralanırlar. Kast hiyerarşisi saflığı veya kirlenmişliği gösterir, bu da kast düzeninin "kastta yaşayanlar için tutarlı ve rasyonel" olmasını sağlar.
Hindistan Kast Sistemi
Akraba düzenli tarzın tersine, haraççı ve kapitalist tarzlar egemenlikleri altındaki halkı bir artı-değer üretenler sınıfı ile birde artı-değere el koyanlar sınıfına ayırır. Her iki sınıf da artı-değerin bir sınıftan diğerine önceden kestirilebilecek şekilde aktarımını garantilemek için egemenlik mekanizmalarına ihtiyaç duyar. Bu türden bir egemenlik bazen korku, umut ve hayırseverlikten kaynaklanan geniş bir yaptırımlar yelpazesi gerektirebilir; ancak bu egemenliğin devam edebilmesi, temel sınıf ayrımını sürdürecek ve sonuçta ortaya çıkan yapıyı dış saldırılara karşı savunacak bir baskı aygıtı olmadan mümkün değildir. Bu nedenle, hem haraççı hem de kapitalist tarzların göstergesi bu tür aygıtın, yani devletin gelişmesidir.
Günümüzde insan, kültür dediğimiz şey aracılığıyla doğaya karşı çıkmaktadır.
Çin düzenli dağıtılmış su kaynaklarını arttırarak, kesme ve yakma yöntemiyle arazi açan yetiştiricileri güneybatıdaki dağlara sürerek yayıldı. Buna karşın Hindistan, çeşitli halklara geniş kast ağında farklı görevler vermek yoluyla onları bir araya getirerek gelişti.
Uluslara, toplumlara ve kültürlere içsel olarak homojen, dışsal olarak benzerlerinden kopuk ve kapalı nesnelermiş gibi yaklaşarak, küresel bir bilardo masasını andıran, unsurların birbirlerine sert ve yuvarlak bilardo topları gibi çarptıkları bir dünya modeli kurguluyoruz. Dolayısıyla, dünyayı farklı renkleri olan toplara ayırarak, "Doğu Doğu'dur, Batı da Batı ve bu ikisi asla bir araya gelmez" demek kolaylaşıyor.
... ticari servetten sermayeye dönüşüm sadece niceliksel büyüme olarak değil, belirleyici süreçlerdeki büyük bir değişim olarak kabul edilirse, o zaman kapitalizm niteliksel olarak yeni bir olgu, doğanın dönüştürülmesinde toplumsal emeği seferber eden yeni bir üretim tarzı olarak görülür.
Egemenlik ister paylaşılsın ister paylaşılmasın, bütün durumlarda evrenin yapısına kazınmıştır.
"Ulus", "toplum" ve "kültür" gibi kavramlar parçaları adlandırılır ve adları nesnelere dönüştürme tehlikesini taşır.
Dış kaynakları ele geçirmek, İber Yarımadası'ndaki Portekiz, Kastilya- León ve Aragón devletlerinin Müslüman İspanya'yı yeniden ele geçirdikleri sırada izledikleri ana stratejiydi. Fransa ve İngiltere kralları da güçlerini konsolide ettikten kısa bir süre sonra bu stratejiyi kullanarak Haçlı Seferleri'ni başlattılar. Haçlı Seferleri'nin ilan edilen gerekçesi Kutsal Toprakların kâfirlerin elinden geri alınmasıydı. Ancak bir başka düzlemde, Haçlı Seferleri'nin amacı, fazlasıyla zayıflamış düşmanlara saldırarak yeni ortaya çıkmakta olan politik yapıları birleştirmekti.
MS 1000'li Yıllarda Dış Ülkelerle Savaş
17. yüzyıl devletlerinin yaşadığı ekonomik ve siyasi krizin arkasında, merkantil servetin, emeği yeni kaynaklar yaratmaya yönlendirme yollarını bulma ve dönüştürme yeteneğinin olmaması yatıyordu.
Eğer toplumsal ve kültürel farklılık ve ayrışma insanlığın temel bir özelliği olsaydı, bu en kolay, dış dünyadan ve birbirlerinden soyutlanmış olarak yaşadıkları varsayılan ilkellerin, "tarihsiz" halkların arasında görülürdü.
.. tarihsiz oldukları varsayılan halkların tarihi, aslında Avrupa'nın yayılmasının tarihinin bir parçasıydı.