Aydın Sayılı Külliyatı : 2 Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir Gönderileri
Aydın Sayılı Külliyatı : 2 Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir kitaplarını, Aydın Sayılı Külliyatı : 2 Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir sözleri ve alıntılarını, Aydın Sayılı Külliyatı : 2 Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir yazarlarını, Aydın Sayılı Külliyatı : 2 Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Eser, Bilimsel düşünmenin insan hayatında hem birey hem toplum düzeyinde neden asli derecede önemli olduğunu ve neden tercih edilmesi ve öğretilmesi gerektiğini gerekçelendiriyor. Çünkü;
Gerçekten de yasalarımızı dogmalardan ve göklerden değil; hayatın içinden almalıyız.
Eserin içeriği hakkında fikir sahibi olmak adına Aydın SAYILI' nın tanımlarını buraya not ediyorum:
Bilim, Aydın SAYILI' ya göre:
"Birikmiş ve sistemleşmiş bilgi ve açıklamalar yardımıyla yeni meseleleri ele almak,
elde edilen ipuçlarına göre tahminler yürütmek ve
tahminlerin doğru olup olmadığını yeni olgu ve gözlemlerle
kontrol edip incelemektir."
Yasa ise:
"İdeal bilimsel açıklamadır ve ölçülebilir olgular arasındaki adedi ilişkiyi ifade eder."
Ve Bilimsel yöntem:
"Olguların dikkatli ve tarafsız bir şekilde gözleminden ve
bunlar arasındaki ilişkiyi tahmin ettikten sonra
bu tahminlerin
doğru olup olmadığını muhakkak surette yeni gözlemlerle kontrol etmekten ibarettir."
Yeni keşiflerini deneyler yardımı ile bir konferansta izah ettikten sonra Faraday' a dinleyicileri arasında bir kadın bütün bu keşiflerin ne faydası olduğunu sorunca, Faraday da kendisine çocuk doğurmanın ne faydası olduğunu sorarak mukabele etmişti.
Hipotezlere tümevarım yardımı ile varılır. Tümdengelim tümevarımdan daima daha emin ve daha kesin sonuçludur. Bunun için tümdengelim yürümeye benzetilmiştir. Yürümede nasıl bir ayak yere dayanır ve bu desteklenme yardımı ile öbür ayak ileri atılırsa, tümdengelimde de zihin bir genel sonuca dayanır ve ona dayanılarak çıkarılabilecek bir sonuca varır. Tümevarım ise uzun sıçramalar, hamleler şeklinde olur. Bilim adamı tümdengelimle emin bir şekilde yürüyebilir; fakat bunun için ilk önce genel sonuçlar bulmak, tümevarım yardımı ile hipotezler tasarlamak zorundadır.
Bir medeniyetin bilimini ve çalışma zihniyetini almadan onun endüstrisini taklide çalışmak, ağacını dikmeden meyvasını yetiştirmeye, taşıma su ile değirmen döndürmeye çalışmak gibi olur.
Eğer sosyal ve kültürel şartlar bilimsel çalışmanın devamını sağlamakla beraber onu yanlış yollara sapmaya zorluyorsa, bunun uzun süreler içinde yapacağı etki önemsiz olur; bilim yine kendi
iç âleminde gelişerek toplumu sürprizlerle karşılaştırır ve ona dinamizm ve canlılık getirir. Fakat bu şartlar bilimsel çalışmanın devamına elverişli değilse, bilim o toplulukta terakkiden kalır, ilerlemez. Bu takdirde, ancak dış tesirlerle o toplum koşullarında çeşitlilik ve değişmeler meydana gelecek olursa o toplumda bilim için gelişme imkânları açılabilir.