O Zât (A.S.M.), öyle bir şeriât ve bir İslâmiyet ve bir ubûdiyet ve bir dua ve bir davet ve bir îman ile meydana çıkmış ki, onların ne misli var ve ne de olur.
Bütün tarîkatların en mühim neticesi, hakâik-i îmâniyenin inkişafıdır" ve "Birtek mes'ele-i îmâniyenin vuzuh ile inkişafı, bin kerâmâta ve ezvaka müreccahtır."
Kur'anın bir cenahı mazide, bir cenahı müstakbelde, kökü ve bir kanadı eski Peygamberlerin ittifaklı hakikatları olduğu ve bu onları tasdik ve teyid ettiği ve onlar dahi tevafukun lisan-ı haliyle bunu tasdik ettikleri gibi, öyle de: Evliya ve asfiya gibi ondan hayat alan semereleri ve hayatdar tekemmülleriyle, şecere-i mübarekelerinin hayatdar, feyizdar ve hakikat-medar olduğuna delalet eden ve ikinci kanadının himayesi altında yetişen ve yaşayan velayetin bütün hak tarîkatları ve İslâmiyetin bütün hakikatlı ilimleri, Kur'anın ayn-ı hak ve mecma-ı hakaik ve câmiiyette misilsiz bir hârika olduğuna şehadet eder.
Ayet-ül Kübra - 84
Îman, insanı insan eder; belki insanı sultan eder. Öyle ise, insanın vazife-i asliyesi, îman ve duadır. Küfür, insanı gayet âciz bir canavar hayvan eder.
Muhterem Heyet-i Hâkime!
İşte hadsiz menfaatlerini kendimde tecrübe ettiğim Risale-i Nur’dan, benim gibi vatan evlâdlarının istifadeleri için, resmî bir izinle; Eskişehir’de Gençlik Rehberi’ni kudsî bir hizmet-i milliye fikriyle tab’ ettirdim. Benim gibi bir bîçarenin, Kur’anın hakikî ve cerhedilmez bir tefsiri olan Risale-i Nur’a ve dolayısıyla imana hizmeti tebrik ve takdir ile mukabele görmesi lâzım ve teşvike pek muhtaç iken; böyle ağır muamele görmekliğimiz hakikat-ı adalete ne kadar muhaliftir, sizlerden soruyoruz.
Ve mahkeme-i âdilenizden, ruhumuzun gıdası ve sebeb-i necatımız ve ebedî saadetimizin anahtarı olan Nur Risalelerinin serbestiyetine karar vermenizi taleb eder, eğer yukarıda bir kısmını zikr ü ta’dad ettiğim vaziyetler nazarınızda bir cürüm teşkil ediyorsa, vereceğiniz en ağır cezanızı kemal-i rıza-yı kalb ile kabul edeceğimi arz ederim.
Afyon Cezaevinde mevkuf
Emirdağ’lı
Ceylan Çalışkan