Akşam vakti bir temmuz ayında
Leyla gibi dalgın dalgın sularda
İlerliyordu sandal güneşli gökyüzü altında...
Can kulağıyla dinleyen üç çocuk sokulmuş
Etrafıma ve gözlerini dört açmış
Pek bir hevesle, yalın bir masal dinleyeceklermiş...
Lakin o güneşli gökyüzü çoktan sarardı soldu
Eski günler unutuldu, yankılar bile söndü
Ayazı bu sonbaharın, o
"Buna inanamam!" dedi Alice.
"İnanamaz mısın?" dedi Kraliçe ona acıyarak. "Tekrar dene: Derin bir nefes al ve gözlerini kapat."
Alice güldü. "Denemenin bir faydası yok," dedi; "insanın mümkün olmayan şeylere inanması imkânsız."
"Sanıyorum bunun üzerine yeterince çalışmamışsın," dedi Kraliçe. "Ben senin yaşındayken bunu her gün yarım saat yapardım. Bazen daha kahvaltı bile etmeden altı tane imkânsız şeye inanmışlığım olurdu.
"Geriye doğru yaşamak!" diye tekrarladı Alice büvük şaşkınlık içinde. "Hiç böyle bir şey duymadım!"
"...ama bunun çok büyük bir avantajı var; insanın hafızası her iki yönde de çalışıyor."