İncelemeden ziyade eleştiri yazacağa benziyorum. Zira negatiflikler pozitifliği yok etti desem, yeridir.
Öncelikle bölümler verilmiş ama yeterince bölümlenmemiş. Bir konuşma bitip diğeri başlarken ya da farklı bir zaman veya mekana geçilirken hiçbir işaret ya da ara verilmeden pat diye geçilmiş sanki diğerinin devamıymış gibi. Anlamayı oldukça güçleştiren bir durum bu ve hiç sevmem.
Bir sayfada mesela bir kişinin adını geçirirken diğer sayfada o kişinin adının hiç geçmediğini söylüyor. Hatta bu durum bazen aynı sayfada bile yaşanmış. Mantık hataları fazlaydı.
Yazar kitabını yazar, editör düzeltir. Ancak gerek yazım yanlışları gerek cümlelerdeki düşüklükler tam anlamıyla düzeltilmemiş.
Bazı olaylar dip köşe, noktasına virgülüne anlatılırken bazı önemli olaylar birdenbire geçiştirilivermiş. Kitabın sonunda ise bir yarım kalmışlık hissi var. Zira Ahmet ve Kevser’e ne olduğu belirtilmemiş, ipucu bile yok.
Konusuna gelince, ilginç olabilirmiş eğer yeşilçama benzetilmeseymiş.
Yer yer çok etkili cümleler vardı. Yazarın ikinci kitabı olması gerçeği göz önüne alınırsa, daha etkili bir ekiple daha az hatalı bir kitap yazabilir. Yolu açık, kalemi berrak olsun.