Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Babil'den Dragomanlara

Bernard Lewis

Babil'den Dragomanlara Gönderileri

Babil'den Dragomanlara kitaplarını, Babil'den Dragomanlara sözleri ve alıntılarını, Babil'den Dragomanlara yazarlarını, Babil'den Dragomanlara yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yakın dönemlerde de Batı'nın Türklere karşı düşmanlığı Helen uygarlığı hayranlarının hırsıyla da güçlenmiştir; bu kesimler Yunanistan'ı haklı olarak överken, Türklere haksızlık etmiş, onları sadece Hellas'ın özgürlüklerini ayaklar altına alan zalimler olarak görmüştür.
korku, hayranlık, düşmanlık
Okumuş yazmış Batı Avrupalıların çoğuna göre, "Türk" ve "Türkiye" kelimelerinin asırlar süren bir sürtüşmeden ile­ri gelen karmaşık duygusal çağrışımları vardır.
Reklam
Dikkat çekicidir, birtakım siyasi amaçlara hizmet etmek üzere yeni hadisler tasarlanması işi zamanımıza dek sürmüştür.
Yalanlar muhtemelen konuşma kadar eskidir ve yazıdan kesinlikle daha eskidir. Kadim metinlerin önemli bir bölü­mü bir propaganda faaliyetinin bir parçası olarak aldatma amacıyla kaleme alınmış yalanlardan oluşur.
Bu dragomanın Yeniçeri Ağası'na dilekçesidir:
Başımı teslimiyetle eğmiş, ben köleniz alnımı tam bir tevazu, sefalet ve acz içinde, kudretli, haşmetli, lütufkar, şefkatli, merha­metli velinimetimin, cömertler cömerti, eli açık efendimin ayağının altındaki mukaddes toza sürmüş, eşi menendi bu­lunmayan, her şeye kadir, rahman ve rahim olandan, zat-ı alinize en büyük hayırları bahşetmesi, velinimetimi zama­nın getirdiği felaketler ve ıstıraplardan koruması, ömrünün günlerini, kudretini ve ihtişamını artırması, merhametinin ve insafının gölgesini bendeniz kölenizin üzerine düşürmesi için dua ediyorum.
the queen of languages
Kleopatra'nın baş­ka birçok vasfa sahip olmanın dışında aynı zamanda mü­kemmel bir dil üstadı olduğunu anlatır: "Dili, sanki birçok teli olan bir enstrüman gibiydi, istediği dile hemen geçiverir­di, öyle ki barbarlarla yaptığı görüşmelerde tercümana nadi­ren ihtiyaç duyar, ister Habeş, ister Troglodit, ister İbrani ya da Arap, Süryani, Med ya da Part, çoğuyla kendi başına, kimsenin yardımını almadan konuşurdu.
Reklam
Türklerin gururu ve öz saygısının okşanmasının dışında, Atatürk'ün başka bir siyasi amacı daha vardı. İmparatorluğun kaybı kısa süre önce yaşanmıştı, birçoklarını hala üzüyordu. Türkçü çevrelerde, özellikle de Tatar sürgünler arasında, Türkleri yeni bir emperyal kaderin beklediği fikri yaygınlık kazanmıştı; Türklerin görevi çok toplumlu Osmanlı imparatorluğunu yeniden diriltmek değil, Ege'den Uzakdoğu'ya dek Türk ve Tatar halkları içine alan yeni bir pan-Türk imparatorluk yaratmaktı. Atatürk bu tür tehlikeli maceralara atılmak isteyenlerin heveslerini kırma düşüncesiyle, Türklere Anadolu'nun onların gerçek yurtları olduğunu, antik devirlerden beri medeniyetlerinin merkezi olduğunu öğretti. ~ S. 708-709 ~
Sayfa 709 - Kapı Yayınları – 1. Basım ~ Ocak 2008, İSTANBULKitabı okudu
Bir zamanlar Türkler üstün bir dine ve emperyal bir yetkeye sahip olmanın rahat koltuğunda oturup komşularını ve düşmanlarını küçümsemeye alışmışlardı. Ama artık imparatorluk gitmişti, laikliğin gelişmesi onu dinin rahatlatıcılığından dâhi yoksun bırakmıştı.
Sayfa 708 - Kapı Yayınları – 1. Basım ~ Ocak 2008, İSTANBULKitabı okudu
Aydınlanmaya can atıp Batı dillerini öğrenmeye kalkan, sonunda bu dillerin hepsinde "Türk" adının bir hakaret olduğunu öğrenen genç Türk'ün hissettiği hayal kırıklığına, şevkinin sönüp gitmesine yakınlık duymamak zordur.
Sayfa 708 - Kapı Yayınları – 1. Basım ~ Ocak 2008, İSTANBULKitabı okudu
Ziya Gökalp, Köprülü ve çalışma arkadaşlarının bu dergide ve başka yerlerde yayınladığı araştırmalar ve makaleler, Türk tarihinin çerçevesine dair yeni bir kavrayış sunuyordu. Onlara göre Türk tarihi aslen Türklerin ve Türkiye'nin tarihiydi; yani bir hanedanlık ya da bir dinin değil -gerçi bunlara da hala saygı gösteriliyordu- bir halkın, bir ülkenin tarihiydi.
Sayfa 706 - Kapı Yayınları – 1. Basım ~ Ocak 2008, İSTANBULKitabı okudu
120 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.