Bütün bu tecrübelerden sonra kime dönüştüğün de önemliydi. Kendi cehennemini mi yoksa cennetini mi yarattığına kalıyordu iş. Aldığın yaralardan, yediğim yumruklardan sonra eğer daha acımasız, kindar ve egosantrik olmuşsan, kendi cehenneminde ömür boyu debelenip durmaktan başka çaren kalmıyordu ama ram tersi; incinse de incitmeyen, kötülüğe kötülükle cevap vermeyen, egosunu yılanın derisini bıraktığı gibi bırakmış yani özüne kavuşmuş biri olmuşsan, cennetini kurmuşsun demekti. Hayat hep bir seçimdi ve ne olacağına sadece ve sadece senin karar verdiğin bir süreçti aslında.
" Hayatta kimseye güvenmemiş, kimseyle sevgi bağı kuramamış bir insanın ömrü boyunca Araf'ta yaşamaktan başka bir kaderi olamazdı. Bağın yoksa, kin ve nefret arasında savrulur durursun işte."
"Bir şeyin değerini anlamak için ondan önce mahrum kalmak gerekiyordu belki de. Ne olursa olsun halihazırda hep var olan bir şeyin bir anlamı da yoktu. Anlamı olmadığı içün de kolayca harcanıyor ya da umursanmıyordu."