Bir anne figürüne bağımlı olmak ve ona bağlı olmak çok farklı şeylerdir. Bu nedenle yaşamın ilk haftalarında bebek annesinin bakımına hiç şüphesiz bağımlıdır fakat henüz ona bağlı değildir.
Hedef düzeltimli lokomosyon aracılığıyla çocuğun yaşamında hareket eden figüre yakınlık sürdürebildiği bir dönem vardır. Bu çağ yaklaşık üçüncü doğum gününde oluşur ve genelde zannedilenden oldukça sonradır. Annesi hareketsiz dururken iki buçuk yaşında bir çocuğun mükemmel bir yürüyüşçü olmasına, uzun ve iyi yönelimli gezintiler becerebilmesine rağmen annesi gitmek için kalkar kalkmaz çocuk kendi başına beceriksiz hale gelir.
Temel değişim, üçüncü doğum gününden sonra birçok çocuğun bir akraba ya da okul öğretmeni gibi ikinci derecedeki bağlanma figürleriyle güven hissedecek yabancı bir yerde bulunabilmesidir.
Öncelikle ikinci figür tanıdık kişilerden tercihen annesiyle birlikteyken tanıdıklarından olmalıdır.
İkinci olarak çocuk sağlıklı olmalıdır ve tehlike algılamamalıdır.
Üçüncüsü, annesinin nerede olduğunun farkında ve onunla kısa sürede yeniden temas kurabileceğinden emin olmalıdır.
Bu koşulların yokluğunda oldukça “anneci” olması ve olmaya devam etmesi ya da başka davranış huzursuzluğu göstermesi mümkündür.
Annesinin ayrıldığını gördüğünde itiraz eden ve izlemeye kalkışan bir çocuğa annesinin nerede olduğu ve dilediğinde ulaşabileceğini bilmesi sağlandığında kendi başına oynamaktan gayet mutlu olmaktadır.
Psikoloji tarihinde özgecil davranışın varoluşu bazen bir problem olarak görülmektedir ki; pek çok psikanalitik formül, bireylerin doğaları gereği sadece bencilce sonuçlara çabaladıklarını ve sadece sosyal baskı, onaylanmaya mecbur kaldıklarında özgecil olduklarını ileri sürer.
Ruhsal enerjiyi kullanan bir modelde başlangıcın ruhsal enerjinin birikmesinden kaynaklandığı ve sonlanmanın bu enerjinin yok olmasından ileri geldiği düşünülmektedir. Bu nedenle bir performansın tekrarlanabilmesinden önce taze bir ruhsal enerji miktarı biriktirilmelidir.
“Yüz ve bedendeki ifade hareketleri, kökeni ne olursa olsun, sağlığımız için çok büyük öneme sahiptirler. Onlar anne ve çocuk arasındaki iletişimin ilk araçları olarak hizmet ederler; çocuk onaylanmaya gülümser ve bu, çocuğa doğru yolda devam etme cesareti verir ya da onaylanmamaya kaşlarını çatar.
İfade hareketleri söylediğimiz sözcüklere canlılık ve enerji verir. Onlar, başkalarının düşünce ve niyetlerinin sözcüklere göre çok daha fazlasını açığa çıkarır ki sözcükler tahrif edilmiş de olabilir.. Bu sonuçlar, neredeyse tüm duygular ve onların dış belirtileri arasında var olan yakın ilişkiden çıkar.”
Charles Darwin
Kimse bir diğer kişiyi sevmedikçe onun varlığının farkında olamaz.Onu sevdiğinde içindeki,henüz harekete geçmemiş ve geçecek olan potansiyeli görür.Dahası sevgisiyle,seven kişi sevilenin de bu potansiyelleri harekete geçirmesine sebep olur.