..askere giden genci omuzlarinda havaya kaldıran kalabalığı izledim. Belki de bir süre sonra aynı insanlar onun cansız bedenini omuzlarında taşıyıp mezarlığa götüreceklerdi.
" Herkes gidiyor, geliyor, sıkıntı çekiyor, seviniyor, çalışıyor, yoruluyor, yaşlanıyor, terk ediyor, terk ediliyor, ayrılıyor ve...Ve ölüyor..." Ah! hayat dedikleri bu mu ? Ben yirmi dört ayar acıyım.
Bana İsmail deyin!
Ey uğruna dağlarda öldüğümüz yataklarında uyuyan insanlar! Öldüğümüzü hemen kabullendiniz değil mi? Her zamanki gibi meydanlarda ölümsüz olduğumuzu söylediniz değil mi? Oysa ben öldüm. Bir dağ başında her şeyden uzak.. Beni unuttunuz. Hiç yaşamamışım gibi. Adlarimiz yok .Sadece bir sayıya karşılık geldi tüm yaşamımız ...
Sonuçta ya öldük ya da öldürdük. Bu bizim yaşamımız. Ben ölmek ve öldürmek için günlerce egitildim. Tetiği çekerken karşımdaki hedeften başka bir şey düşünmedim. Öldüreceğim kişinin sevgilisini, annesini, babasını, çocuklarını veya arkadaşlarini düşünmedim bile. Eminim beni vuran da tetiği çekerken beni öldürmekten başka bir şey düşünmemistir.