Batı Felsefeleri ve İslam
Seyyid Hüseyin NasrSözler ve Alıntılar
Mantık idrakın bir parçası olarak da işleyebilir, tam tersine, kendini bir yanlışın hizmetine de verebilir. Bunun da ötesinde, idrak eksikliği mantığın değerini düşürebilir, hatta onu hiçleştirebilir.
Metafizik öğreti, evrensel bir gerçeğin zihinde vücut bulmasıdır.
İslâm kimseye edeb adına iki kere ikinin beş ettiğini kabul etmek gerektiğini telkin etmemiştir.
Müslümanlar İslâmi ilim birikimini nadiren tetkik etmişlerdir. Böyle bir tetkik yaptıklarında da bu genellikle bir aşağılık kompleksine dayalıdır.
Dante'yi sevmemeyi düşünemiyorum
Daha eski Batılı edipler içinde Hıristiyan olmalarına rağmen birçok bakımdan Müslüman yazarlara benzeyen Dante ve Goethe'nin İslami perspektife en yakın yazarlar olduğu söylenebilir. Çağdaşlardan, bir başka düzeyde olmak şartıyla, T.S Eliot'ı sayabiliriz. Dini bütün bir hıristiyan olan Eliot bu nedenle diğer birçok çağdaş yazarınkinden değişik ve İslam'dan uzak olmayan bir dünya görüşüne sahipti.
Çağdaş dünyanın İslâm karşısındaki tavrını müzakere etmek için, netice olarak şehadet kelâmına dayalı olan, entellektüel temyize şiddetle müracaat gereklidir. O şehadet lafzı ki, Arapça yazıldığında ilk harfi bir kılıç resmidir. İşte o kılıç yeni cahiliye devrinin, birçok Müslümanın da aslını araştırmaksızın teslim oldukları, sahte ilahları devirmekte kullanılmalıdır. Modernize olmuş müslümanların kafasını dolduran bütün yalancı (batıl) fikir ve 'izm'ler onunla sökülüp atılmalıdır.
İslâmi bilimin arkasında gerçek bir doğa felsefesi yatar ki, eğer bu felsefe çağdaş bir dil ile ortaya konursa, şimdiki sahte doğa felsefesinin yerine geçebilir. O sahte felsefe ki, ilk ilkeler konusunda gerçek metafizik bir anlayışın yokluğu da eklenince, insanın doğa ile olan ilişkilerinde çıkmaza neden olmuştur.