Seyyid Hüseyin Nasr, 7 Nisan 1933'te Tahran'da doğdu. Ailesi, şah ailesi ile yakınlığı bulunan saygın bir aileydi. Fizikçi olan babası, İran'da modern eğitim sisteminin kuruluşunda rol oynayan șahsiyetlerden biriydi. Annesi 1909'da ilân edilen meşrutiyet aleyhtârı olduğu gerekçesiyle idâm edilen Fazlullah Nuri'nin torunudur.
Tahran'da başladığı üniversite eğitimini 1954'te Massachusetts Institute of Technology’de fizik ve Harvard Üniversitesi'nde tarih dallarında aldığı lisans diplomasi ile bitirdi. 1956'da Harvard Üniversitesi'nde jeofizik alanında yüksek lisans, 1958 yılında bilim tarihi alanında doktora yaptı. 1958'de İran'a geri döndü. Tahran Üniversitesi edebiyat fakültesinde asistan olarak göreve başladı. 1968 yılında aynı fakültenin dekanlığına atandı. 1972'de yine Tahran'da Şerif Teknoloji Üniversitesi'nin rektörlüğüne getirildi. 1973'te Șahbanu Farah Pevlevî'nin himayesinde kurulan İmparatorluk Felsefe Akademisi'nin başkanlı görevi kendisine verildi.
1979 İran Devrimi sırasında ve ardından kurulan İran İslâm Cumhuriyeti'nde görevlerine devam eden Seyyid Hüseyin Nasr, 1984'te ABD'ye gitti ve George Washington Üniversitesi'nde İslâmî ilimler profesörü olarak göreve başladı. İran İslam Devrimi'nden sonra ülkesinden temelli ayrılıp ABD'ye yerleşti. Edinburgh ve Temple üniversitelerinde öğretim üyeliği de yapmış olan Nasr, 1984 yılından beri George Washington Üniversitesi'nde İslam Araştırmaları profesörüdür.
Seyyid Hüseyin Nasr, gelenekselci felsefî akımın yaşayan önemli temsilcilerinden biridir.[2] Oğlu Vali Nasr günümüzün önde gelen ortadoğu uzmanları arasında sayılır.
Modern insan kim olduğunu unutmuştur. Kendi varlığının kenarında yaşayarak, dünya hakkında nitelik olarak yüzeysel fakat nicelik olarak sersemletici bir bilgi edinebilmiştir. Dünyaya yansıttığı, kendisinin zahiri ve yapay imajıdır.